28

3.7K 454 396
                                    

selamlar, nasılsınız bakalım?

düzyazı bölümlere çok az yorum geliyor lütfen yine öyle olmasın özellikle de bu bölüm de olmasın çok üzülürüm gerçekten :((

yorumlarınızı bekliyorum keyifli okumalar💛


***

Yoongi, antrenmandan en son çıkan kişi olmanın verdiği rahatlıkla uzun uzadıya sıcak bir duş almış, kurulanıp giyindikten sonra da omzuna astığı Jimin'in hediyesi olan beyaz havluyla saçlarını kurulamaya koyulmuştu ki soyunma odasının kapısı aralandı. Dönüp bakmak için acele etmedi. Kendisine ait olan dolabın içinden telefonunu alırken boştaki eliyle de hala misler gibi lavanta kokan havlusunun ucunu ensesine dökülen saç tutamlarında gezdiriyor ve keyifli keyifli mırıldanıyordu kendi kendine.

Telefonunun kilit ekranına koyduğu Jimin'e ait olan çocukluk fotoğrafını gördüğünde farkında bile olmadan iki yana kıvrıldı dudakları. Küçük Jimin o kadar tatlı ve sevilesi duruyordu ki gülümsemesi büyük bir sırıtışa evrildi. Elinden gelse geçmişe gidip ona sıkıca sarılmak ve tombul yanaklarından kocaman kocaman öpmek isterdi. Evet, böyle bir şey mümkün olsaydı Yoongi'nin yapacağı ilk şeylerden biri bu olurdu ancak daha hayaliyle bile aptal aptal sırıtmasına neden olan düşünceleri çok uzun sürmedi.

Önce, ekran kilidini açıp mesajlaşma uygulamasına girerek Jimin'den gelen mesajı gördü, sonra da arkasından gelen boğaz temizle sesiyle panik içinde arkasını dönüp birkaç saniye öncesine kadar takım arkadaşlarından biri sandığı kişiyi.

Hayaliyle bile yüreğini sımsıcak eden omegası oradaydı. Kapıyı kapatmış, sırtını da kapalı kapıya yaslamış vaziyette tek kaşı havada Yoongi'yi izliyordu. Bakışları ıslak saçlarında, omuzlarını güzelce saran ve üzerine tam oturan düz beyaz tişörtünde gezinip aşağılara indi, altındaki siyah basketbol şortunun açıkta bıraktığı bacaklarında bir süre oyalanarak tekrar gözlerine çıktı. Yoongi'yi baştan ayağa süzdüğü süre boyunca buraya neden geldiği bir anlığına da olsa aklından uçup gitmişti ama alfanın panik dolu bakışlarını fark ettiğinde hatırlamakta gecikmedi.

Yoongi'nin bakışları da Jimin'in üzerindeydi elbette. Yeni boyattığı için son derece canlı ve parlak görünen sarı saçları o kadar yakışmıştı ki güzelliğine güzellik, zerafetine zerafet katmış, çekiciliğini ise bambaşka bir boyuta taşımıştı. Fotoğraflardan görmek gibi değildi. Böyle kanlı canlı karşısında dururken nefesini kesiyordu Yoongi'nin. Sanki güneşten bir parçaymış gibi gözlerini kamaştırıyor, ateşe giden güveler gibi ona çekilmesine neden oluyordu. O an için tek isteği onu kollarının arasına alıp sarı tutamları parmakları ile okşamak ve gerçekten de göründükleri kadar yumuşak olup olmadıklarını keşfetmekti. Yine de içindeki yoğun arzuya rağmen bunu hemen yapamayacağını biliyordu. Omegasıdan yükselen tehlikeli feromonları hemen fark etmişti.

"Bana yalan söyledin." dedi Jimin ağzını açtığında. "Hani doktorun söylediğini yapacak, iki hafta dolmadan antrenmanlara katılmayacaktın?"

Yoongi bir an için ne diyeceğini gerçekten bilemedi. Jimin'e söz vermişti ama takım arkadaşları bir maç için ısrar edince onları geri çeviremeyip soluğu sahada almıştı. Üstelik omzunun durumu da gayet iyiydi. Yoongi hiç sakatlanmamış gibi iyi ve pürüzsüz oynamış, takım arkadaşlarının takdirini kazanmıştı bir kez daha.

"Çocuklar çok ısrar edince-" diyecek oldu ama Jimin'in sert olmaktan uzak, endişeli ve yorgun bakışlarını gördüğünde hemen vazgeçti cümlesini tamamlamaktan. Pembe dudakları tekrar aralandığında ise "Özür dilerim." diyordu. "Geri çeviremedim takımdakileri. Dirayetsiz davrandım."

endorphin : yoonminWhere stories live. Discover now