8

18.1K 610 32
                                    

Gözlerimi açtığımda etraf çoktan aydınlanmıştı. Yatağımdan doğrulup odamdan çıktım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkayıp, kuruladım. Banyodan çıkıp tekrar odama girdim.

Dolabın karşısında durup kapakları açtım. Mavi, dar elbisemi alıp kapağı kapattım. Eğilip çekmeceden iç çamaşırı da alıp doğruldum. Elimdekileri yatağın üzerine atıp üzerim deki pijamalarımı çıkarttım.
İç çamaşırlarımı değiştirip elbisemi giyindim.

Masanın üzerinde ki tarağımı alıp saçlarımı taradıktan sonra sıkı bir at kuyruğu yaptım. Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağıya indim. Mutfağa girdiğim de masanın hazır olduğunu gördüm. Ama annem mutfakta değildi.

Masaya oturup çayları doldurdum. Merdivenlerden gelen seslerle annemin de geldiğini anladım. İyi bir zılgıt yiyecektim. Ama haklıydı kadın, uyardığı halde saati kontrol etmemiştim.

"Günaydın annecim." Dedim şirinlik yaparak. Annem gülümsedi. Başını iki yana sallayıp senden adam olmaz der gibi bakıp, sandalyesini çekip oturdu.

"Dua et akşam uyuya kalmışım, yoksa iyi bir azar seni bekliyordu." Dediğin de kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Şimdi de beklemiyor mu? Zaman aşımına mı uğradı yoksa?" Dedim işi şakaya vurarak. Annem çayından bir yudum alıp tabağına kahvaltılıkları almaya başladı.

"Öyle oldu, hevesim kaçtı." Dediğinde kahkaha attım. Kadın bildiğin keyfi yapıyordu bunu. Bir de sanki normalmiş gibi söylüyordu.

"Aman aman, kaçsın. Güzelce kahvaltımızı edelim." Dedim rahatlamış bir sesle. Çok şükür, Allah'ım annemin hevesi kaçıp bir daha hiç gelmesin. Amin. Çok amin.

Annem başını sen yok musun der gibi iki yana salladı. Sevimlice gülümseyip, gözlerimi kırptım.

Sonra aklıma gelen şeyle elimde ki çatalı bırakıp annme baktım.

"Anne unutmadan söyleyeyim, birazdan çıkıp Denizle merkeze gidicez. Hem Mücevher hanımın elbiselerini vericem, hem de biraz dolaşırız. Olur mu?" Diye sordum. Aslında bu bir sorudan çok haber vermeydi.

"Olur, benimde aldıracak bir kaç şeyim vardı. Onları da halletmiş olursun."dediğin de başımı salladım.

"Tamam, yazarsın bir kağıda." Dedim. Çünkü unuturdum hep. Aklımda bir şey tutma konusunda iyi değildim.

Kahvaltıdan sonra mutfağı temizleyip odama çıktım. Mücevher hanımın elbiselerini koyduğum poşetleri alıp, çantamı da koluma takıp odamdan çıktım. Merdivenlerden ikişer ikişer atlayıp kapının önünde durup salonda ki anneme seslendim.

"Anne, ben çıkıyorum. Aldıracaklarını yazdıysan getirir misin?" Derken ayakkabı dolabından hafif topuklu sivri burunlu mavi ayakkabımı alıp giyindim.

Annem yanıma gelip kağıdı uzattığın da elinden alıp çantamın içine attım. Kapıyı açıp dışarı çıktım.
Anneme dönüp baktım son kez.

"Yazdıklarının dışında almamı istediğin bir şey var mı annem?" Diye sordum.

"Yok kızım, dikkatlice gidip gelin." Dediğin de gülümseyip başımı salladım. Sokakta yürümeye başladığımda havanın bugün çok da sıcak olmadığını farkettim. Şanslıydım. Sıcak olsaydı hiç bir şeyden bir şey anlamaz, bir an önce eve gelmek için düşünürdüm.

Deniz'in evinin önünde durup kapıyı çalıp beklemeye başladım. Kapıyı Deniz açtığın da onun da hazırlanmış olduğunu gördüm. Benim ona hediye ettiğim elbiselerden birini giymişti. Kırmızı, üzerinde beyaz güller olan bir elbiseydi.

MAHALLENİN GÜZELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin