― ❛on beşinci bölüm❜

253 29 6
                                    

Dizüstü bilgisayarımın parlayan ekranına bakarken gözlerim yanmaya başlamıştı, yatakta kendimi desteklemek için kullandığım yastıklar saatlerce oturduğumdan artık kayıyordu. Kaslarımı geveşetmek için boynumu esnettimde hafifçe kıtladı. Gözlüğümün altındaki yorgun gözlerimi ovuşturdum ve saate bakmak için telefonumu açtım, ekranındaki bulanık beyaz çizgileri görebilmek için gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. 01:26. Genellikle saat 11'de tavuk gibi uykuya dalardım, bu benim için geç bir saatti ve kesinlikle bunun getirdiği yorgunluğu hissediyordum. Esneyerek, hafiften kayan gözlüğümü burnumun üzerindeki yerine oturttum ve tekrar bilgisayarıma baktım, biyoloji ödevimin son birkaç referansını da ekleyip kaydettim.

Gözlerim en üstteki yazılara takıldı, Mingyu'nun adı projenin başlığının altında, benimkinin hemen yanında duruyordu. Dizüstü bilgisayarımı kapatmadan önce yorgun gözlerimi devirmeden edemedim.

Bunun üzerine adının yazılmasını bile haketmiyor.

Tek ışık olan bilgisayar ışığı da gidince odam artık tamamen karanlıkla kaplanmıştı. Bilgisayarı komodinin üzerine koyarak battaniyemin içine iyice girip sokuldum ve yastığımı başımın altına sıkıştırdım. Uyku baş göstermeden önce telefonumun kilidini son kez aceleyle açtım ve Mingyu'ya kısa, düz bir mesaj göndermeye koyuldum.

Wonwoo - 01.30

projemizi bitirdim
bu cumartesi evine gelmeyeceğim
pazartesi hocaya teslim ederim
ve merak etme, üzerinde senin de ismin yazıyor

Telefonumu sessize aldıktan sonra komodinin üzerine fırlatıp gözlerimi kapattım. Bilincim kapanmaya yakınken yanıp sönen beyaz bir ışık göz kapaklarımı açmama neden oldu. Olduğum yerde yuvarlanırken sıkıntıyla ofladım, gözlerim telefona kaydığında ışık kaybolmuştu. Karanlıkta kaşlarımı çattım, kendimi uykunun boşluğuna geri çekmeye çalışırken yastığın soğuk tarafını bulmak için birkaç sefer mücadele ettim ve sefil bir şekilde başarısız oldum.

Sinirli bir şekilde sağ tarafıma döndüm ve yorgun parmaklarımla telefonuma uzandım, bu sırada neredeyse lambamı deviriyordum. Telefonun parlak ışığı gözlerimi yaktı, hemen parlaklığı kısarken yüzümü buruşturmuştum. Gözlerim alıştığında, uykumun dağılmasına sebep olan kişinin Mingyu olduğunu gördüm, bir mesaj göndermişti.

Bu, o an bana o kadar kolay ve rahat geldi ki kısa bir an için şaşırdım. Üç hafta önce biri bana Mingyu'dan bir mesaj beklediğimi söylese tükürüğümde boğulurdum. Gerçi şimdi de tükürüğümde boğulmuştum. Mesajını açarken parmaklarım kararsızdı, gözlüğüm olmadan küçük yazıları okumaya çalışırken telefonum inanılmaz bir şekilde burnuma yakındı.

Mingyu - 01.32

cumartesi günü bir çalışma randevumuz yok o zaman

Midemin çukurunda biraz hayal kırıklığına uğramışlığın verdiği küçük bir rahatsızlık olmasına rağmen, rahatlamak için bir göğüs dolusu güçlü bir hava çektim. Parmaklarım cevap vermek için harekete geçti, ama ben ulaşamadan Mingyu başka bir mesaj göndermişti, doğrudan bağırsaklarıma darbe indiren bir mesaj.

Mingyu - 01.32

yalnızca randevumuz var

"Siktir! Randevu mu?" Kendi kendime tısladım, çabucak bir cevap yazarken yanaklarım kızarmıştı, yorgunluğum kaslarımdan yatağıma sızıyormuş gibi hissetsem de parmaklarım yeni bir güçle hareket ediyordu.

Wonwoo - 01.32

lanet olsun hayır
hayır
asla ve asla
siksen kabul etmem

sheets―Where stories live. Discover now