ÇEKİM

158 3 0
                                    

2 kişilik çekim ekibi flaşörlerini üzerime bocalamaya başladığında gözlerimi kısarak olduğum yerde kaldım. Hareket dahi edemiyordum. İçlerinden uzun boylu ve soluk yüzlü olan Arsen Bey yanındakine hitap ederek  -"Dur  Hiko" dedi. -Hikmet'in kısaltılmışı- Sonra bana kaşları çatık bir bakış atarak -"Sanırım Elif Hanım'daki buzları eritmemiz gerek." Elindeki kamerayı masaya bırakarak yanıma yanaştı ve Hiko'ya döndü. -"Sana poz nasıl verilir göstereyim küçük hanım." Küçük hanım mı? Bu şirkettekilerin kendilerini üstte görme çabaları... Ben tereddütlü bakışlarla onu izlerken -çünkü bir işe yaramayacağını düşünüyordum- Arsen Bey' in içinden bir anda cezbedici bir manken çıktı ve kıvıra kıvıra poz vermeye başladı. Ümit Bey'in güvendiği ben şu an çuvallıyordum ve daha da kötüsü düştüğüm duruma Ümit Bey arkasındaki masaya yaslanmış bir şekilde bıyık altından gülüyordu.
-"İşte böyle yapacaksın. Aynılarını yapmak zorunda değilsin doğaçlama da yapabilirsin."
Azarlar gibi sözlerinden sonra gözlerimi Ümit Bey'den alarak tekrar poz vermeye devam eden Arsen Bey'e çevirdim. Sanırım bu adamın neden bu işe seçildiğini anlamıştım. Ölü mankeni bile verdiği pozlarla mezarından kaldırıp gaza getirebilirdi.
Biraz daha izledikten sonra ağır hareketlerle canlanmaya başladım. O an da Arsen Bey de canlandı.
-"İşte böyle küçük hanım. Salın kendiniz. Rüzgara uçuyormuş gibi."
Bu sözler gerçekten de üzerimde etkili olmuş ve bedenim çözülmeye başlamıştı. Saçlarıma elimi götürüp topuz yapar şekilde poz verdiğimde gözlerim yine Ümit Bey'inkilerle buluştu. Bakışlarındaki çocuksuluk sertleşmiş ve sanki ciddileşmişti. Ayrıca derin derin nefes aldığı buradan bile belli oluyordu.
-"Evet böyle devam et güzelim."
Arsen Bey'in verdiği gazlar sayesinde daha da rahatlamışsam da Ümit Bey'in bakışlarını gördükçe içimdeki kıpırtıya engel olamıyor ve tutuluyordum. Bir yandan poz verirken bir yandan da bir kaç günde olan yakınlaşmamızı düşünmeye başladım. Sıcak dokunuşlarını, iltifatlarını ve yıllardır süregelen aramızdaki samimi patron/sekreter ilişkisini. Acaba her zaman mı böyleydi Ümit Bey bana karşı. Ben mi anlamamıştım. Hayır, hayır. O evliydi ve ben bu türlü hiç düşünmemiştim.

Ve o bir hovardaydı. Şu anda bile yanlış düşünüyor ve kuruntu yapıyor olabilirdim.
İstemsizce derin bir iç çekişle poz vermeye devam ettim. Ama pozlar bitene kadar Ümit Bey'e bakmayacaktım.

Öyle de olmuştu. Yaklaşık bir saat sonra Arsen Bey'in mutluluktan havalara uçan sevinç nidalarıyla kendine geldim. -"İşte budur. Küçük Hanım parlamaya hazır. Çok güzel oldu. Süper güzelim süper"

O kendinen geçmiş bir şekilde pozlara bakıp bağırırken ben bir an etrafıma bakındım. Beni izleyen bir kaç göz. Ama hepsinde de manalı bir gülümseme. Kimilerindeki gülümsemenin zoraki oluşu ta fizandan belliydi. Muhtemelen yarın tüm Pandorada dedikodum yapılacaktı ve gündem ben olacaktım. Kimisi çekemeyecek, kimisi kıskanacaktı. Tabii koskoca Pandora'nın reklam yüzü olmak kolay değildi. Ama Ümit Bey... Bakışlarının açıkça hayranlık barındırması bende yine bir duygu karmaşasına sebep oluyordu.

Bir elini cebine atarak yanıma yaklaştı ve diğer elini çekim esnasında dağılmış saçlarıma götürerek düzeltti. O an gözlerimin ta içine baktı.
-"Gerçekten harikasın"

Bu sözleri söylerkenki sesinin yumuşak tınısı bana öyle bir huzur vermişti ki sanki odada hafif bir rüzgar esti ve vücududa gezinerek içimi ürpertti. Tüylerimin diken diken olduğunu hissedebiliyordum. Kekeleyerek -" Ö..Öyle mi . Gerçekten mi?"
Diye yanıt verdim. Muhtemelen yüzümde salakça bir gülümseme vardı.

-"Tahmin edemeyeceğin kadar" dedikten sonra elini saçımdan çekti ve -"Tebrik ederim." Dedi .-" Hem Pandora'nın mankeni olmayı hem de akşam benimle birlikte boğaz manzarasında güzel bir yemeği hak ettin."

Ümit Bey gülümseyerek arkasını dönüp odadan çıkarken ben de soyunma kabinine kendimi zor atmış gibi hissediyordum. Vücudum nedense buzdan bir alev gibi yanarken içimdeki duygu karmaşasına engel olmam gerekiyordu. Ümit Bey' le ara ara zaten yemeğe çıkardık. Ama bu defa sesindeki davetin sıcaklığı başka gibiydi. Bir davetten fazlası gibi...

PATRONUN KARISI ( + 18 ) Where stories live. Discover now