SÖMESTR

122 3 1
                                    

Pınar ağlayarak odadan çıktığında Fırat' ı engelledim. Yonca ile ikimiz onun peşinden lobideki en köşedeki şöminenin yanına gidip onu sakinleştirdikten sonra dinledik.

"Bakın şuan için hayatım çok belirsiz. Annem ve babamı üç ay önce kaybettim. Bu kolejden atılmam an meselesi. Reşit olmama daha bir sene var ve beni yurda götürmeleri bile gerekebilir. Ne annemin ne babamın tarafından kimse beni istemiyor. O okuldaki arkadaşlarımdan nefret ediyorum ama başka bir yerde ne yapabilirim ki! En azından bildiğim bir yerdeyim. Fırat gerçekten çok tatlı bana ilgisini de görüyorum ama yapamam."

Yonca "Tamam madem atılmak üzeresin gel bizim oraya. Bizimle kalırsın. Beraber yaşarız. Bizim okul yanmıştı o yüzden biraz erkek lisesi gibi bir yerdeyiz ama Arslan Lisesine bayılırsın. Ayrıca Fırat aralarındaki en eğlenceli ve en tatlı çocuk." dediğinde güldüm.

"Haklı. Mesela benimki çok sinirli, atarlı."

"Benim ki ise kıskanç, tripli.." bir anda bizimkiler hakkında dedikodu yapmaya başladık. Gülüşüp Pınar' a sarılırken Atilla konuştu.

"Demek sinirliyim ha!?"

Cenk "Demek tripliyim ha!" dediğinde kahkahalarımız lobide yankılandı. Şöminenin önündeyken Pınar ağlamayı bıraktığında Cenk kocaman gülümsedi. "Seninkilerle konuşur tam burslu Arslan Lisesinde okuyacağını söyleriz."

Atilla "Bizimle kalırsın ve beraber okula gideriz." dedi.

Yonca ise "Akrabalarından sadece birini seni almış gibi göstermesi yeterli." diye ekledi. Oğlanlar birbirine bakarken Yonca dudağını ısırdı. Pınar onlara sakince anlattıktan sonra Fırat' a bakındım. Sessizce Pınar' ı izliyordu.

"İstersek her şeyi başarabiliriz. Eğer tamam dersen şimdiden itibaren seni bu grubun parçası sayabiliriz. Yengem olarak." dedim. Pınar bakışlarını Fırat' a çevirirken üç gündür aralarındaki elektriği doğru hissettiğimi anlamıştım. O gece planlarımızı hazırlamıştık. Öncelikle Pınar' ın bütün akrabalarıyla görüşecek ve okula kaydını aldıracaktık. Liseye kayıt işini babamla konuşacaktım böylelikle bir sorun yaşamazdık. Evde bir oda zaten boştaydı bu yüzden sorun olmayacaktı. Biz bunları konuşup planlarken Fırat sessizce bizi dinlemiş ve kabullenmişti. Gece odalara dağıldığımızda Fırat ve Pınar baş başa kaldı.

Dördüncü günümüze başlarken hepimiz çok mutluyduk. Yani düşünsenize en sevdiklerinizle tatildesiniz. Annem, babam ve Ramazan abi eksikti. Beraber eğlenceli bir kahvaltı yaptıktan sonra en tepeden kaymaya karar verdik ve teleferiğe bindik. En tepeye çıktığımızda Atilla' ya sarıldım.

En tepeden aşağı bakarken çok hoşuma gitmişti. "Biraz manzara izlesek." dedim. Ama donacağımızı söyledikleri için oturtmadılar. Beraber kayarken önümde giden beşliye baktım. Hayatımı değiştiren, güzelleştiren insanlara bakıyordum.

Yonca' m... Yonca benim mahallede tanıştığım bütün okul hayatımı birlikte geçirdiğim, iyisiyle kötüsüyle yan yana olduğum tek can dostumdu. Kardeşim olsa bu kadar iyi anlaşamazdım. Yonca benim şansımdı. İsmi gibi... O benim dört yapraklı yoncamdı ve benim en güzel en özel anlarımda yanımda olanımdı. Babam için tartışırken bile beni düşünüyordu. Kırılgan, hassas pamuk prensesimdi.

Atilla... Atilla benim ilk öpücüğümdü. İlk beraber uyuduğum adamdı. İlk güvenmeden güvendiğim, başta düşmanım sonra kurtarıcım. Hayatını kurtardığım için bana borçlanan ve beni korumak zorunda kalan çocuktu. Kimse de hissetmediğim şeyleri hissettiğim ilk heyecanımdı. O benim korkularımla yüzleşmek zorunda bırakan acımasız aşkım olmuştu. Çok şey yaşamıştık onunla. Ama o açtığı yaralarda bile yanımdaydı. O benim eksik yanım, beni tamamlayanımdı. Atillahan benim kötülüklerle başlayan mutlu hikayemin ana karakteriydi. Sinirli, asabi ilk aşkımdı.

ARSLAN LİSESİWhere stories live. Discover now