15

366 34 2
                                    

(sohbet)

eric - hyunjae 

kai benimle

siz taehyun'u direkt eve bırakırsınız

olanları da sabah anlatırım

tamam

dikkatli olun

***

"aç mısın?" başında dikilen bedene çıkardı bakışlarını, fiziksel olarak bir darbe falan almamıştı fakat o kadar yorgundu ki... üzerinden yükle geçilmiş gibi hissediyordu.

başını iki yana salladı sarışın. "hayır, teşekkürler."

"ramen istemediğine emin misin?" mavi saçları sokak lambasından yansıyan ışıkla parlıyordu, kaldırımda oturanın kararını teyit etmek için tek kaşını kaldırdı. "acılı."

gülümsedi kai. madem ısrarcıydı, onu kırmasa iyi olurdu. "olabilir." dedi ellerini kollarına sürterken.

"hadi kalk yerden." elini kaldırımda oturan sarışına uzattı. bir süre havada boş şekilde asılı kalan eli hoş bir sıcaklıkla buluşunca yüzündeki gülümseme iyice genişlemişti. 

***

çadır barlardan birine girmiş ve bir şeyler atıştırdıktan sonra birer soju şişesiyle oradan ayrılmışlardı. şimdiyse sahil kenarında oturmuş, hafif çakırkeyfi kafalarıyla denizin dalga seslerine karşı birlikte suskunluklarını paylaşıyorlardı.

üzerindeki cekete biraz daha sıkı sarıldı, bünyesine fazla gelen şişeyi kenara bırakmış ve bakışlarını denize çevirmişti tekrar.

hızla yanındaki maviliye dönünce keskin bir ağrı yüzünden küfür savurmuştu. "ilaç alalım mı eczaneden?"

"gerek yok ya, sabah kahve içerim geçer." çok içmemişti, yorgunluğu içkiden bulduğu fırsatla kafasına vurmuştu sadece.

elinde bitmek üzere olan şişeyi sallarken konuştu hyunjae. "sen ne diyecektin?" 

"beni tanıdın, di mi?" iç sesiyle epey sancılı bir sürecin sonunda verdiği kararla sormuştu bu soruyu.

"bir şekilde iletişime geçeceğimizi biliyordum." omuz silkeledi. "böyle olması biraz şaşırttı sadece." diye yanıtladı sarışının sorusunu. bir an olsun aklından çıkmadığını bilmiyordu ki, bilse kurmazdı bu cümleleri.

"baya biliyormuş gibiydin, şaşırmıştan ziyade." kai'nin imali cümlesi üzerine sırıttı, cevap vermeden soju şişesinden bir yudum daha aldı.

uzun süreli olmayan bir sessizliğin ardından iç çekerek kafasını geriye doğru yasladı. sarışının kendi ceketi altında parlayan beyaz tenini süzdü. "kai." 

"hm?" bakışları buluşunca söylemek için kafasında toparladığı cümleler birbir karanlığa karışmış, onların yerini en açıklayıcı cümle almıştı. 

"hoşuma gidiyorsun." 

boğazına takılan yumrusu öksürük krizine sokarken mavi saçlı gülmemek için kendini zor tutuyordu. kendine gelmesi için birkaç kez nazikçe sırtına vurmuş, arından hemen arka taraftaki çadır bardan su almaya gitmişti.

geri döndüğünde rengi kırmızıdan eski hâline dönen suratı görmek biraz daha sakinleşmesine yardımcı olmuştu. şişenin kapağını açarak ona uzattı, sırtını sıvazlıyordu bir yandan. "daha iyi misin?"

kafa salladı, halbuki yüzünde çok ikna edici bir mimik yoktu. kendini bile kandıramamıştı anlaşılan.

"ani mi oldu?" eli ensesine gitti mahcupça.

bakışlarını yukarı kaldıran sarışın başını iki yana salladı hızlıca. bu defa, biraz daha inandırıcı olmayı umuyordu. "beklemiyordum sadece." boğazını temizledi. "yani ben kendi kendimeydim sanıyordum."

itirafına karşı gelen yanıtla yüzünden hoş bir gülümseme geçti. kai'nin bir süredir farkındaydı, hisleri olma ihtimalini de düşünmüştü. bu onun için yeni veya beklenmedik değildi. sadece aklındaki olasılıkların gerçekleşme ihtimali onu geriyordu. ve bu konunun bütün ipleri kendi elindeydi.

kai'nin önüne geçip dizlerini kırarak önünde eğildi. soğuk havaya göre sıcak sayılabilecek elini tuttu nazikçe. "sana gel deneyelim demiyorum." 

kendisini en iyi yine kendi tanırdı, eğer iş çığırından çakarsa kendini tutamaz ve onu kaybederdi. uzunca bir vaktin ardından ilk defa biriyle duygusal bir bağ kurmayı arzuluyordu. onun sadece bedeniyle değil, benliğiyle tanışmak istiyordu. boynunda bile henüz kapanmış morarlıklardan sonra ona bir anda kendini kaptıramazdı ya...

yutkundu. sarışının titreyen bedeninin daha fazla soğuğa maruz bırakmak istemiyordu fakat konuşmaları da gerekiyordu. daha fazla oyalanmak istemedi. "zaman tanır mısın?"

elini saran kemikli parmakların sahibine eşsiz bir gülümseme tanıttı. belki şimdi değildi zamanı, biraz bekleyebilirdi. en başında, onunla sevgi altında bir ilişki kurmak aklının ucundan bile geçmemişti dersek yalan olmazdı. sadece neredeyse her gün metroda gördüğü seksi bir adamdı, boynundaki izlerden ve kolsuz tişörtlerinin izin verdiği kadarıyla görünen çizik dolu sırtından tanıyordu onu. sadece birkaç gündür aklını kurcalıyordu bu tarz düşünceler, gerçekten birini sevse nasıl severdi mesela..? 

gülümsedi, sanırım bunu öğrenebilirdi.

"tanırım."

***

kısa olmuş olabilir biraz

fizik çalıştıktan sonra son eksikleri tamamlayıp geldim🫡

hyunjae hakkında görüşler >

birkaç güne silinme ihtimali olan yeni bi kitap var hesapta, bakmak isterseniz sizi bekliyor(reklam

diğer bölüm eğlenicez bol bol(taehyun zort moment dolu

bye time,

bye


-ada

diksiyon koçu | taegyuOnde histórias criam vida. Descubra agora