Cevaplanamayan sorular

1 0 0
                                    

1) Işık hızına yaklaştığınızda zaman ne olur?

Varsayalım rokete bindiniz ve dünyadaki bir kişi de roketteki saati görüyor. Einstein'ın görelilik kuramına göre, dünyadaki kişi siz hızlandıkça roketteki saatin giderek daha yavaş ilerlediğini görecektir. Siz zamanın ilerleme hızında herhangi bir değişiklik fark etmeyeceksiniz. Roketteki herkes normal sürede yaşlanacak ancak ışık hızına yaklaştıkça dünyadaki insanlara göre daha yavaş yaşlanacaksınız. Neden böyle olduğu konusunda ise bir yanıt yok. Çünkü zamanın geçişindeki göreceli farklılıkları açıklama noktasına henüz gelmedik.

2) Depremler öngörülebilir mi?

Sismologlar depreme yatkın alanları iyi bilir ve öncül sismikaktivitileri, gerilim ve yer ölçüm anormalliklerini, radon gazı sızıntısını ve hatta hayvan davranışlarını inceleyerek gelecekteki jeolojik olayları tahmin etmeye çalışırlar. Ancak bu konuda kendinden emin bir bilim insanından şüphe edin. Zira jeolojik ve tektonik ortamların çok çeşitli olması öngörüyü engelliyor.

3) Dünyaya su nereden geldi?

Su her yerdedir ancak Dünya'nın nasıl mavi gezegen olduğu bilinmiyor. Güneş Sistemi'nin oluşumu düşünülürse, suyun kaynağının dünya dışı olması gerekir. En yaygın teori; asteroitlerin dünyaya bir miktar su getirmiş olması. İlk kaynağı ne olursa olsun gezegen, su buharının yoğunlaşması sayesinde mavi gezegene dönüştü.

4) Dünyanın uğultusu nedir?

Hassas sismografik aletler dünyanın yüzeyinden gelen, kulağımızın algılayamadığı titreşimleri epeydir kaydediyor. Bu titreşimlere 'Dünya'nın uğultusu' deniyor. Bilim insanlarının hipotezine göre bu titreşim, okyanusların kıtalara ve suyun sığ olduğu kıyıların tabanından yeryüzünün sert kısımlarına değerek sismik dalgalar yaydığıdır. Bilim insanları bu gürültünün baş belası olduğunu, çünkü diğer sismik olayların bulunmasını engellediğini öne sürüyorlar.


5) Neden yaşlanırız?

Yaşlanma, ömrümüz boyunca hücrelerimizde oluşan onarılamamış hasar ve bozuklukların, giderek dokularda işlev kaybına yol açarak yavaş yavaş ve rastgele birikmesinin sonucudur. Evrim çok kuvvetli bir etkiye sahiptir ancak yaşamlarımızı korumakla ilgilenmez. Hücrelerimizin içindeki onarma ve düzeltme mekanizmalarının normalden daha etkili çalışabileceği ve bu mekanizmaların yaşlanmanın olumsuz etkilerini uzaklaştırabileceği düşünülebilir fakat evrim insanın yaşlanma sorununu göz ardı etmiştir.

6) Bazı bitkiler hayvanları neden yer?

Bitkilerin sessiz sakin canlılar olduğunu düşünürüz. Bazen sadece dekor olarak kullanırız. Oysa bazı bitkiler sanıldığı kadar sessiz ve sevecen değil. Tek hücreli hayvanları, böcekleri, hatta küçük omurgasız hayvanları yakalamak ve özümsemek için karmaşık stratejiler geliştirirler. Bitkilerde etoburluk kuşkusuz alışılmadık bir özellik. Bir teoriye göre, etobur bitkilerin çoğu sulak alanlarda ya da bataklıklarda bulunduklarından fotosentezin zor olduğu, düşük besinli sulak ortamlar karşısında bu tür mekanizmalar geliştirmek zorunda kalmış olabilirler. Yine de nasıl bir evrimsel değişikliğin bu adaptasyona yol açtığı tam olarak bilinmiyor.


7) Ölümsüz yaratıklar var mıdır?

Keşfedilmeyi bekleyen kaç tane ölümsüz yaratık olduğunu ya da yaşamlarını uzatmayı nasıl başardıklarını bilmiyoruz. Ama gerçekten bazı organizmalar sonsuza dek yaşıyor olabilir. Karayip Denizi'nde yaşayan bir denizanası olan Turritopsi nutricula, tüm vücudunu defalarca canlandırabilir ve olgunlaştıktan sonra olgunlaşmamış haline geri dönebilir, fiilen kendisini ölümsüz kılabilir. Yaşını tuhaf bir şekilde nasıl geri döndürdüğü ve bunu her zaman neden yapmadığı konusunda bilim insanlarının bir fikri yok. Bu dönüşümü ortamdaki bir değişiklik başlatabilir, belki de yalnızca genetiktir. Bu sır çözülürse faniliğin gizemleri bu ölümsüzler sayesinde aydınlanacak.

Ilginç Bilgiler Where stories live. Discover now