16.

67 18 0
                                    

"Pişman mısın?"

Yeonjun başını iki yana salladı. "İçimde bir duygu var ama bunun pişmanlık olmadığına eminim."

"Madem pişman değilsin neden geçmişin hayaletleri olan bizden kurtulamıyorsun?"

Yeonjun güldü alayla. "Bunu aptal doktoruma sormalısınız."

"Pişman olmadığın için mi intihar etmiyorsun?"

"Hayır, edeceğim. Ancak henüz vakti gelmedi."

Genç adam konuşmaya devam ederken aynı binanın başka bir yerlerinde kendi hakkında malumat veriliyordu.

"Efendim, yine kendi kendine konuşmaya başladı."

"Bu çocuk bizi çok uğraştıracak."

Doktor iç çekip onun durumunu düşünürken Yeonjun bu sefer daha fazla olan ziyaretçileriyle konuşmaya devam ediyordu.

"Soobin, Taehyun, Kai... Sizden de özür diliyorum."

"Özrünün bir faydası yok artık Yeonjun."

Üçü de ağız birliği etmiş gibi konuşuyordu Yeonjun'la. Beomgyu ise kenarda sessizce onları dinliyordu. Tabii onun hayal gücüne göreydi bunlar.

"Canımızı çok yaktın."

"Biliyorum."

Yeonjun elleriyle yüzünü sıvazlayıp oturduğu yerde sallanırken karşısında sessizce izliyordu hücre arkadaşı onu. Bu yaşını almış adam yardım etmek istiyordu ona.

"İyi misin acemi katil?"

Yeonjun kendine ait olmayan bir gülümsemeyle baktı ona. "Çok iyiyim. Onlardan özür dileyebiliyorum."

"Bu normal değil."

"Onu da biliyorum. Ama ben böyle mutluyum. Kendi değerlerime göre doğruyken başkalarının düşüncesi umurumda değil."

Yaşlı olan başını sallayıp onayladı onu. Düşününce, zaten hapishanedekiler hep kendi doğrusuna göre hareket ettiği için suçlu olarak damgalanmış olmaz mıydı ufak istisnalar dışında?

"Ben de senin gibiydim aptal çocuk. Bana yalan söyleyen, beni kandıran, bana kötülük yapan insanları cezalandırdım. Bu yüzden buradayım."

Arkadaşının kendisi hakkında konuşması ilgisini çekmişti Yeonjun'un. Dizlerine yasladığı başını kaldırıp baktı ona. "Nasıl cezalandırdın onları?"

Yaşlı adam güldü. "Ah, ufak cezalar. Birini uçurumdan attım. Birinin kollarını ve bacaklarını testereyle kestim. Birini bir odaya kilitleyip ölüme terk ettim. Bir de birini havuzun derinliklerine bağlamıştım, boğuldu. Hepsi öldü. Daha fazlası da vardı ama ben yaşlıyım, hafızam çok iyi değil artık."

Yeonjun hayranlıkla bakmaya başladı ona. Cesaretine hayran kalmıştı doğrusu. Yaşlı adam ise onun hayran bakışlarını umursamadan devam ediyordu.

"Tabii sadece cezalandırmak için yapmadım hepsini. Mesela çok hasta bir tanıdığım vardı. Onu acı çektirmeden öldürdüm. Artık gittiği yerde daha mutlu olabilir. Bir insan iyilik yapmak için de öldürebilir."

"Güzel bir iyilik anlayışıymış. Benim durumuma bakınca ben de Beomgyu'yu bana katlanmak zorunda olmasın diye öldürdüm sonuçta. Yani bu da bir iyilik."

Yasalar, kurallar, insanlar öyle demiyor olsa da bu ikisine göre tamamen doğruydu yaptıkları. Öldürmenin de bir iyilik çeşidi olabileceğini yazmışlardı kafalarına. Doğrusunu da anlamaya niyetleri yok gibi görünüyordu.

*****

"Yeonjun?"

Yatağında uzanır pozisyonda olan Yeonjun hemen ayağa kalkıp sesin geldiği yöne baktı. Beomgyu oradaydı.

"Merhaba Beomgyu." dedi yüzündeki acı gülüşle. Onu görmek üzülmesine sebep oluyordu artık. Çünkü hâlâ affetmemişti Beomgyu onu.

"Üzgün müsün?"

Yeonjun aceleyle başını salladı. Hücrede çok uzun süre geçirmişti ve artık epey üzgündü.

"Üzgün olmalısın zaten. Ama... Artık bıktığını görüyoruz yaşamak için."

Yeonjun umutla baktı ona. Kendini yanına çağıracağını anlıyordu.

"Biraz daha zaman geçtikten sonra yanımıza gelebilirsin. Ama senin intiharını engelleyecek bütün önlemleri aldılar. Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Ben... Ben hallederim Beomgyu. Hemen gelebilirim yanınıza."

"Pekâlâ, görüşmek üzere."

Sessizce uzaklaştı Beomgyu. Yeonjun ise nasıl halledebileceğini düşünüyor, düşündükçe deli gibi oluyordu. Elinin kolunun bağlı olduğu hissi ise daha da sinirlendirmeye başlıyordu onu.

Bağırarak metal ranzasını tekmelemeye başladığında kendinde değildi. Gardiyanlar içeri girip onu ite kaka doktorun yanına götürürken de kendinde değildi.

Good Boy Gone Bad~YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin