2.4'

1.2K 164 59
                                    


keyilfi okumalarrr!!


minho
hyunjin
ben bunu yapmak istemiyorum
(02.48)

hyunjin
neyi? anlamıyorum

minho
bu konuşmaları görmezden gelmek
bir sonraki gün hiçbir şey olmamış gibi davranmayı
sabah bu mesajlarda konuşulanları unutup bugünkü program ne diye sormanı istemiyorum

hyunjin
minho anlamıyorsun
bilmediğimin farkında değil misin
gerçekçi davranamıyorum
öyle bilmiyorum ki gösteremiyorum bile

minho
adını anamayacak kadar mı korkuyorsun sevgiden

hyunjin
evet
evet çok korkuyorum
ne kadar korktuğumu tahmin bile edemezsin
sevginin neler yapabildiğini gözlerimle gördüm
günden güne eriyen bir beden ve günden güne ona daha çok bağlanan bir adam yüzünden ölümden korktuğumdan daha çok korkuyorum

minho
gücünü bilmiyorsun
bilseydin böyle konuşamazdın

hyunjin
bilmediğim için böyle zaten
ben diğerleri gibi değilim minho
ben sizin gibi sevginin gücüne inanmıyorum
çocuklarla ve seninle yollarımın kesişmesi sadece şanstı
sevginin gücü olamaz

minho
sevgi insanları birleştirmez zaten hyunjin
sevgi insanları birbirine bağlayan şeydir

hyunjin
yapma minho
masallara inanacak yaşı geçtim

minho
inanmalısın
çünkü biz bir masaldayız
büyüyemeyen sekiz çocuğun masalı bu

hyunjin
bu bir masalsa bile ben wendy'im.
uçmayı unuttuğumu bilmen gerek
ışıkları açman gerek artık, büyüdüğümü kabullenmen gerek

minho görüldü.
minho çevrimdışı.


mesajımın okunduğunu görüp uzun süre geri dönüş alamamak, elimdeki telefonu bir kenara bırakmama sebep oldu. akmayı bırakmış göz yaşlarımın yanaklarımda bıraktığı izi sildim. ağlamayalı uzun zaman olmuştu, neredeyse unutmuştum. olan şeylere yaşanmamış gibi yaklaşmam, verdiğim tepkileri azaltmıştı.

lee minho, bana farklı hissettiriyordu. örülmüş duvarlarımın arkasında beklediğini biliyordum. soğuk bir odadaki sıcak tek şeydi sanki.

düşünceleri, bana yaklaşım şekli ilk günden beri hep farklıydı. diğerleriyle yaptığım gibi, kolayca flörtleşememiştim onunla.

çünkü ona bakmak, aynaya bakmak gibiydi. ona bakmak, iz bırakmış bir yaranın nerede olduğunu bilmek gibiydi.

bu yüzden, başta beni elde etmek için oynadığı oyunlar bile hoşuma gider hale gelmişti. onda kusur göremiyor, ona kızamıyordum. onu azarlamak istiyordum ama küçük bir çocuğu ürkütmekten korkup geri çekiliyordum.

kendi sevgime inanmıyordum ama onun sevgisine inanıyordum.

bana gösterdiği koşulsuz ilgide, beni güldürdüğü her anda, bana dokunduğu her anda hissediyordum bu sevgiyi.

fazla sevginin, aşkın, bir adama neler yaptığını görmüştüm. bir adamı çocuğundan vazgeçirecek tek şeyin aşk olduğunu biliyordum ben.

kapının çalınma sesi ile oturduğum koltuktan kalktım aceleyle. gecenin bu saatinde gelen kim olabilirdi bilmiyordum. fakat seungmin'in babası olduğu düşüncesi her şeyin önüne geçerken hızlı davranarak, o uyanmadan kapı daha fazla çalınmadan açtım.

karşımdaki ise seungmin'in babası falan değil, minho'ydu.

nefes nefeseydi. bir elini kapının pervazına yaslamıştı. dışarıda yeni yağmaya başlayan yağmura yakalandığından olsa gerek ıslaktı.

"minho, bu saatte burada ne yapıyorsun."

"deliriyorum." dedi kesik nefeslerine rağmen. "beni delirttiğin için duramadım, evden buraya koştum. beynim sana koşmayacaksam bu ayakların hiçbir işe yaramadığına inandırdı beni."

gülümsemek istesem de yaşadığım şoktan dolayı bunu yapamamıştım. "minho, herkes uyuyor."

doğruldu ve bana doğru bir adım attı. elleri kollarıma tutundu. "sevginin insanlara neler yaptırdığını gör istedim hyunjin." dedi az öncekine nazaran daha kısık bir ses ile.

büyümüş gözlerle ona bakakaldım sadece. ıslanmış saçları tel tel dağılmıştı yüzünde. yanaklarından çenesine doğru süzülen birkaç yağmur damlası vardı. gözlerindeki yoğun hisler midemde kasılmalara sebep olmuştu.

"wendy olduğunu söyledin. bu durumda ben peter pan oluyorum, başkası olamaz."

bu beni istemeden güldürdü. gözleri kıvrılan dudaklarıma kaysa da devam etti.

"seni alıp götüreceğim, geri dönmeyeceksin çünkü biliyorsun bebeğim, bizim özleyip döneceğimiz ailelerimiz yok. bizim gerçekliğe dönmek için sebeplerimiz yok. biz istesek de büyüyemeyiz hyunjin." sözleri yüzümdeki gülümsemeyi alıp götürdüğünde yüzlerimiz arasındaki mesafeyi en aza indirdi. "sana uçmayı öğreteceğim, unutmana izin vermeyeceğim. bu yüzden lütfen," bir eli yanağımı kavradı. "lütfen bunun için bana izin ver." kolumdaki diğer eli belime dolandı. "sadece aklına sızmama değil, kalbine sızabilmeme izin ver."

ondan başka hiçbir şeye yer kalmadı zihnimde, ondan başka hiçbir şeyi duymadı kulaklarım. ağır ağır salladım başımı. "öğret bana uçmayı ve düşmeme izin verme ne olur."

başını iki yana salladı hızla. "düşmeyeceksin." dedi bir söz verir gibi kesin bir dille.

nefesini yüzümde hissetmek beynimi tamamen durdururken havada kalmış ellerimi omzularına yerleştirdim. bu hareketimden sonra daha fazla durmadı ve ikimizin de beklediği o anı başlattı.

dudakları dudaklarımın üstüne yerleştiğinde yumdum gözlerimi. düşmekten korkar gibi sıkıca sarıldı ellerim omzuna. dudaklarım dudaklarıyla ıslandığında alt dudağımı dudakları arasına aldı. hareketleri yavaştı, beni daha çok delirtiyordu. dili dudaklarım üstünde gezinirken, dudaklarımı çekiştirirken... tüm bunları bilerek yavaşça yaptığının farkındaydım.

nefeslenmek için ayırdığında dudaklarımızı, araladım gözlerimi. ıslak alt dudağında gezdirdi dilini.

birbirimize öyle bakmak tüm ayarlarımı bozduğunda kendimi tutamadan güldüm. "sen bir delisin, on beş dakikada buraya nasıl geldin?"

o da benimle birlikte güldü. eğilip hızlıca öptü tekrar dudaklarımdan. "delirdiğimi başta söylemiştim zaten." tekrar öptüğünde geri çekilip gülmeye devam ettim. sessiz olmaya çalışsam da bu mümkün değil gibiydi.

"sanırım beni de kendinle delirtiyorsun."

tebessüm etti. "o zaman amacıma ulaşmışım demektir. bilmiyorsun ama sevginin fazlası insanı delirtir."

"biliyorum, emin ol en çok onu biliyorum." dedim yüzümdeki gülümseme düşerken.

belimdeki eli olduğu yeri sıktı sanki söylediğim şeyin yanlış olduğunu gösterir gibi.
"seni öyle farklı seveceğim ki bildiğini sandığın her şeyin öyle olmadığını göreceksin güzelim."


[yangın var.]

seungmin
saat gece üç
minho bu saatte kapımızda
kapının önünde hyunjin'i öpüyor
işemeye kalktığımda gördüklerim rüya değilse bu onun kanıtıdır.


yangin var grubu bildigimiz gibi... basan basana

nasildi bolum sevdiniz mi🥹
sonunda dediginizi duyar gibiyim...

alien, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin