Chapter 26

16K 1.1K 1K
                                    

Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.

Hoş geldiniz.

Medya: Pera Ahıskalı

Ig: nemesisyazar
Tw: nemesisyazar
Tw: dearvasilisa

Bölüm duyurularını ve alıntıları Instagram'da paylaşıyorum beni oradan takip edebilirsiniz.

Beni buradan da takip edebilirsiniz bazen bölüm bildirimi gelmiyor size linki paylaşıyorum.

Sınır gibi olmasa da 500 oy 800 yorum gelir mi?
Yazmak için beni motive eden sizinle olan etkileşimim biliyorsunuz.

Satır arası yorumları da unutmayın olur mu?

Keyifli okumalar...

Kara kış günleri hastane odalarına soğuk rüzgarlar eserdi. Saatler tükenir, saniyeler durmadan devinir dururdu. Duvarlara kazınan sessizlik; bazen benim ağlayışlarımla bazen de annemin iç çekişleriyle çatlar ve o boşluklardan sızan ölümcül soğuk da ruhuma ilmek ilmek işlenirdi. Kolumu delik deşen eden iğneler, kulağımın dibinden gitmeyen makine sesleri, hastanenin koridorlarındaki ölüm kokusu yıllarca aynı filmin sahnesini oynayan bir başrol oyuncusuymuşum gibi hissettirmişti bana.

Küçük bir çocukken ölümden korkmazdım çünkü ölünce nereye gideceğiz sorusuna cevabım belliydi. Babamın yanına. Kahraman babamın.

'O beni korur ağlama' derdim anneme. "Babamın yanına gidersem o beni korur anne. Ağlama sakın ağlama."

Ölüm; küçük Pera için babasının olduğu başka bir dünyaya yolculuktu. Zaten hasta bir kalple yaşamanın ne kadar zor olduğunu da biliyordu. Hem belki gittiği dünya da onunla oyun oynayan arkadaşları da olurdu. Yorulmadan özgürce koşardı.

Derken yıllar geçti ve o küçük kız büyüdü. Ona yasak olmasına rağmen aşık oldu. Onun için cebinde çikolatalar taşıyan, beş dakika görmek için geceleri kapısına gelen, onu sevildiğini hissettiren biraz asi fakat oldukça havalı ve kalp çarpıntısı yapacak kadar yakışıklı olan motorcu bir çocuğa.

Aşıktım.

Feza Yalaz'a.

On yedimde başıma gelen en güzel şey Feza'nın hayatıma girmesiydi. On sekizimi göremeyecek olsam bile en güzel yaşım hep on yedim kalacaktı.

Alnıma sürten sıcak dudaklarla birlikte kapalı kirpiklerim titredi. Can çekişen bir kuşun kanatları gibi çırpınıyordu yüreğim. Kalbimin hasta olduğunu bilsen nefesimi yine de keser miydin sevgilim?

"Yüzünü güldürmek için ne yapmalıyım?" dedi Feza dingin bir sesle. Göz kapaklarımı yavaşça aralayarak kan çanağına dönen gözlerimi yüzüne kaldırdım. Gözlerimiz kesiştiğinde yüzü kesif bir tat almış gibi buruştu ve sıkıntılı bir soluk verdi. Yüzüme uzanan parmağı çenemden süzülen göz yaşını hapsederken "Yapma," diye fısıldadı bu kez de.

Kollarının arasındaki sıcaklığa sığınmış bir vaziyette başım göğsüne yaslı duruyordum. O koltukta oturuyordu ben ise onun kucağında. Bir kolunu sırtıma dolamış düşmesinden korktuğu bir bebekmişim gibi sıkı sıkı sarmıştı beni.

Kaç saattir bu şekilde gözyaşlarımın dinmesini bekliyorduk bilmiyordum. Beni kucağına alarak hızlıca eve soktuğunda önce yaralı olan bileğime pansuman yapmış ve pamuğu her tenime değdirdiğinde de acımı almak için avuç içimden defalarca kez öpmüştü.

LAST DATE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin