1

35.9K 702 27
                                    

( Bilgilendirme; arkadaşlar bununla ilgili çok soru geldiği için hikâyenin başına böyle bir bilgilendirme kısmı yazmak istedim.

Hikaye, 1990 ' larda geçen bir hikayedir. Bu yüzden telefon kullanılmamaktadır. Doğal olarak. :))

Bilgilendirme bitmiştir. İyi okumalar.)

/////////////

"Kız Pamuk! Kime diyorum ben?" Annemin sesini duyar duymaz hemen kalktım yerimden. Hızla odamdan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım.

Merdivenin basamaklarını sesli sesli inip hemen karşımda ki mutfağa girdim.

"Yık kızım, evi başımıza yık sende kurtul bizde kurtulalım." Annem söylenmeye devam ederken arkasından sarıldım.

"Canım annem benim, yine neye sinirlendi sen?" Kim bilir yine neye kafası atmıştı da sinirini benden çıkarıyordu. Annemin bu hallerine alıştığımdan çok da umursamıyordum.

"Hanım teyzenle karşılaştım sabah, dikmemişsin hala kadının elbisesini. Söylenip durdu yine." Dediğinde kafama dank etti. Ben onu götürmeyi unutmuştum demi.

"Aayy unuttum ben onu. Valla aklımdan çıkmış annem, hemen götürür veririm şimdi." Dedim hemen aceleyle. Annem kafasını çevirip yüzüme baktı ters ters.

"Kime çektin de bu kadar alık oldun sen acaba?" Dediğinde gözlerimi devirip uzaklaştım annemden. Ne var unuttuysam yani. İnsanlık haliydi. Laf çarpmasa olmazdı sanki.

"Alık felan değilim ben. Ne var yani bir kerecik unutmuşsam?" Dediğimde dediğime ben bile inanmadım. Annem kaşlarını kaldırıp yüzüme baktı.

"He Pamuk,he kızım bir kerecik. Hadi geç olmadan git gel." Bir şey demeden hızla mutfaktan çıktım. Koştura koştura merdivenlerden çıkarken annemin söylenmeleri kulağıma geliyordu. Odama girip, dolabın yanında duran poşetlere baktım tek tek. Hanım teyzenin elbisesini bulduğumda poşeti alıp odadan çıktım.

Merdivenlerden ikişer ikişer inip dış kapının önünde durdum. Dışarı terliklerimi giyip çıktım evden. Dar merdivenlerden koşa koşa indiğimde nefes nefese kalmıştım. Yine de durmayıp sokak kapısını açıp dışarı attım kendimi.

Burda evler birbirine yakın, hatta bitişikdi. O yüzden herkes birbirini tanırdı. Yıllardır iç içe olduğumuzdan aile gibi olunmuştu. Seviyordum bu mahallenin insanlarını. Her kes birbirini sever sayardı. Nerdeyse hiç kavga gürültü olmazdı. Olanlarda gençler arasında kız kavgası olurdu.

"Kız Pamuk! Nereye koşturuyorsun gene?" Bakkal Cumali abinin arkamdan seslenmesini duysam da koşturmaya devam ettim.

"Tutma beni Cumali abi! Hanım teyze bu sefer etlerimi lime lime edecek." Nefes nefese bağırdım. Arkamdan gür kahkasını duydum. Evin önünde durduğum da tuttuğum eteklerimi indirip, saçımı başımı düzelttim. Kapıyı çalıp beklemeye başladım.

Kapı açılıp hanım teyze göründüğün de hemen tatlı tatlı gülümsemeye başladım.

"Hanım teyzem, benim biricik tatlı tontişim. Bak, elbiseni getirdim. Tam da istediğin gibi oldu valla." Diyip sevimlice elimdeki poşeti kaldırıp gösterdim.

Hanım teyze elimdeki poşeti alıp içine baktı. Burun kıvırıp sanki beğenmemiş gibi içini süzdükten sonra bana baktı.

"Yine geç getirdin, yok sana para falan. Hem güzel de olmamış, ütüsüz bir de." Sesi kötüler gibi çıksa da, günlerce eslbiseyi üstünden çıkarmayacağını biliyordum. Ben şımartmamak için diyordu böyle.

MAHALLENİN GÜZELİ Where stories live. Discover now