10

124 15 4
                                    

Burada Tanrı ve Tanrıçalarımıza olan sorularınız varsa alayım, çünkü Aria'nın başına daha çooook şeyler gelecek <3

~🌸✨

"Gözlerinde yıldızları taşıyan sevgili Afrodit, güzelliğin her zamanki gibi büyüleyici. " Ares'in flörtöz sesine iğrenmiş gibi baktım. Bu ikisi bu şekilde mi flört ediyordu gerçekten?

Oysa benim aksime Afrodit gözlerinde kibirli bir bakışla hoşnut bir şekilde kıkırdadı. Yalan yok, güzel kadındı. Uzun altın sarısı dalgaları beyaz omuzlarının ardından sarkıyor, etrafa çiçek kokuları yayıyordu, yeşil gözleri meleksi bir tavırla kısılmıştı uzun kirpiklerini birbirine yaklaştırması, zarif hatlarını ortaya çıkaran ipek kumaş.

Mitoloji derslerinde hep Hephaistos'un aptal olduğunu düşünüyordum. Kendi çirkinliğine inat, annesine bir şeyleri kanıtlamak uğruna kendisini aldatacak o Tanrıçayı seçmişti.

12 Olimpos Tanrısından biri olmasına rağmen hikayenin sonunda alay edilen oydu.

Ares kendi nefretinde boğulurken, kendi çıkardığı savaşta, büyük ablasının ardında ezilirken Afrodit hala ayaktaydı.

Güzelliğin bir güç olmadığını söylemişlerdi. Oysa hikayenin sonunda ayakta kalan tek kişi Afrodit'ti.

Afrodit'i çalılıkların arasında tutan Ares'i izleyen gözlerimi güllere çevirdim.

"Güzeller değil mi?" İrkilerek gözlerimi yanı başımda duran adama çevirdim. Gümüş saçları geriye yatırılmıştı, menekşe rengi gözleri çiçeklerin üzerinde geziniyordu, beyaz tonları taşıyan takım elbisesi vücudunun her yerini kalıyordu.

Yüz ifadesi mermerden oyulmuş gibi sabitti. Kirpiklerini bile kırpıştırmıyordu.

"Gül bu bahçe için fazla klasik bir çiçek." Adamın dik duruşu muydu beni ondan uzak tutan bilmiyorum ama sonucunda ilgimi çekmişti. Bu çiçek bahçesine hem çok ait hemde çok absürt durmuştu.

"Öyle mi? Genç hanımlar bu günlerde bu çiçeği epey seviyorlar."

"Bilmem. Gülü bu kadar değerli yapan onu kullanan kişi. Ama aynı zamanda bir şeyi talep eden kişi sayısı ne kadar çok artarsa o şeyin değeri o kadar çok artar."

"Zamanım kısıtlı o halde." Anlamamış gibi kaşlarımı çattım ama yeterince derdim vardı zaten. Üstelik sistem hala ortaya çıkmadıysa zaten yan karakterdi herhalde.

"İstediğiniz bir çiçek mi? Çok mu-" Bir an popüler diyecektim ama kendimi durdurdum. Popüleri nereden bilecekti ki? "Talep edilen bir çiçek?

"Bir çiçek olmayacak kadar keskin ve bir çiçekten daha güzel. Ama evet, değersiz gözleri üzerinde çekmek konusunda talihsiz bir şekilde yetenekli." Dudaklarında nasıl olduğunu istesem de yorumlayamayacağım tuhaf bir gülümseme belirdi.

Yani... Sanırım istediği bir çiçek değildi?

"O zaman ne yapacaksınız?"

"Bana ait olanı alacağım."

"Ya o istemezse?"

"İsteyecek."

"Ama ya istemezse? Onu sonsuza kadar kendinle beraber mi tutacaksın? Bu kalbe işkence olmaz mı?"

"Onun kalbine işkence eden daha korkunç şeyler var."

"ARİA! NERDESİN SEN?"

"Sanıyorum gitmeliyim." dedim çabucak arkamı dönerken.

"Sanıyorum gitmelisin. Şimdilik." Arkamı döndüm ve hızla Ares'e doğru koştum. Adam ise hala sabit bir şekilde çiçeğe bakıyordu.

DEATHLESS DEATH ¦ ApolloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin