Bölüm 2 : XOXO

28 7 18
                                    

Kurgu almış başını gidiyor

İyi okumalar yavrularım

***

"Hay sikeyim ya, adam bir türlü ayrılmadı ki götümüzden rahat rahat iş yapalım."

Sabahın köründe vakıftan yığınla bağışlanmış kitabı raflarda düzene oturtmaya çalışırken, bir yandan müdürümüz vakıf başkanıyla telefonda yapmacık bir samimiyletle görüşme yapıyordu. Ufak bir kazadan sonra izinli olduğu için gelemeyen arkadaşım Bogum ile hazır kütüphane açılmamışken özlem giderme planımız gıcık müdür Park sağolsun, adeta suya düşmüştü. Biraz sonra Tanrı yakarışlarımıza hemen kulak vermiş gibi müdür telefonunu kapatarak bize döndü. Elindeki telefonu bırakmadan bizi işaret ederek kaşlarını çattı ve o korkunç ifadesini takındı.

"Siz ikiniz bugün iyi iş çıkarın, yoksa kapının yerini biliyorsunuz."
Gerçekten, çok sinir bozucu bir insan. Sıfır motivasyon, direkt negatif sonuca odaklanmış. Gözlerimi devirerek merdivene sıkıca tutundum ve kafamı müdür beye çevirerek Bogum ile aynı zamanda günün klasiğini söyledim.

"Baş üstüne Bay Park!"

Müdür bey kravatını düzelterek gururlu bir sırıtış sunduktan sonra her sabah yaptığı gibi Yoongi'yle odasında uzun muhabbetlere dalmak için ortamdan ayrıldı. Yoongi her ne kadar inkar etse de biz aralarında bir şey olduğundan ya da en azından Park'ın ona bir şeyler hissettiğinden, özel ilgi gösterdiğindem emindik. Hayır bunu kıskanıyor değildik, sadece dalga geçmek için harika bir konuydu. Bogum ile kıkırdayarak birbirimize baktığımızda aniden merdivendeki dengemi kaybettim. Kendimi daha fazla idare edemeyince yere çakılıp bir yerlerimi kıracağım anı beklerken nefes nefese kendimi Bogum'un kucağında buldum. Birkaç saniye aramızda garip bir bakışma geçti, daha sonra Bogum'un gözleri dudaklarıma kaydı ve oradan hiç ayrılmak bilmedi.

Hayır hayır..bu hiç iyi değil, bu çok garip.

Kafasına bir tane patlatıp kucağından aceleyle indikten sonra üstümü silkeleyerek homurdanmaya başladım.

"Bacağın iki büklümken çok mu drama izledin yoksa taşşak mı geçiyorsun benimle?"

Ona döndüğümde vurduğum yeri ovalayarak sinsice sırıtıyordu.

"Taşşak geçiyor muyum acaba?"

Dalgasına karşılık gülerek başımı başka yere çevirdim ve gözlerimi ovaladım. Daha sonra tekrar ona dönserek söyledim.

"Tamam kes şu şebekliğini, işleri bitirelim de rahat ederiz."

***

Kütüphanede bulunan minik yemekhanemizde öğle yemeği için ben daha ufak şeyler atıştırırken, Bogum yemekle bir olmuş kafasını yediği dürümden bir türlü kaldırmıyordu. Son ısırıkları kalmış taze pirinç kekimi sanki çok önemli bir şeymiş gibi dikkatle incelerken aklıma gelen çocukla büyük bir iç çekerek arkama yaslandım ve ağzımda gevelediğim küçük lokmayı mideme indirdikten sonra mırıldandım.

"Bugün gelir mi?"

Bogum sonunda yemekten kafasını kaldırmayı başarabildiğinde tuhaf bir şekilde göz göze geldik. Ağzındaki yemeği bitirir bitirmez ne söylediğimi sordu. Omuz silkerek hiçbir şey söylememiş gibi cevap verdim.

"Hiç, hiçbir şey. Sana afiyet olsun, ben gideyim."

Son lokmamı ağzıma attım ve hızlı adımlarla Yoongi'nin yanına gittim. O pek yemek yemeyi sevmezdi bu yüzden ayaküstü atıştırıp işine dönerdi, çok acıkmazdı da. Nöbetleşe yediğimiz için büyük bir yavaşlıkla yerinden kalkarak küçük fakat samimiyetsiz, kısa bir tebessümle yemekhaneye doğru adımlamaya başladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 04, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

itlfil  × taekook (if the librarian falls in love)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin