1.2

323 28 4
                                    

Zilin çalmasıyla kitabımın kapağını kapatıp çantama kaldırdım. Küçük  ajandamı çıkarıp derste çözdüğüm sorulara çizik attım.

Bir sonraki derste çözeceğim soruları da yazıp ajandayı kaldırdım. Evet derslerde soru çözüyordum çünkü hocalar konu tekrarı yapıyordu. Evde de çalıştığım için dinlemeyip o konunun testini çözüyordum. Vaktimi güzelce kullanmış oluyordum. İngilizce kitabımı çıkarıp masanın üstüne koydum ve konu tekrarı amacıyla baştan okuyup altını çizmeye başladım.

Birden masama vurulunca başımı kaldırıp baktım. Bu sarışın olan Kaan idi. "Matematik hocası seni çağırdı sorduğun soruyu anlatacakmış." dedi ve sırasına geri döndü. Hızlıca kalemimi ve defterimi alıp sınıftan çıktım.

....

Çantamı omzuma takıp sınıftan çıktım. Montumun cebindeki telefonumun titremesi ile çıkarıp gelen mesajlara baktım.

Delikaanlı: Şey

Delikaanlı: Çıkışta diğer yoldan gider misin eve?

Delikaanlı: Bugün yüzünü göremedim görüyüm bir.

Siz: Yakaladım seni pikaçu.

Delikaanlı: Anlamadım?

Siz: Diyorum ki

Siz: Sen sarışın olmayan Kaansın.

Görüldü...

Sırıtıp dudağımı ısırdım. Bulmuştum onu! Eğer sarışın olan Kaan olsaydı beni görmemiş olma ihtimali olmazdı. Zaten diğer Kaan yani bizim delikaanlı da bugün eve gelmemişti.

Onu bulmanın sevinci ile mutlu mutlu okuldan çıktım. Hadi bugünlük diğer yoldan gideyim diyerek diğer yola girdim. Kulaklığımı takıp şarkı açtım ve dinleyerek sevinçle yürümeye başladım.

Allah'ım Sherlock Holmes'ın kayıp kızıyım yahu.

Neyse asıl olayımız annemin omzunda dövme olup olmadığına bakmak. Çok zor olmaması gerekiyor çünkü annem evde genel olarak uzun kollu giyen bir insan türü değil. Ancak bu aralar aramızdaki gerginlik yüzünden ne bana yükleniyor ne de yanyana geliyordu. Tek hareketinde babama söyleyeceğim diye ödü kopuyordu. Tabii ki söyleyecektim. Ancak babamın bana yaptıklarından sonra küçük bir intikam ile aldatıldığını göstermek daha zevkli olurdu.

Peki ya annemin omzunda dövme yoksa. Ne olacaktı? Yani şimdiki annemin aslında gerçek annem olmadığı ile mi yüzleşecektim. Ancak bu imkansız bir şeydi. Çünkü fotoğraflardaki benzerlik başka hiçbir yerde bulamayacağınız türden bir benzerlikti. Ben düşünceler içinde yürüken kulağıma dolan ıslık sesi ile tek kulağımdaki kulaklığı çıkarttım.

"Demek birileri beni dinliyor ha?" dedi bir ses. Sağa baktım sola baktım ama kimseyi göremedim. "Bana mı söylüyorsunuz?" dedim. "Senden başka hiçbir dişi varlıkla iletişimim olamaz ki kızım. He annem dışında."

Kaşlarımı çatıp "Delikaanlı?" dedim. "Buyrun benim bir şey mi dedin?" diyerek şarkı moduna geçti. Gülümseyip "Neredesin?" dedim. "Yukarı bak." dedi. Yukarı baktığımda gördüğüm tek şey bulutlardı.

"Yani öyle de yukarı değil. Sağ tarafında bir ağaç var onun tepesine bakman lazım." dedi. Kafamı o tarafa çevirdiğimde siyah gözlüklü ve siyah maskeli bir çocuk gördüm. Siyah bir bere takmıştı. Biraz paparazilere benziyordu ama neyse. Ağacın tepesinde olduğunu için pek göremesemde krem rengi bol bir pantolon ve siyah düz bir sweat giydiğini görebilmiştim.

Gülüp "Zaten kim olduğunu anladım." dedim. "Haklısın." deyip ağaçtan atladı. "Ee diğer ismim neymiş benim?" dedi. Gözlerimi kırpıştırıp "Nereden biliyim dış görünüşünü biliyorum işte." dedim. "Sadece dış görünüşümü bilmekle kin olduğumu anlayamazsın Azra." dedi ve ellerini cebine koydu. "E haydi o zaman sana kolay gelsin." dedi ve arkasına dönüp koşmaya başladı.

Ben ise arkasından alık alık bakıyordum.

.........................  ........

Bölüm sonuuu!

Nasılsınızz?

Bölüm atamıyorum uzun zamandır bütün isyanlarınızda haklısınız anxak sınav senemdeyim ve vaktim olmuyor. Kursa giderken, kurstan dönerken, okula giderken, okuldan dönerken, yemek yerken vs. Yazmak zorunda kalıyorum. Beni anlayacağınızı düşünerek bölümü atıyorumm.

Bol bol yorum bekliyoruuumm <33

DeliKaanlı -Yarı TextingWhere stories live. Discover now