altı

31 15 0
                                    

"hyunwoo-sshi, iyi misin? kötü bir şey mi yaptım?" ona gerçekten hayatımda verdiğim en samimi gülümsemeyi sundum.

"hayır yujun-ah, ben sadece gerçekten aşık olduğumu fark ettim."

__________

diğer üyelerle olan sohbetimizden pek bir şey anlamamıştım, yujun'la olanların etkisinden çıkamamış ve diğerleriyle zar zor iki kelime etmiştim. hatta onlarla konuşurken gözüm birkaç defa yujun'a ve o sırada karşısında bulunan roady'e kaydı. minjae bunu fark edip gülmüştü, sanırım o her şeyin farkındaydı.

"senin dışında kimsenin elini tutmadı ve tutacağını da sanmam, gerçekten kulaklarına kadar kızarmış görünüyordu, bu anın önemini yitirmesini istemez. ayrıca ona ne söyledin? sen gitmeden önce tamamen farklı bir yüz ifadesine sahipti. tam olarak tarif edemiyorum, daha önce onu hiç bu şekilde görmemiştim."

minjae'yi dinlerken yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum, ona bu konu hakkında ayrıntı vermeyecektim fakat eminim ki yujun tüm üyelere bunu yurtlarında anlatırdı. eh, bu benim açımdan pek sorun sayılmazdı.

diğer üyelerle olan sohbetimizden pek bir şey anlamadığımı söylemiştim ya hani, ne ara şarkı söyleme zamanının geldiğini bile fark etmemiştim. fan meeting'te elli civarında kişinin bulunduğunu söyleyebilirim, çok kişi olmadığımız gibi az da görünmüyorduk. tatlı bir buluşma ortamı oluşmuştu ve hepimiz bir aile gibiydik.

şarkılar başladı evet ama, bir şey çok farklıydı. jung yujun şarkıları söylerken gözlerini benden çok nadir ayırıyordu. bu, herkesin dikkatini çekmekle beraber bazılarının tepkisini bile almıştı. ne yapabilirdim ki, benim bir suçum yoktu. ortada bir suç bile yoktu. ayrıyeten tahmin edebileceğiniz gibi kalbim bana tekrardan ihanet edip son hızla atıyor, yanaklarıma oturan kan beni ele veriyordu. yujun'un kime baktığını çıkaramasanız bile benim olduğum tarafa bakarak tüm olayı anlayabilirdiniz.

yujun bana bakıp gülümsüyordu. kötü tepki verebileceğini düşündüğüm sözleri anlık bir cesaretle söyledikten sonra beklediğim gibi bir tepkisi olmamıştı. tatlı bir arkadaş gibi davranıyordu, onu tanımasam tatlı bir hoşlantı olduğunu bile düşünebilirdim. evet, bir kdrama'da olsak ve o gerçekten ünlü bir şarkıcı olmasa, böyle bir olasılık bulunabilirdi. öyle bir olasılığın olması bile beni heyecanlandırıyordu.

ben gerçekten kafayı bozmuş olmalıydım.

mükemmel geçen iki saatin ardından fan meeting sona ermişti, bu demek oluyordu ki evli evine, köylü köyüneydi; masalımsı dakikalar burada noktalanıyordu. kendi kendime gelin güvey olduğumu söyleyebilirsiniz fakat minjae'nin birkaç defa bana imalı bir şekilde bakarak güldüğünü görmüştüm. gerçekten. öyle. bakmıştı. "siz ne iş?" der gibi, anlarsınız ya. ortadaki tek sorun onların idol olması, benimse kıyıdan köşeden dikkat çekmeye çalışan bir fan olmamdı. yani benle yujun için "ne iş?" denilemezdi. benle yujun hiçbir iştik.

tamam tamam dramayı bırakıyorum. minjae büyük ihtimalle imalı bir bakış falan atmamıştır, ben o an her şeyi kendime yormaya çok meyilliydim. eh, yorsam da yormasam da günün genel olarak kusursuz geçtiğini söyleyebilirdik. üyelerin her birinden yetenek akıyordu resmen.

konserde yujun beni fark etmeyeceği için onunla olan etkileşimimizin bittiğini de söyleyebilirdik ayrıca. konu dönüp dolaşıp nasıl ona geliyor bilmiyorum, sadece size olanları açıklama ihtiyacı hissediyorum. bir saniye, siz mi? ben kendi kendime konuşuyorum. ah hyunwoo, yine kafayı sıyırıyorsun!!

sunshine smile | hyunjun of xikersWhere stories live. Discover now