wine.

68 6 27
                                    

Anlatılanlara göre bir gün Kaveh, Al-Haitham'ı evine (?!) davet eder. Al-Haitham, Kaveh'nin evine gider ve ev sahibinin ikramını gördükten sonra ona sorar:

– Benim için şarap hazırladın mı?

Kaveh hayret içerisinde sorar:
– Meğer sen şarap içiyorsun, öyle mi?

Al-Haitham cevap verir:
– Evet.

Kaveh:
– Bunu bilmiyordum.

– Mademki öğrendin bana şarap ikram et.

– Bu gece vakti şarabı nereden bulabilirim?

– Hizmetçilerinden birine söyle gidip alsın.

– Bu iş yüzünden Devi Kusanali'nin karşısında şeref ve haysiyetim beş paralık olur.

– O zaman, git kendin al.

– Bu şehirde beni herkes tanır. Münzevi mahallesine gidip nasıl şarap alabilirim ki?

– Eğer bana saygın varsa benim rahatım için bunu yapmalısın. Çünkü ben geceleri şarapsız ne yemek yiyebilir, ne konuşabilir, ne de uyuyabilirim.

Kaveh, Al-Haitham'a olan saygısından ötürü cübbesini omzuna atar, koltuk arasının altına büyük bir şişe saklar ve münzevi mahallesine doğru yola düşer.

Oraya varıncaya kadar kimse onun münzevi mahallesine gittiğini düşünmez ama ulaştığında insanlar hayret içinde onu takip etmeye başlarlar ve Kaveh'in bir meyhaneye girdiğini, bir şişe şarap aldığını ve onu sakladıktan sonra dışarı çıktığını görürler.

Henüz münzevi mahallesinin dışına çıkmadan mahalle sakinlerinden Müslüman bir grup onu izlemeye başlar ve sayıları an be an çoğalır ta ki Kaveh'in imamı olduğu herkesin arkasında namaz kıldığı caminin önüne gelinceye kadar.

Hal böyle iken kalabalığın içinde bulunan Kaveh'in rakiplerinden birisi:
– Ey millet! Her gün arkasında durup namaz kıldığınız Kshahrewar'ın ışığı Kaveh münzevi mahallesine gidip şarap aldı... diye bağırdıktan sonra Kaveh'in cübbesini çekip atar.

Milletin gözü şişededir.

Adam devam eder:
– Mümin olduğunu iddia eden, sizin inandığınız bu münafık şimdi şarap almış ve kendi evine götürüyor.

Sonra Kaveh'in yüzüne tükürür.
Ve başına öyle bir vurur ki Kaveh'in sarığı açılır ve boynuna dolanır.

Halk, bu sahneyi gördüğünde özellikle de Kaveh'in sessizliği karşısında kesin olarak Kaveh'in sahte takva elbisesi altında onları bir ömür boyu kandırmış oldukları kanaatine varır.

Sonuç olarak ona saldırmak için hazırlanırlar ve hatta öldürmeye niyetlenirler.

İşte tam o anda Al-Haitham birdenbire orada belirir ve haykırır:
– Ey hayasız insanlar, dini bütün bir insanı şarap içme töhmeti altında bırakmaya hiç utanmıyor musunuz? Gördüğünüz bu şişenin içinde sirke var. Zira her gün yemeğinde kullanıyor.

Kaveh'in rakibi bağırır:
– Bu sirke değil, şarap.

Haitham şişenin ağzını açar ve Kaveh'in rakibi de dahil olmak üzere oradaki herkesin avuçlarına, şişenin içindeki sıvıdan biraz döker.

Kaveh'in rakibi başını döverek Kaveh'in ayaklarına kapanır ve halk da Kaveh'in elini öpüp dağılır.

Sonra, Kaveh Haitham'a sorar:
– Bu akşam beni niçin böyle bir facianın içine sürükledin ve rezil rüsva olmama izin verdin?

Al-Haitham der ki:
– UĞRUNA GURURLANDIĞIN ŞEYLERİN SERAPTAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY OLMADIĞINI ANLAMAN İÇİN.
Sen bir avuç sıradan insanın saygısının senin için ebedi bir sermaye olduğunu düşünüyordun ama gördün ki bir şişe şarap aldatmacasıyla hepsi yok olup gitti. Senin suratına tükürdüler, başına vurdular ve hatta seni neredeyse öldürüyorlardı. Senin sermayen işte bu kadardı ve bu gece bir anda nasıl yok olduğunu gördün. O halde öyle bir şeye tutun ki zamanın geçmesi ve olayların değişmesiyle yok olmasın.
Dünya bir HİÇ...
Ehl-i dünya bir HİÇ...
Ey HİÇ! Birleşme HİÇ'le bir HİÇ için...
Ölümden sonra geriye ne kalır, bilir misin?
AŞK'tır, MUHABBET'tir
Gerisi tamamen HİÇ.

wine | haikavehWhere stories live. Discover now