38. Bölüm ~ Değişim ~

281 33 52
                                    

"Anne bak! Babam gözlerini açtı."

Eren gözlerini açtığında kendini yatak odasında uzanırken buldu. Vücudu öyle ağrı içindeydi ki tek parmağını kıpırdatacak hali yoktu. Bu yüzden onu neşeyle göğsünden sarsan Lucjan a ağzını bile açamadı.

"Yavaş ol Lucjan, babanı sarsma. Midesini bulandıracaksın."

"Bulanmaz." dedi Lucjan huysuzca ama sarsmayı da bıraktı.

Son birkaç ayı kayıptı. Geçmişiyle ilgili her şey o kadar flu ve karanlıktı ki önüne tepsi koyan Mikasa ve yanı başında uyandığı için sevincten yerinde duramayan oğlu rüyadaymış gibi hissetmesine sebep oluyordu. Hiç sonu gelmeyecek gibi gelen upuzun bir rüya... Mikasa yanına eğilip elini yanağına koyduğunda biraz canlandı.

"Kendini nasıl hissediyorsun Eren?" dedi siyah saçlı kadın şevkatle.

"Başım... başım çok ağrıyor." alnından kafasının arkasına dogru kaybolan katlanılmaz bir ağrı vardı.

"Verdiğim ağrı kesiciler bir fayda etmedi mi?" dedi Mikasa üzüntüyle.

"Bana ne oldu?" dedi Eren. "Buraya nasıl geldim?"

"Hiçbir şey hatırlamıyor musun baba?" Lucjan şaşkınca gözlerini kırpıştırdı.

En son Yelena ile bodrum katında kavga ettiğini hatırlıyordu. Sonrasında her şey bulanıktı. Koştuğunu, Lucjan nın yüzünü hayal meyal hatırlıyordu. Ağlayan kızarık gözlerini ve... "Zeke nerede?"

Mikasa nın yüzündeki renk anında çekildi. Lucjan "Babana mutfaktan su getirir misin tatlım?"

Lucjan yataktan atlayıp koridorda gözden kayboldu. O gittikten sonra "Yaşıyor." dedi Mikasa. "Ancak beynindeki kurşun hala çıkarılmadı. Ancak Armin hala kalbinin attığını-"

"Anladım."

"Onu vuran bendim Eren."

"Sorun değil."

Mikasa kendini perişan hissediyordu. Eren uyanana kadar bütün gece gözüne uyku girmemişti ama yeşil gözlü adamın yüzünde en ufak bir öfke kırıntısı yoktu. "Kızmadın mı?"

"Eminim ne yapılması gerekiyorsa onu yapmışsındır." dedi Eren sakince. "Zeke nin durdurulması gerekiyordu... Bunu sen yapmazsan ben yapacaktım."

"Ona saldırdığın zamanı hatırlıyor musun?"

Eren başını iki yana salladı. "Hayır. Sadece bir süre beynimin patlayacak kadar ağrıdığını hatırlıyorum."

"Zekeyi başından yaralamaya çalışıyordun." dedi Mikasa. "Onu bu yüzden beyninden vurdum. Bunu bilerek mi yapıyordun yoksa..."

"Ölümsüz olsa da beyin hasar aldığında tamir edilmesi en güç yer. Kurşun beyninde kaldığı için muhtemelen uyanamıyor. Yani kurşunu çıkarırsak iyileşecektir. Ki benim şuan böyle bir isteğim yok." dedi Eren dürüstçe. "Böylesi onun için de daha iyi. Neler planladığını duysaydın..."

"Biliyorum, Levi hepsini anlattı." dedi Mikasa rahatsızca. Mikasa nın hapse girdiği, Levi ın öldüğü, Eren, Hange ve Lucjan nın anılarının silindiği çılgınca hikayeyi dinlemişti. "Onun Hange yi tanıdığını bile bilmiyordum."

"Hange aile dostumuz sayılırdı ama evet... Zeke nin ondan hoşlandığını ben de bilmiyordum. Hem de bu kadar saplantı haline geldiğini asla."

"Sonsuza kadar komada mı kalacak?"

"Ölmüyor olması bedeninin yaşlanmadığı anlamına gelmez. Serum, hücrelerin hızlı bir şekilde yenilenmesini saglıyor ancak ölümünü durduramıyor. Zaten uzerimde denediği şey de buydu. İnsanlara vaat ettiği ölümsüzlük bir yalandan başka bir şey değil. Serum ölümsüzlüğü o anlık sağlayan bir araç. Zamanı gelince doğal yollardan bir şekilde ölecek. Neyse..." Eren kötü anıları def etmek istecesine yüzünü buruşturdu. Sesi çatladı. "Ben... sizi kaybetmek çok korktum Mikasa. Özellikle seni... Sensiz bir hayat hayal edemiyorum bile. Öyle çaresiz bir haldeyim ki tek istediğim eve dönmek ve-"

ACKERMANS 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin