KAYBOLAN İLAÇLAR

360 4 0
                                    

Yemeğin artakalanlarından biraz alıp yavru kediye verdim. Tabi oraya girip çıkarken artık dikkat ediyordum. Kedinin karnını doyurmasını beklemeden Yonca' ları aramaya başladım. Ortalıkta göremeyince terasa çıktım. Bir kaç grup vardı ama ben arka tarafa dolaştım ve onları buldum. Planları neydi bilmiyorum, ne anlatmalıydım bilmiyorum. Söylemesem olmaz söylersem ne olurdu bilmiyorum. Sessizce aralarına katıldım. Cenk Uğur' un Yonca' ya aşkla bakışını onun bakmadığında bile aşkla bakmasına baktım. Cenk Uğur güzel seviyordu. Yonca ne zaman takılsa tutuyordu. Fırat' ın onlarla uğraşmasını izledim. Benimle biraz mesafeliydi ama Yonca' ya baya alışmış gibi duruyordu. O kadar sıcak ve kardeşçe uğraşıyordu ki. Bu hallerine gülümsemeden edemedim. Atillahan' a baktığımda bana baktığını hissettim. Kaşlarımı çatıp kenarlıklara yaklaştım.

Dışarıyı izlerken yeni tanıştığım Hüseyin' leri gördüm. Bir sürü kişiyle konuşuyorlardı. Hırslı hırslı hemde... Atillahan "Kime bakıyorsun?" diye sordu.

"Şuradaki öğlen yemek yediğim çocukları görüyor musun?" dedim. Evet dediğinde ekledim "Kimlerle konuşuyorlar?"

Her konuştukları kişiyi hepsinin ayrı ayrı ve toplu konuştukları herkesi saymaya başladı. Belli bir grup yoktu. Her sınıftan, her şubeden birileriyle konuşuyordu. En son dayanamadı ve "Neden sordun?" diye sordu.

Uslu durmaya söz vermiştim. Annemi üzmeye hakkım yoktu daha fazla. Karışmazsam bu olay bana dönmezdi ama ya karışmazsam asıl olayın içine girmiş olursam. "Sana güveniyorum." dedim. Sadece bunu söyleyebildim çünkü Fırat, Cenk Uğur' dan kaçarken Atillahan' a sığındı.

"Atilla oğlum atacak bu çocuk beni. Bir şey de."

Cenk Uğur üstümüze gelirken "Ne demek benim hatunumu korkutmak!" demek az önceki hii sesi Yonca' dan çıkmıştı. Fırat ve Cenk Uğur atışırken zil çaldı. Hepsi gitmeye yönelirken Atillahan' ın kolunu tuttum. Yonca bana baktığında gitmesini işaret ettim.

"Başka bir şey mi var? Kim?" demek anlamıştı. Dediklerimi dinliyordu bu hoşuma gitmişti. Ne diyorum ya ben. "Yoksa az önce sorman-" durdu. Lan baya akıllıymış aslında bu çocuk. "Anlat neler oldu." son cümleye kadar her şey iyiydi.

"Anlat mı!?" cik cikledim. "Anlat ne ya?"

"Pardon alışkanlık olmuş. Anlatır mısın neler oldu?"

İstemsizce bıyık altı gülümsedim. "Bak aşağıda bir kedi yavrusu vardı. Demir ile şeyler yaşanmadan bulmuş aşağı koymuştum soğukta dışarıda kalmaması için. Öğle arası ona bakmaya gittim. Deponun birinde köşedeydi. Onu severken içeri onlar girdi. Aralarında sizi konuştular. Beni görmemişlerdi. Hüseyin senin bana değer verip vermediğini sordu. Cemal ise senin değer verdiğini farkında olup olmadığını sordu. Hüseyin farkındayım ama benden için seni sevmediğimi söyledi. Ama Cemal bunu umursamadığını söyledi." anlatırken dolaşıp detaylıca düşünmeye çalıştım. Aklımda kalanını aktardım.

"Öğle arası o yüzden mi yanlarına oturdun?" sesi sinirliydi.

Başımı olumsuz sallayarak "Onların kim olduğunu bilmiyordum. Sizin masa doluydu bende boş bulduğum yere oturdum ve tam olarak yanlış masaymış." dedim. Yüzüne baktığımda sinirliydi. "Ne bakıyorsun öyle?" tepkisini ölçerken "Açelya olayı gibi buna da inanmayacaksın." alaylı şekilde güldüm. "Neden beni buluyor ben neden böyle kendimi işin içinde buluyorum bilmiyorum. Ama beni kullanmak isteyebilirler. Yonca tehlike içinde olabilir tamam mı?!" sakin kalmaya çalışıyordum. "Az önce gördün. Bir çok kişiyle konuştular. Hırslılardı. Bu adamlar bir işin içinde olabilir ve beni alet etmelerinin sebebi sensin. Senin bana değer verdiğini sanıyorlar. Bu yüzden bu işi çözmelisin. Bunu anlatmamın sebebi bu."

ARSLAN LİSESİWhere stories live. Discover now