Bölüm 17

530 75 51
                                    

Kelime sayımız: 820 

Jisung soğuk yatakta tek başına yatarken olup biten her şeyi düşünmeden edemiyordu, evdeki herkesten de ona biraz zaman vermelerini rica etmişti. 

Son duruma bakılırsa Seungmin ve Changbin ikilinin birbirini daha iyi tanımasına yardımcı olacaktı. 

Önündeki birkaç günde neler olabileceğini düşünürken kapıya hafifçe vurulduğunu duygu ve gelen kişiyi içeriye davet etti. 

''Jisung?'' diye seslendi Felix yavaşça odaya girip kapıyı kapatarak. 

''Efendim Lixie?'' 

Felix artık oturur pozisyona geçmiş olan arkadaşının yanına oturdu ''Güvende miyiz..?''  

Jisung en yakın arkadaşının gözlerindeki korkuyu görünce çok üzüldü ve bir elini sırtına koydu ''Evet güvendeyiz, sadece biraz dikkatli olmamız gerekecek'' 

''Ben pek güvende hissetmiyorum'' diye  itiraf etti Felix ''Wayne de daha güvenli bir yere yerleşmemizi istediği için dışarı çıktı'' 

Bunu duyan Jisung'un kalbi acısa bile Felix haklıydı, bir mafyanın evinde oturmak zaten tehlikeliydi ve bu kişi Minho olunca gençlerin buradan gitmek istemesi gayet doğaldı. 

''Gerekirse yeni bir yer bulmanıza ben de yardım ederim, ama sessizce halletmeliyiz'' 

''Sen de bizimle gelemez misin..?'' diye sordu Felix bu kez. 

Jisung başını iki yana sallarken arkadaşının sırtını sıvazladı ''Yapamam Lixie, ama iyi olacağım, beni merak etme'' 

''Diğerleri seni koruyacak değil mi?'' 

''Evet, hepsi de gelip benimle konuştu, gözleri hep üstümde olacak. Ama Hyunjin'in bir gözü de Wayne'in üstünde haberin olsun'' 

Felix'in kaşları şaşkın halde kalkmıştı ''Wayne'in üstünde mi? Neden ki?'' 

Jisung omuz silkti ''Emin değilim, bana da pek bir şey demedi. Onunla alakalı bir şeylere güvenmiyor sanırım. Ben de sen mutlu olduğun sürece sorun etmeyeceğimi söyledim'' 

''Ama-'' 

Felix daha cümlesine başlayamadan kapı açıldı.  

''Ah, Felix'in de burada olduğunu bilmiyordum'' dedi Chan gülümseyerek ''Sadece Jisung'a bakmaya gelmiştim, sonrasında sana da bakacaktım ama şimdi bir taşla iki kuşu da vurmuş oldum'' 

İkili biraz güldükten sonra Jisung bir elini ensesine attı ''Biz iyiyiz, sadece biraz-'' 

''Güvende olmadığımızı hissediyoruz'' diye tamamladı Felix. 

''Bir şeyden eminim, o da Jisung ve sen şu an iyisiniz'' dedi Chan yine gülümseyerek ''Biz de ekipçe sizi koruyacağız tabi ki'' 

''Söz mü?'' diye sordu Felix büyüğüne bakarak. 

''Söz'' dedi Chan aynı gülümsemeyle. 

Felix de ona gülümsedikten sonra oturduğu yerden kalktı ''Neyse, ben gidip erkek arkadaşımı arayayım, görüşürüz!'' dedi ve odadan çıkıp gitti. 

Chan gencin arkasından baktı ''Kaç yaşındaydı tam olarak?'' 

Jisung bir kez daha omuz silkti ''Aslında aynı yaştayız, benden 1 gün küçük sadece ama bazen 10 yaşında gibi davranabiliyor'' 

''Anladım'' diye güldü Chan yatağa oturarak ''Aslında buraya sadece sana bakmaya gelmedim, aynı zamanda bir şey söylemem gerek'' 

''Dinliyorum'' 

Chan konuşmaya başlamadan önce boğazını temizledi ''Minho ailenle iletişime geçti ve anneni seninle konuşmaya ikna etti, sanırım aranız bir süredir bozukmuş. Aynı zamanda babanla da konuşup sana görüşebilmen için yeni müzik şirketleri araştıracakmış'' 

Jisung'un gözleri büyümüş ve ağzı açık kalmıştı ''N-ne-'' 

''Seninle bunu kendisi konuşmak istedi ama çok da güvende hissetmediğini biliyor, o yüzden istediğin kişinin de sizinle gelmesine izin verecek'' 

''İstediğim kişi mi?'' diye sordu Jisung. 

''Ben, Hyunjin, Changbin ya da Seungmin'' 

''Minho'yla konuşurken yanımda durmanız için mi? Yani koruma gibi mi?'' 

Chan omuz silkti ''Eğer kullanmak istediğin kelime buysa öyle olsun, kişisel koruman gibi düşünebilirsin'' 

''Şey...'' Jisung kısa bir süre düşündü ''Hyunjin benim için çoktan kendini tehlikeye attı ve söz konusu Minho olunca çabuk sinirleniyor, o yüzden seninle gitmemin daha mantıklı olacağını düşünüyorum'' 

''Yine de yedekte birinin daha beklemesini ister misin?'' 

Jisung başını salladı ''Evet... Changbin de beklemede olsa olur mu?'' 

''Nasıl istersen, ben gidip Minho'yla konuşayım sonra da seni almaya gelirim anlaştık mı?'' diye sordu Chan yerinden kalkıp kapıya doğru giderek. 

''Anlaştık hyung, teşekkür ederim'' 

*-*-*  

''Changbin'in de orada dikilmesi şart mı gerçekten?'' diye sordu Minho duvara yaslanmış bekleyen adamı göstererek. 

''Evet'' dedi Chan ''O da yedekte bekliyor diyelim'' 

''Ama-'' 

''Jisung'un kendini daha rahat hissetmesini istedin değil mi?'' diye sordu Chan ''O zaman söyleyeceklerini söyle'' 

Minho boğazında düğümlenen küfürleri yutup derin bir nefes aldı ''Pekala. Yapmak istediğim ilk şey annenle konuşmak'' dedi Jisung'a bakarak ''Baban bana telefonda biraz bahsetti, Chan da az önce onayladı ama yine de sormak istedim, onunla bir süredir konuşmuyormuşsunuz doğru mu?'' 

Jisung konuşmak için fazlaca korktuğunu düşünerek sadece başını olumlu anlamda sallayabildi.  

Bunun üstüne Minho devam etti ''Ben de biraz düşündüm ve basit bir plan yaptım. Yarın evine gidip senin annenle konuşmanı sağlayacağım ve ne olur ne olmaz diye dışarıda bekleyeceğim'' 

Chan konuşup konuşmayacağını görmek için bakışlarını Jisung'a çevirdi. 

''Biri daha bizimle gelebilir mi peki?'' diye sordu Jisung. 

Minho buna gülerken başını iki yana salladı ''Ailen varken bile bana güvenmiyor musun yani?'' 

''Minho!'' diye çıkıştı Chan herkesi irkilterek. 

''O zaman sadece bir kişi-'' 

Jisung bu kez Minho'nun lafını kesti ''O anda kaç kişi istersem gelip seninle dışarda bekleyebilirler'' 

Minho gencin aniden bu şekilde konuşmuş olmasına şaşırsa bile hemen sakinleşti ve başını olumlu anlamda salladı ''O halde yarın gidiyoruz değil mi?'' 

''Evet'' 

*-*-* 

Hyunjin şapkasını kafasına geçirirken bir kafeye giren adamı takip ediyordu. 

''Umarım evde herkes iyidir'' dedi kendi kendine telefonuna bakarak. 

Telefonunu cebine attıktan sonra sakince kafeye girdi ve kimseye seslenmeden bir masaya yerleşip takip ettiği kişiyi inceledi. 

''İşte şimdi yakaladım seni'' derken de yüzüne pis bir sırıtış yerleşti. 

*-*-*-*-*-*-*-*-*-* 

Ay ay geldim 😎

Tek Gecelik -MinSung-Where stories live. Discover now