3 - izmir'in kızı

280 28 13
                                    

arkadaslar bu bölüm

bu bölüm..
ilk kivanc hale sahnesi geldi ❤️‍🔥

bölümü bırakıp kaçıyorum

***



Ertesi sabah telefonuma gelen mesajla uyandım. Akşam çıkmadan "Komşuyuz nihayetinde, ne olur ne olmaz." diyerek numaramı alan Kıvanç mesaj atmıştı.

Günaydın

Gözlerimi ovuştururken yatakta sağa sola yuvarlandım. Saat 12'ye geliyordu, annem bana bugün izin vermiş olmalıydı. İşlerin fazla yığılmadığı günlerde gitmem için zorlamazdı. Mesajların devamını okumadan  doğrulup sırtımı başlığa yasladım.

Lokantaya uğradım ama Sinem abla bugün geç geleceğini söyledi

Müsait olduğunda beni arar mısın

Biraz acil bir durum

Mesajlar 11'de yollanmıştı. Benimle acil ne konuşabileceği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve bu mesajı yanlış kişiye yolladığını falan bile düşündüm.

Biz ne gibi bir ortak acil durumun içinde yer alabilirdik ki?

Kıvanç Karadeniz o kadar da umrumda değildi açıkçası. Telefonu yatağa fırlatıp ayağa kalktım.

Perdeyi sıyırdım, dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Kışı sevmezdim, bana çağırıştırdığı tek şey üşüyen insanlar, ıslanan kıyafetler, aç kalan sokak hayvanlarıydı. Dünya bir camın ardında oturup manzarayı izleyen romantiklerin gördüğü kadar güzel değildi. Hiçbir zaman da olmayacaktı.

Hızlı bir duş aldım. Duşun ardından saçlarımı kuruttum, gevşek bir örgü yapıp Emre'nin doğum günümde aldığı ucunda çilek figürü olan tokayla bağladım. Emre 28 yaşına giren ablasına çilekli toka alacak kadar uyuzdu ve 28 yaşına giren ablası da çileği kirazı umursamayacak kadar gamsızdı.

Nihayet odama yeniden dönüp yataktaki telefonu elime aldığımda ekranda Kıvanç'tan bir cevapsız çağrı vardı. Göz devirdim, ısrarla rahatsız edilmek hiç hoş değildi.

Mutfağa giderken onu aradım. Telefonun başında bekliyormuş gibi 2. çalışta açtı.
"Günaydın."
Sesi benim aksime fazlasıyla enerjikti.

"Günaydın?"

"Nasılsın?"
Sesimdeki hesap soran tınıyı görmezden gelmişti.

Buzdolabını açarken direkt konuya girdim. "İyiyim, teşekkürler. Mesajda bahsettiğin acil durum nedir?" 

"İşe gelmiyor musun?"

En üst raftaki tabaktan bir dilim havuç aldım. "Gelmeli miyim?"

"Orasını sen bilirsin."

"Derdin ne senin?" buzdolabını kapattım, kalçamı tezgaha yaslayarak durdum biraz.

Ben havuçtan bir ısırık alırken nihayet ağzındaki baklayı çıkardı:
"Dün Efe tatlıcı olduğunu söylemişti."

Lokmamı hızlıca yuttum. "Ve ben de bunun geçmişte kaldığını söylemiştim."

"Acil bir durum." diyerek savundu kendini. "Bizim ekipten bir arkadaşın doğum günüymüş yarın."

O görmese de tavana bakarak bıkkın bir soluk verdim. "Doğum günü kutlu olsun, burada beni ilgilendiren ne?"

"Biliyorsun ki doğum günü için pasta lazım."

ısırgan | kıvanç karadeniz Where stories live. Discover now