3.9

662 121 275
                                    

Oy ve yorum 🌸
•••

Arabanın içinde Jeongin bana ani bir evlilik teklifi yaptığında beynim kendi başına planı yapmıştı bile. Güzelimin evlilik düşüncesini elbette ki bende istiyordum. Onunla olmak onunla uyanmak ve bunu Minho gibi bir abinin korkusu yerine eşim diyerek öne çıkarak yapmak istiyordum.

Hwang Jeongin olarak istiyordum onu.

Bu yüzden şirkette geldiğimizde danışmanlığa Felix için not bırakmıştım. Yolda ise iş maili adı altında Jisung'a ulaşmış, her nasıl olduysa Minho'yu da razı etmiştim bu duruma. Ben karşımdaki tilkiden gizli gizli dosya bahanesiyle dekoru oluşturmuştum onlar ise yapma işini halletmişlerdi.

Tabi bu kesinlikle Felix sayesindeydi.

Zaman kitsunesi olarak belli başlı güçleri vardı Felix'in ve hepsinde benim gibi biri için altın değerinde olduğunu söyleyebilirdim. Ofise girdiğinde zamanı durdurmuştu. Ciddi ciddi bunu yapmış ve önümdeki planı cebine koyarak diğerlerinin işe koyulmasını hızlandırmıştı. Dosya meselesi ise tamamen bir bahaneydi. Bir tilkiye evlenme teklifi edeceksem bunu ormanda yapmalıydım. Yanlış konum bahanesiyle de istediğim yere çekmiştim onu. En sonunda ise Felix yine gerçekten de zaman kayması yapmış ve bizim tamamen hazır olduğumuzu ana gelmelerini sağlamıştı.

Her şey kusursuzdu. Hemde her noktasına kadar. Bilirsiniz bir insan çok sevdiğinde kafasında düğün sahnesini hep düşünür. Benimki de öyleydi. Ve evet. Düşündüğüm bir çok şeyin en iyi hali şu an Jeongin'in önündeydi.

"Benimle, bu mavi insanla birlikte yaşamak ve küçük tilkilerimize bakmak ister misin? Benimle evlenir misin Jeongin?"

Güzeller güzelime baktım. Siyah gözleri biraz dolmuş dudaklarını birbirine bastırmıştı. Çok tatlı görünüyordu şu an. Her zaman tatlıydı ama şu an yüzüğü atıp kalkıp öpesim gelmişti. Çok masum gelmişti gözüme. "Gerçekten mi?"

"Gerçekten."

Derin bir nefes alıp tek adımda tam önüme geldi ve elini uzattı küçüğüm. Güldüm ve pembe yüzüğü parmağına taktım. Benim kolumdaki çiçeğe benziyordu ve bu daha da özel kılıyordu bunu. Yüzümden gülümseme eksilmezken ayağa kalktım. Yüzüğü takmıştım ama evet dememişti. "Güzelim cevap da versen güzel olur aslında."

"Geri git."

Duyduğum şeyle kaşlarım çatıldı. Ne?

"Hyunjin geri git."

Eliyle gösterince ilk önce arkasında ki Felix'e sonraysa solumdaki ağacın arkasındaki bizimkilere baktım. Hiç birinden bir işaret gelmeyince ise dediği gibi geri geri gittim sadece. Ne olmuş-

Jeongin yerine zıpladı sonraysa bana doğru koşup kollarıma atladı. Sıkı sıkı sarıldım kollarındaki bedene. Bir yandan da gülüyordum. Kuyruğu kollarımı okşarken havaya kaldırıp etrafımda iki kez döndürdüm biricik tilkimi. Miniğim sevinçle bağırmıştı bu sırada. "EVET EVET HEP HYUNJİN HER ZAMAN HYUNJİN!"

Bazı anlar her zaman özeldir. İnsanın ömrü hayatında tam solukla tek bir defa yaşayacağı andır. Ayaklarının yere basmasını sağlayıp alınlarımızı birleştirdim. İkimizde mutluluğun etkisinde sanki koşarak şehir değiştirmiş gibi nefes alıyordu. Güldü. Güldüm.

Hayatımda ilk ve tek yaşayacağım anda kollarımda o, sadece güldüm.

"Woah. Demek Felix bu yüzden bir anda yorulmuş gözükmeye başlamıştı. Tanrım çok güzel burası! A. Abi! ABİ EVLENDİM BENN"

Şey öhom Jeongin adam zaten kendini sıkmaktan bel ağrısıyla gezdi gün boyunca. Bence açık açık bunu söylemek pekte uygun olmayabilir. Öhom.

Kitsune •Hyunin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin