5. Bölüm: Kıskançlığın Acı Şekilde Tecrübe Edilmesi

1.2K 169 201
                                    



5. Bölüm: Kıskançlığın Acı Şekilde Tecrübe Edilmesi 

(2023, Taehyung ve Jiyeon'un konuşmasından birkaç saat önce)

Budist tapınağı, akşam üstü ıssız bir hal alırdı. Keşiş, kendisini ziyaret edenler için lezzetli yemekler hazırlar, isteyenler karnını doyurabilirken istemeyenler ise tapınağın amacına uygun şekilde yalnızca ibadet ederdi. Taehyung ise gidecek bir yeri olmadığı için buradaydı. Tapınağın en ücra, loş ve sakin köşesine çekildi ve yapayalnız oturdu. O anlarda ruhu, bir kuş kadar özgürdü ve uçuşuyor, dünyanın değerli hazinelerini keşfediyordu. Karmakarışık düşüncelerle dolup taşmış karanlık zihin ise Taehyung'a hayatı zehir etmeye ant içmişçesine hâlâ onunla beraberdi.

"Keşke gençliğinde günahkâr olmak yerine, Tanrı'ya ve onun bize emrettiği dinlere sığınsaydın. Belki o zaman yaşamın boyunca yanlış yolları tırmanmayacak, şimdi olduğu gibi yorgun düşmeyecektin." Geniş omuzlu, güçlü ve iktidarlı bir gövdeye sahip, ihtişamlı bedenini siyah takım elbise ile süslemiş olan adam sessiz sessiz Taehyung'un yanına geldi ve oturdu.

Taehyung'un bitkin bakışları dümdüz karşıda, Budistlerin sayısız heykellerinin bir tanesinin üzerindeydi. Dönüp yanına oturan adama bakmadan "Kim Namjoon." diye mırıldandı. "Uzun zamandır karşılaşmayı bekliyordum ve bu tahmin ettiğimden erken oldu."

"Sabırsız davrandığım için affet, kardeşim. Ne de olsa altı senenin hasretini taşıyorum yüreğimde."

Taehyung dizlerinin üzerine yerleştirdiği avuç uçlarını ağır ağır siyah pantolonunun üzerinde gezdirdi. Namjoon kardeşine yan yan baktı; bu hareketi sadece gergin olduğu zamanlarda yaptığını bilirdi.

"Yine de aceleci davrandın, Namjoon. Zamanı geldiğinde ben sana uğrayacaktım. Şimdi tüm planımı berbat ettin."

Namjoon kıs kıs güldü. "Geliş amacının beni öldürmek olduğunu bildiğimden tedbirli davranmak istedim, kardeşim. Çünkü iyi biliyorum ki sen eski Taehyung değilsin; büyüdün, güçlendin, hırslandın ve müthiş değiştin. Artık beni öldürebilecek kadar yeteneklerle donanmış haldesin." Duraksadı, şimdi sesinde bambaşka bir ağırlık vardı. "Bunun için Jungkook'a minnettar olmalıyız. Seni çok güzel büyüttü."

İki kardeş bunun bir dertleşme olmadığını biliyordu. Onlar hiçbir zaman birbirlerine sıkıntılarını anlatacak kadar yakın olmamışlardı; Aynı anne tarafından büyütülmüş olmalarına rağmen farklı rahimlerde yeşermek, onların kardeşlik bağlarını çürütmüştü.

"Buraya neden geldin Namjoon?" diye sordu, Taehyung. "Altı sene önce ülkeden gittiğimde birbirimize bir daha karşılaşmayacağımıza dair yemin ettik. Ben sözümü tuttum. Ne Kim Heeson'un evine geldim ne de parasını kullandım. İstediğin gibi hayatınızdan sonsuza dek çıktım. Bunu arzulayan kişi sen olmana rağmen, görüyorum ki bensiz yapamıyorsun."

"Haklısın. Seninle bir anlaşma yapmıştık. Buraya geldim çünkü sözümü tuttuğum konusunda seninle konuşmak istedim. Gerçi sen her şeyi gördün değil mi? Jungkook'un yeni ailesini." Boğazına yapışan iğrenç tattan kurtulmak ister gibi öksürdü bir süre. "Ve kızını."

"Gördüm. Jungkook kızını benimle tanıştırdı ve resim kursu vermem konusunda ısrar etti. Kız, yani Jia, tıpkı benim gibi biliyor musun? Resime bayılıyor. Sanata karşı ciddi ilgileri var. Sanırsın, geçmişte babası sanat hakkında çok büyük konuşmuş ve Tanrı babayı, sanata âşık bir kız evladı dünyaya getirerek cezalandırmış."

Namjoon, karanlığa teslim olduğu için yüzünü zar zor görebildiği kardeşine baktı ve "Sanırım bu babam ve benim kaderim." diye mırıldandı. Şeytan bile günlüğüne hüzünlü olduğunu yazarken, zaman zaman Namjoon'da marazlanabiliyordu.

Kill For Your Love | TaekookWhere stories live. Discover now