Bakirliğin sonu

97 4 86
                                    

O günden sonra Minho Chan'ı yalnız bırakmaya korkar olmuştu. Ya kendisi Chan'ın evine gidiyor ya da Chan'ı zorla kendi evine getiriyordu. Sırf Chan kötü hissettmesin diye annesine gün yapması için ikna bile etmişti.

Minho annesinin gün yaptığı bir gün Chan ile markete gitmişti. "Kinder süt dilimi alsana bana şuradan" Chan elinde tuttuğu türlü türlü malzemeler ile zorla eğilip bir avuç almıştı. "Süt dilimi ne zevksiz"

Minho'nun bakışlarını üzerinde hissettiğinde ona baktı. Minho elindeki iki tanecik çikolata ile ellerini beline koymuş Chan'a kaşları çatık bakıyordu. "Ne?" "Seni sevdim hala mı zevksizim?"

Minho Gene Chan'ı manipüle ederken Chan "Hayır tabii ki.." Diyebildi sessizce. "Çok konuşma hadi" diyip tavuk sosu alıp Chan'ın tonlarca tuttuğu eşyaların üzerine koydu. "Minho sepet mi alsak?" Demişti hepsini tutmaya çalışırken.

"Gerek yok az bir şey aldık zaten" Chan somurtup "az mı? Kolum çıkacak." Dedi. "Offf sende iki üç şeyi taşıyamıyorsun ne biçim erkeksin ya!?"

Chan eli ile yüzünü kapatmak istese de elleri malzeme tutmakla meşguldü. "Sen istedin diye alıyorum pasta malzemesi tamam mı? Taşı onları" Chan oflayıp tutmaya devam ederken "tavuk sosunu ne yapıcaz?"

Minho eğilip karıştırdığı reyonda diklenip Chan'a baktı. "Canım tavuklu pilav çekti?" Chan sessizce gülüp Minho'yu izlemeye devam etti.

Chan'ın kolları kopacak hale geldiğinde "Tamam ya bu kadar gidelim hadi" Dediği zaman Chan istediği olmuş çocuklar gibi sevinip kasaya gitti ve hepsini bıraktı.

Kollarının rahatladığını hissettiğinde derince nefes alıp verdi. Kasiyer malzemeleri geçtikten sonra poşetleri doldurup fiyatını ödeyip çıktılar.

Tabii ki tekrar bütün poşetler Chan'ın elindeyken Minho fişe bakıyordu. "Şuna bak ya! Sanki dersin dünyayı aldım üç bin lira tutmuş" Chan poşetleri sıkıca eliyle kavrayıp "Minho başıma anne mi kesildin.."

"OFF ne mızmızlandın ya alt tarafı iki- üc poşet taşıyorsun" dedi Chan'ın iki elindede toplam sekiz poşet olan eline bakarken.

Minho gülmemek için etini dişledi. "Çok uzak değil zaten bir şey olmaz" diyip önüne döndü. Chan Minho'yu sevdiği için ses çıkarmadı ama kesinlikle intikamını alacaktı.

Minho ve Chan apartman merdiveninden çıkıp zili çaldılar. Minho'nun annesi kapıyı açıp gülümsedi. "Hosgeldiniz oğluşlarım benim" Minho içeri geçip "hoşbuldukk" dedi ve tekrar Chan'a hiç yardım etmeden mutfağa gitti.

Chan asıl Minho'nun kölesi olmuştu. Chan'da arkasından gelip poşetleri yere bıraktı ve sandalyeye oturdu. Şu an burada uyuyabilirdi ama Minho'nun derdi biter mi? Yoookk.

Minho Chan'ın elinden tutup kaldırdı ve içeri sürükledi. Chan içeride bir sürü teyze olduğunu görünce Minho'ya tutundu. Bütün gözler kapının önünde dikilen Minho ve Chan'a kaydı.

"Bu yakışıklı kim Minho?" Minho Chan'a bakıp onlara baktı. "Sevgilim" dedi. Büyük bir sessizlik çökmüş, herkes birbirine bakmaya başlamıştı. Tekrar gözler ikisini bulunca hepsinin yüzünde gülümseme oluştu. "Vaay Minho hayırlı olsun ne zamandan beri?"

Minho gülümseyip Chan'ın elini bıraktı. "Bir yıl olacak neredeyse" Chan gergince gülümsediğinde Minho'da gülümsedi. Karşı çıkmadıkları için gerçekten minnettar olmuştu.

Chan ve Minho mutfağa gidip kek yapmaya başlamışlardı. Gerçi Minho yapıyor Chan izliyordu. "Chan yumurtayı ver" "kaç tane?" "İki yeter" Chan dolaptan iki tane yumurta çıkarıp Minho'ya verdi.

otobüs vs akraba / Minchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin