BELDEN YUKARISI ÇIPLAK

742 4 3
                                    

Ümit Bey' in elleri, belden yukarısı çıplak, sadece sütyenleri giyili olan ve yan yana oturan mankenlerden birisinin omuzlarındaydı.

Güliz' i görünce gözleri büyüyen Ümit panikle ellerini çekerken manken kadınlar da utançla elbiselerini giymeye çalışıyordu. Tabii gerçekten utanmışlar mıydı  bilmiyordum. Çünkü onları kısmen tanıyordum. Ve instagramdan yaptığım incelemeler sonucu onların da en az Ümit Bey kadar hovarda olduğu sonucunu çıkarmıştım. Yine de elbiselerini utanarak giyinmeye başladıkları benim yorumumdu.

Güliz, Ümit Bey'in konuşmasına fırsat vermeden yeri göğü ve sanırım şirket binasının beş katını da bağırarak inletti.
-"Ümittttttt"
Güliz Hanım' ın tiz çığlıklarını duyan kadınlar korku içinde odayı terk ederken Ümit Bey' in de gözleri fıldır fıldır dönmeye başlamıştı.

Ünlü bir terzi olan babasının mirasını henüz gençken tek evlat olarak devralan Ümit Bey, babasının verdiği şansı iyi kullanmış ve günümüz çağına ayak uydurarak şirketi geliştirmiş ve 27 yaşında, 2 yıl önce evlendiği ünlü bir tekstil firmasının sahibinin kızıyla evlenerek bu gelişimi taçlandırmıştı. Tabii bu evlilikte Ümit Bey'in babasının baskısı daha çok etkiliydi. Terzi babası Selim Bey kendi emeklerinin zayi olması ihtimalini bile düşünmek istemiyor ve Ümit Bey ne kadar çalışkan olursa olsun evliliğini de kontrol altında tutarak daha başarılı olmasını istemişti.

Gelinen noktada uzun kaslı vücudu, karşısındaki etkileyen koyu mavi gözleri ve  çocuksu gülüşüyle neşe saçarak her girdiği ortamda dikkat çeken Ümit Bey' in hovardalığına Güliz Hanım sinir olsa da bunu kıskançlığı için değil, verdiği tepkiler genelde kıskançlığı için değil, sosyete dünyasındaki kendi imajı içindi. Yine de iki üstsüz mankeni iş yerinde masaj yapma yoluyla okşarken yakaladığı Ümit Bey' in az sonra kanı dökülebilirdi.

Fıldır fıldır dönen gözlerini bana çeviren Ümit Bey sinirli bakışlar atarken Güliz Hanım' ın çığlıklarından sonra gözlerimi kısmış olan ben yalvaran bakışlarla sessizce ondan özür dilemeye başladım. Güliz Hanım, bunu fark etmiş olacak ki çatık kaşlarla ve burnundan soluyan bir yüz ifadesiyle bana dönerek -"Kaybol sen! Seninle sonra hesaplaşacağız" dedikten sonra kapıyı kapatarak içeriye girdi. Az sonra her şey olabilirdi. Sanırım benim buradan uzaklaşmam da en doğrusu olurdu.

Güliz Hanım' ın -"Bu kaçıncı Ümit. Bu kaçıncı!" Diye çığlıklarına devam etmesi ve Ümit Bey'in de panik dolu bir sesle -" Yanlış anladın karıcım. Valla iş içindi"
Ümit Bey tabiri caizse sıçtıkça sıvıyordu.
Güliz -" İş için kadınları soyup okşuyor musun! Sen ne bim adamsın!" Diyip çığlıklarını nirvanaya çıkartırken toz olmam gerektiğini anlayarak odanın bulunduğu koridordan hızla topukladım ve kendimi  boş bulduğum bilgisayar masasının sandalyesine gömerek iş yapıyormuş gibi davranmaya başladım. Tabii Güliz Hanım' ın hala duyulan çığlıkları etrafımda bulunan diğer çalışanlarda da merak uyandırmış ve bakışları haberi alabilecekleri tek yer olan bana dönmüştü. Fark ettiğim an ortalığa bağırdım. -"Ne bakıyorsunuz be! Hiç mi tartışan çift görmediniz!"

Ne de olsa ben bu şirketin en eski elemanı Ümit Bey' in de göz bebeği sayılırdım ve onlara böyle sert tepki vermeye hakkım vardı. Yine de Güliz Hanım' ı engelleyemediğim için kendime kızıyordum.
-"Ah, Elif Ah!"

Az sonra Ümit Bey' in koridorundan sert bir kapı açma sesiyle birlikte vurgulu ayak sesleri yaklaşmaya başlarken Ümit Bey -"Karıcığım dinlemiyorsun ki beni. Bu iş çok önemli diyorum"
Koridoru dönüp tam önümüz geldiklerinde Güliz bir anda arkasını dönerek gözlerini büyüttü ve parmağını sallayarak bağırdı. -"İşine başlatma şimdi. Bugün eve gelme! Anladın mı. Bugün eve gelme."
Sonrasında etraftaki çalışanları hatırlayıp bakışları çalışanlarda gezdirdikten sonra gözleri benimkilerle kavuştu ve dudaklarını buruşturarak iğrenir gibi baktı. Bir şey diyecek gibi olduysa da vazgeçti ve topuklarını vura vura asansöre doğru ilerledi.

Ümit Bey ise  mahcup bir ifadeyle çalışanlarda göz gezdirdikten sonra derin bir nefes alıp verdi ve -" Elif, gel benle!" Dedi.

Sanırım Güliz Hanım' ın gazabına uğrayan Ümit Bey acısını benden çıkaracaktı. Ağır hareketlerle yerimden kalkarak onu takip ederken aklımdan türlü senaryolar geçiyordu. Ve odaya girdiği gibi benim kapıdan geçmemi bekleyip sonra kapıyı sertçe çarparak bana düşünceli gözlerle bakan Ümit Bey aklımdaki senaryoların şiddet dozajını artırıyordu. 

-"Otur" diye bağırarak kendisi de sandalyesine çöktü ve yüzünü sıvazladıktan masaya yumruğunu vurdu. Bana çok kızdığı belliydi. öfkesini masadan çıkartıyordu. Tekrar masaya vurarak -"Bu iş çok önemliydi" diye bağırdı. -"O ikisi sosyal medyayı yıkıp geçen mankenler ve onlara şirket olarak sahip olsaydık yarın belki rakiplerimize tanınırlık anlamında fark atacaktık. Ama şimdi onlar rakiplerimiz için çalışacaklar. Ve en önemlisi yeni sezon özel ürünlerimiz için yarın sabaha çekimleri yetiştirmemiz gerekiyor?"
   Ümit Bey' in siniri her zamanki gibi ilk olarak işinin bozulmasına olmuştu. Bizimle aynı işe ve kitleye sahip sadece iki firma vardı ve her biri iki mankenden birini kapsalar büyün e siparişler onlara kayacaktı. Onu anlayabilsem de Güliz Hanım'ın onu anlayabileceğini asla düşünmüyordum. Ümit Bey aynı sinirle devam etti.
-"Bir de Güliz' in gönlünü alma olayı var. Malum, gönlünü almazsam peder bey beni hırpalar. Ve tabii bir de..."

Ümit Bey' in gözleri bana sabitlenmişti. Sanırım Güliz' i engelleyemeyerek bütün olaylara ben sebep olmuştum ve şimdi beklediğim sert tepki geliyordu.
-" Ve tabi bir de..." diyerek devam etti Ümit Bey. -" Sen olacaksın!" Diye bağırdı ve sonra gülümsemeye başladı. -" Tabii ya sen olacaksın!"

Ümit Bey kafayı yemiş olmalıydı. Ne dediğine anlam veremiyordum. Şaşkın bakışlarla onu izlerken -"Nasıl düşünemedim ben bunu" diye söylenmeye devam ederek ayağa kalktı. -"Dibimdeki cevheri görememişim. İthal manken yerine kendi mankenimizi piyasaya sunacağız. Sen yüzü de fiziği de güzel kadınsın. Bu akşam seni hazırlasınlar. Reklam yüzümüz sen olacaksın!"

Ne! Reklam yüzü ben mi olacağım. Ümit Bey iyice saçmalamıştı. Bugüne kadar bana iltifatlar ediyordu ama hiç bu kadar net bir şekilde beni övmemişti. Utanmıştım. Şimdi gözleri fıldır fıldır olan bendim. Kekeleyerek -"Ne... Ama... Nasıl olur" dedim.

Ümit Bey gülümseyerek yanıma geldi ve ellerini saçlarıma götürerek okşadı.
-"Bal gibi olur" diye cevap verirken elinin yanaklarıma vuran sıcaklığı yüzünden vücudumu hararet basmıştı. Aman Allah' ım. Pandora'nın reklam yüzü gerçekten ben mi olacaktım! İçimdeki heyecan ve Ümit Bey' in elinin sıcaklığından ürpertiyle titremeye başlayan vücudumu dizginlemeye çalışarak sözlerimi tekrar ettim.
-"Nasıl olur!"

PATRONUN KARISI ( + 18 ) Where stories live. Discover now