5 - Sarhoş

801 45 7
                                    

"Bir şey konuşmadık."

Konuşmuştuk, ama benim için önemi ve ya değeri olmayan bir konuşmaydı. O hep konuşurdu, ben dinlerdim. Ama artık tam tersi oluyordu Ben konuşuyor, o beni dinliyordu.

"Kumsal, Ali söyledi." Birde Ali demesi yok mu. İnadıma inadıma yapıyordu sanki. "Tamam söylemiş işte ben niye söyleyeyim." Derin bir iç çekip ayak ayak üstüne attı. "Bak yavrum, ben seni anlıyorum. Sizin ilişkiniz normal bir ilişki değildi bunu kaç defa söyledim sana değil mi? Yarışmada millettin dedikodu konusu oluyorsunuz Sergen'i bir çok kez yakaladım ve uyardım bu konu hakkında. Ya hiç muhattap olmayın ya da normal arkadaş gibi konuşun."

"Haklısın... ama..."

"Bak Kumsal burda insanlar konuştukça deliriyorum, çıldırıyorum. Sen üç sene de kardeşim oldun benim, arkadaşım oldun, en değerlim oldun. Kimsenin ağzına laf vermek istemiyorum ama Ali'de senin gibi. O da pişman."

"Ben pişman değilim." dedim omuzlarımı dikleştirerek. "Ben senin haklı olduğunu biliyorum, sen zaten haklısın. Ali..." yüzünü buruşturdu "Ya düşünebiliyor musun Ali burda ki herkesi kendi gibi sanıyor, hemen güveniyor. Seni soruyorlar anlatmaya başlıyor. Kaç defa kavga ettim bunlara malzeme verme diye."

Kolumu omzuna koyup gülümsemeye çalıştım, "Tamam. Hiç muhattap olmayız olur biter." yüzüme düşen saçlarımı geriye attı, "Abisinin güzeli, ben konuşmayın demiyorum ki."

"Tamam Barbo ya! Sıkıntı yok." dedim tekrardan salıncağa yaslanarak. Barboros haklı olarak abim gibi konuştu benimle, onu gerçekten öz abimden ayırt edemiyordum. Zaten abim ben buraya gelirken Barboros'a "Kardeşim sana emanet."Barboros'ta "Senin kardeşin bizimde kardeşimiz oğlum." demişti.

2020 senesinde Batuhan sayesinde tanışmıştım Barboros'la, o da Sefa aracılığıyla tanıştırmıştı bizi. Finalden sonra hep beraberdik, sohbet eder birbirimizin evlerine gelir giderdik. Bu üç sene de arkadaşlığımız kuvvetlenmiş hatta artık kardeş olmuştuk. Herkes bir yana Barboros bir yanaydı.

Hava çok soğuk olduğu için titrediğimi fark eden Barboros salıncağın yanında duran battaniyeyi alıp üstüme örttü. "Çok üşüdün sen." battaniyeyi iyice üstüme aldım "Biraz." Sırtımı sıvazladı "Hadi geç eve, hasta olucaksın kalıcan başıma!" dediğinde kahkaha attım "Sen bakıyon sanki."

"Biz bakıyoz tabii!" Battaniyeyle beraber ayağa kalktığımda o da kalktı ve beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. "Şule'ye selam söyle." dediğimde "Söylerim, söylerim." dedi ve benden ayrıldı.

Barboros karşı bahçeye giderken bende eve girmiştim. Salonda kimse yoktu herkes odasına çekilmişti. Bende merdivenlerden yukarıya çıkıp odama geldim, odalar iki kişilikti benim oda arkadaşım Suna ablaydı o gittiğinden beri tek başıma kalıyordum. Pijamalarımı giyip yatağa atladım ve gözlerimi kapattım.

Uzaklardan bir yerlerden
ses geliyor kulağıma.

Gözlerimi açıp sesin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordum.

Telefonumun sesi.

Saate baktım. 03.30

Bu saatte kim beni arar diye merakla yataktan kalkıp telefonumu aldığımda arayan kişinin Yasin olduğunu gördüm. "Alo? Yasin?" dedim endişe dolu sesle. "Alüü!" O'nun sesiydi. "Bu saatte niye arıyorsunuz manyak mısın?" Arkadan Yasin'in sesini duydum "Kumsaaal! Kızım çabuk gel al şu deliyi başımdan."

"Ne diyorsun Yasin? Saatin kaç olduğundan haberin var mı senin!" dediğimde Yasin'in nefes nefese sesi gelmeye devam ediyordu "Lan gece gece sarhoş insanla uğraşıyorum, şunu alsa alsa sen alırsın!"

Adana Beyefendisi | Alican Sabunsoy Where stories live. Discover now