champagne problems*2

88 3 0
                                    

"Hey! Bırak beni hemen" dedi genç kadın kahkahalar içinde. Günlerden bir gün ve yine Kuzgunla Zeynep okuldan kaçıp lunaparkta eğleniyordu. "Sen tanımamışsın beni hala Zeynom. Ben tuttum mu bırakır mıyım seni hiç? Bir ömür bıkmadan taşırım seni sırtımda"
"Abart istersen Kuzgun, fıtık olursun hem bi ömür taşırsan"
-Kim ben mi, dedi inanamamışçasına "bu kasları boşuna mı yaptım ben" dedi böbürlenerek. "Ayy tamam anladık, en kaslı adam sensin" "Hee şöyle, aferin yavrucum doğru yoldasın"
-Bi kere de aşkım desen ölürsün di mi? ,on defa yalvardım bi kez desen n'olacak yani. Aşkım, sevgilim , aşk bahçem...
-Hiiiç girme o konulara on defa söyledim, racona ters bi kere! ne o öyle vıcık vıcık
-Tamam Kuzgun en ağır abi sensin; anladım, dedi adamın sırtından inerken. Öküzdü ama tatlı bi öküzdü sevgilisi. Her ne kadar ona karşı kızıp sitem etse de içten içe seviyordu onun bu halini.
"Okuldan kaçtık kaçmasına ama baban yine bir şey demez di mi? en son kaçtığımızda malum el koymuştu arabana"
-Hiçbir şeycikler olmaz merak etme sen, dedi Kuzgun ve Zeynep'in yanağını öperek devam etti "... istediği her şeye el koyabilir kendisi ve umrumda da olmaz hem sen güzel aklını böyle şeylere yorma sana el koymadığı sürece her şey güllük gülistanlık benim için" ellerini Zeynep'in yanaklarına koydu ve nazikçe okşadı. İçinde bambaşka bir sevgi vardı bu kıza karşı ve daha önce hiç hissetmediği tarzda şeylerdi bunlar. "Seni seviyorum ve bunu biliyorsun Kuzgun ama babanla bu kadar inatlaşman sence doğru mu? Senin kötülüğünü istemiyor ki sadece iyi bir geleceğin olsun istiyor, kendisi gibi parlak ve güçlü kariyerin olması için çabalıyor. Az da olsa kulak assan olmaz mı" dedi ve adamın itiraz haline bürünen yüzünü görünce hemen devam etti "... biliyorum annen için kızgın ve kırgınsın hala acısını da atlatamadın ama bunun hıncını neden babandan çıkarıyorsun ki. O seni gerçekten seviyor ben bile görebiliyorum bunu. "Annemle ilgili konuşmasak çünkü konunun başka yerlere gitmesini istemiyorum."
-Peki, dedi kadın sesindeki kırgınlığı belli edercesine ve ardından kocaman sarıldı adama. Söz konusu Kuzgun'un annesi olunca kendisini daha da değerli hissediyordu Zeynep. Çünkü Kuzgun'un annesinin ölümü çok hızlı ve ani olmuştu trafik kazasında kaybetmişti onu ve o kaybın ardından Zeynep hariç tamamen her şeye kapamıştı kendini. Babasının yüzüne bile doğru düzgün bakmazdı hatta annesinin ölümünü babasından sorumlu tutardı. En son annesiyle büyük çaplı tartıştıkları için. Sen!, demişti babasına bağırarak 'sen onu ağlatarak o arabaya bindirmeseydin belki de yaşıyor olurdu o' içinde hala babasına karşı bi öfke vardı olayın üzerinden 1 sene geçmiş olmasına rağmen. O yüzden babasının sözünü dinlemekten çok kendi kafasına göre hareket etmeyi daha çok severdi. Kariyer falan umrunda değildi zaten. Önünde parlak bi gelecek olduğu kesindi üstüne üstlük neden çalışıp okusun ki. Pek de umrunda değildi o yüzden okulmuş, ödevmiş. Onun için Zeynep yanında olsun yeterdi, zaten en zor zamanında bile sadece o vardı bundan sonra da o hep olacaktı onun hayatında ve kafasına koymuştu bunu. 'Bu kızı kaybetmeyeceğim' diyordu. 'Ne olursa olsun asla vazgeçmem ondan.'

Ama öyle olmadı.

O kızdan vazgeçemedi ama kız ondan vazgeçebildi.

*****
"Kadir hadi artık geç kalıyoruz." diye seslendi içeriye Zeynep.
-Geldim yaa geldim çatlama be Turuncu.
-Bak şu vazoyu fırlatıcam en son kafana! kaç defa diyeceğim Kızıl de diye
-Napiim hoşuma gidiyor seni sinirlendirmek, dedi kısık sesle ve kızın yanağından iki parmağıyla makas aldı.
-Üfff gevşeme gevşeme hadi düş önüme geç kalacağız toplantıya sonra iki saat söyleniyor Pelin. Onun çenesini çekemem hiç sabah sabah
-Kiminle var toplantı sabahın 9.30'unda? Ne işkolik biriymiş insan bi 12.00'ye falan koyar.
-Herkes senin gibi tembel değil demek ki canım benim, bir de oradan bak
dedi ve gülerek ayrıldılar evden.

part'lıkWhere stories live. Discover now