3 - Fırtına

771 46 3
                                    

"Tahsin bırak!" Barboros'la birbirimize baktığımızda şaşırmıştık, bu kadar abartılıcak bir olay yoktu çünkü. O tarafa doğru gideceğim sıra da Barboros kolumu tuttu. "Abi bırak derdi neymiş öğrenelim."

"Kızım tamam gel sen şöyle." diye beni iyice kendine çekti. Dilara Tahsin'den ayrılmış koşar adımlarla buraya gelirken arkasından da tüm takımı geliyordu. "Bana baksana sen." Barboros'tan çekilip öne doğru bir adım attım.

"Baktım?" O yanımda olması gerekirken Dilara'nın yanındaydı. "Sen hayırdır beni küçümsüyorsun?" Kollarımı birleştirip gayet sakin bir ses tonuyla "Küçümsediğim yok." dedim. Eminim ki benim sakinliğim onu daha da delirtiyordu. "Yarışma başladığından beri benimle bir alıp veremediğin var."

"Yoo." Böyle umursamayarak konuşmamın sebebi sinirlenmemem. Eğer sinirlenirsem, burayı dağıtırdım. Her şekilde dağıtırdım. Barboros bunu bildiği için omuzlarımdan tutuyordu ama sakindim ben. "Bak kızım bu saatten sonra benimle uğraşma yoksa-"

Tehditkâr konuştuğu için kaşlarımı kaldırdım "Yoksa ne?" Nefretini hissettim, benden çok nefret ettiğini hissettim. "Yoksa... Zamanı geldiğinde-" benim için bardağımı taşıran son damlaydı, kimse beni tehtid edemezdi. "Sen beni mi tehtid ediyorsun?" diye çıkıştığımda Barboros beni tutmaya devam ediyordu.

"Kızlar tamam yeter artık." O'na döndüm. Gözlerinin içine baktım.

Baktım.

"Bu son uyarımdı, ikincisi olmasın." dedi Dilara. Tam giderken kolunu tuttum, "Sen kimsin beni tehdit ediyorsun?" Yükselmeme karşılık hemen hemen herkes etrafımıza toplanmıştı, Esra abla Cemre Batuhan hepsi yanımdayden kırmızı takımda Dilara'nın yanındaydı. O bile. "Yettin sen ama."

Kolumu kolundan sertçe itti, bir hamle daha yapıyordu ki Sergen arkadan tuttu. Bende üstüne doğru yürümeye başladığımda hiç beklemediğim birinin temasına uğradım.

"Tamam gel böyle." O belimi tutmuş çekiyordu beni. Onca şeye rağmen... Afalladım. Bir şey yapamadım.

"Hey! Hey! Arkadaşlar!" Yönetmenimiz ikimizin de arasına girmiş bir bana bir Dilara'ya bakıyordu, bunu gören şeflerin üçü de yanımıza gelmişti. "Noluyor burda ya?" Mehmet şefin bağırarak bize bakmasıyla Dilara ağlamaya başladı.

Bu kız şaka olmalı.

"Şefim sabahtan beri yapmadığını bırakmadı!" Hayretle ona bakıyordum, "Şefim üstüme gelen o." dediğimde Somer Şef "İlkokulda birbirini ispiyonlayan öğrenciler gibisiniz kendinize gelin!"

"Yazık." dedim Dilara'ya bakarak. "İkinizde dışarıya çıkın ve sakinleşmeden gelmeyin!" dedi Mehmet şef. "Mümkunüse ayri yerlere gideyin!" diye devam etti Danilo şef. Alican ve Barboros beni tutup çekiştirdiler.

Stüdyodan dışarıya çıktığımızda yanıma Cemre'de gelmişti. "Kızım diskalifiye olucaksın ya!" Saçlarımı geriye atıp "Abi bu kız şaka mı ya? Şaka olmalı!" diye bağırdım. "Abarttı." dedi O. "Tamam sen sakin ol." dedi Barboros.

"Tamam iyiyim ben." elimdeki siyah tokayı alıp belime kadar uzanan kızıl saçlarımı topladım. "Sakin misin? Bak çok stres-" Barboros'a attığım bakışlar onu susturmaya yetmişti. "Çok stres olunca ne?" O'ya bakıp "Seni ne ilgilendiriyor?" dedim. "Seninle olan her şey ilgilendiriyor beni."

Kahkaha attım. "O yüzden mi? Bı- Neyse ya." Cemre koluma girip "Sakinsen gidelim mi?" dediğinde başımı salladım "Gidelim hadi."

———

Her ikimizde sakinleşmiş stüdyoya geri gelmiştik. Şefler bizi uyarıp bir daha böyle bir şey istememelerini söylemişti.

Günün mutfağı Kore'ydi. Konuk şef gelmiş tabaklarını anlatıp gittiğinde şeflerde bir kaç şey söylemiş süreyi başlatmışlardı. Cemre tek tek reçeteleri bize dağıtmış her zaman ki gibi tatlıyı ben almıştım. Tatlıyı benim aldığımı gören Dilara takımında iki tane tatlıcı olmasına rağmen sırf ben alıyorum diye almıştı tatlıyı.

Adana Beyefendisi | Alican Sabunsoy Where stories live. Discover now