3. bölüm

444 40 23
                                    

Xxx

Arkandan sessizce adım sesi gelince jiminin geldiğini ve beni korkutacağı tahmin etmiştim. Arkamı döndüğüm an ağzıma bastırılan bez ile gözlerim kararmaya başladı.

Son duyduğum şey ise "evet efendim bulduk" olmuştu.

***

Gözümü açtığımda kirpiklerim bir şeye çarptığı için tam açamadım. Gözüme bir şey bağlanmıştı ve tabi ağzıma da.

Elimi bağlı olan ipten kurtarmak için çırpınmaya başladım ama birinin beni tutuşu ve bağırması ile durdum.

"Kes lan hareket etmeyi" bağırışı ile durmuştum ama bu sefer ağzımı hareket ettirerek bezden kurtulmak istemiştim.

Karşımdaki kişi hareket etmemden dolayı yüzüme bi tane yumruk atmıştı. Kaşımda ve dudağımda bi sıcaklık hissedince başım dönmeye başlamıştı. Kana dayanamıyordum. Gelen keskin koku ve tatla kapalı olan gözlerim artık açılmıyordu.

***

Gözlerimi hafif araladığımda bağlı olmadığını ama kafamda bir çuval olduğunu fark ettim. Sandalyeye oturtulmuş ve ellerim bağlanmıştı.

"Ooo küçük prensimiz uyandı demek sonunda" birisi etrafımda yavaş adımlarla ilerleyerek konuşmuştu. Ortamın gerginliği çok fazlaydı.

"Bırakın beni. Siz benim babamın kim olduğunu biliyor musunuz!" Babam önemli biri değildi. Sadece onlara göz dağı vermek için bu şekilde konuşmuştum.

Adım sesleri bana doğru yaklaştı ve bir el çenemi tutup havaya kaldırarak "Aaaa niye annen sana kim olduğunu söylemedi mi yoksa" alaycı bir şekilde konuştuğunda dayanamayıp ayağımla görmesem bile tahmin ettiğim hesaplara aletine tekme atmıştım.

Acıyla inleyerek geri çekildiğini hissediyordum. Etrafımda bir hareketlenme olunca ister istemez korkmuştum. Adamları üstüme doğru geliyodu ve patronları olduğu belli olan adam durmalarını söyledi.

Yanıma yaklaşarak kafamdaki çuvalı tek hamlede çekmişti. Gördüğüm yüzle ilk başta şaşırsam da bunu belli etmedim. Karşımdaki kişiyi tanımıyordum ama gayet yakışıklıydı.

Takım elbisesi giymiş bir kediye benziyordu. "Kimsin sen, benden be istiyosun" diye bağırdım.

"Oh jungkook, yapma ama böyle. Hem işim senle değil merak etme sen sadece yemsin" diye konuştu.

Sen sadece yemsin bu cümle kanımı dondurmuştu. Bir olayda yem olmam için ya o kisinin yakını ya da sevdiği biri olmam gerekirdi. Ama herhangi bir olay yaşamış akrabam yoktu.

"Ne yemi, neyden bahsediyosun" diye atıldım. "Ben neden yem olarak kullanılıyorum? Kimin yemiyim?" Ard arda sorular sormustum.

"Aaa ne yazık. Kendisi sana bunu söylemedi mi? İstersen birlikte arayıp soralım" konuşurken yanında duran uzun boylu korumaya doğru adımlamaya basladı. "Namjoon telefonu ver" diye emir vermişti.

İsminin Namjoon olduğunu öğrendiğim koruma aceleyle cebinden çıkardığı telefonu patronuna uzattı.

"Sen kimsin? Adın ne?" Karşımdaki kişiyi tanımıyordum. En azından kim olduğunu öğrenebilirdim.

"Oh haklısın sana kendimi tanıtmadım. Ben Yoongi ama bana genelde Suga derler. Ve aynı zamanda karşında korenin en büyük mafya lideri duruyor" dedi ve sanki bi gösteri sunmuş gibi yarım eğildi.

Come and Close İtWhere stories live. Discover now