《Bölüm 1》Bu Kaptan Gemiden Önce Küplere Biniyor

40 5 5
                                    

"Bu da ne demek oluyor?" Lee Minho, elindeki evrakları fırlatarak masasının üzerine attı.

Yardımcısı hâlâ kapısının yanında korkuyla bekliyordu. Dün gece acil bir haberle görev bildirisini aldığında kaptanına nasıl vereceğini düşünmüş, çareyi yara bandı çeker gibi birden söylemekte bulmuştu. Nasıl olsa Lee Minho her halükarda sinirlenecekti.

"Sayın Kaptan, bunun olabileceğini tahmin ed-"

"Sakın bana tahmin ediyorduk deme!" Sinirle oturduğu sandalyesinden kalkıp ofisin içinde adımlamaya başladı. "Onlara bunu kabul etmeyeceğimi gayet net bir şekilde ifade etmiştim!" Eliyle hırsla kağıtları gösteriyordu. "Kendi işimi, kendim yaparım! Peşime dalga geçer gibi bir gemi daha takmalarının hiçbir gereği yoktu! Hele de onu!"

Yardımcısı istemsizce yüzünü buruşturdu. "Yöneticinin emirleri bu yönde. Bu göreve sizi tek göndermek istemiyor..." diye mırıldandı.

Lee Minho, ofisin tamamen camdan yapılmış olan kısmına yürüyüp, kolunu cama yasladı. İkiz Güneşler'in ışığı henüz kendisini göstermek üzereyken, Birlik çalışanları dışarda telaşla oradan oraya koşturuyordu.

Gözlerini, siması tanıdık gelen birkaç çalışandan çekip -ki onları da farklı ten renklerinden tanımıştı- karşısındaki ucu bucağı yokmuşçasına göğe uzanan gökdelene dikti. OEB merkezinin ışıkları, İkiz Güneşler'i aratmayacak şekilde parlıyordu.

"Adi herif." diye fısıldadı sinirle.

Yüzyıllar önce mavilerle çevrili Dünya'nın kaynaklarının tamamen tükenmesiyle, diğer gezegenlerdeki mevcut koloniler hızla daha da geliştirilmiş ve nihayetinde Dünya, insanlar tarafından terk edilmişti.

Eski insanlar, eğer yeterli süre verilirse Dünya'nın kendini yenileyebileceğini düşünmüşlerdi. Bu sebeple Lee Minho, Dünya'yı nadasa bırakılmış bir tarla olarak görüyordu. Çünkü insanlar, Dünya'dan tamamıyla vazgeçecek kadar masum değildi. İlk evlerine yaptıkları gibi diğer gezegenleri de tüketip terk edeceklerdi.

Yüz yıllarca süren tüm bu kolonileşme sürecinde, diğer yaşam formlarıyla karşılaşılmış ve onlar da en istilacı tür olan insanlar tarafından asimile edilmişti. Ortak Evren Birliği ise, birçok kökenden insanlar tarafından oluşturulup, kısa sürede elliden fazla gezegenin yönetimini tekele almıştı.

Yönetim binası ise şu anda Lee Minho'nun tam da karşısında duruyordu. Çocukluğundan beri birçok kez bulunduğu ofisten bu muazzam gökdeleni izlemişti. O zamanlar tek hayali, Konrul'un eski kaptanı olan babası gibi bir yıldız gemisinin kaptanı olmaktı. Bu yüzden filoya katılabilmek için oldukça uğraşmış, sonucunda Sedna Akademisi'ni ikincilikle bitirmişti. Ancak beklediği hayatın bu olmadığını çok geçmeden anlamıştı.

"Minho küplere binecek..." Han Jisung, yüzündeki sırıtmayı dağıtabilmek için masasından kalkarak pencereye yönelip, karşısında bulunan Sedna Akademisi'nin üst katlarında göz gezdirdi.

"Birlikte çalışmak istemediğini söylemiş. Yine de yönetici, kararından vazgeçmemiş gibi duruyor." Yardımcı kaptanı Alex, oturduğu sandalyede geriye yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Ayaklarını çoktan önündeki minik sehpaya uzatmıştı ve bir yandan da Jisung'un dikizlercesine gözlerini pencereden karşıya dikmiş olan halini izliyordu.

"Öyle görünüyor..." diye mırıldandı Jisung. Aynı anda gözlerini kısarak baktığı binada, bir anlığına öfkeyle cama yaslanan bir figürü gördüğüne yemin edebilirdi. Keyifle masasına geri döndüğünde o da, Alex gibi bacaklarını masaya uzattı. "Yönetici, biricik Minho'sunu akademisinden çıkarıp Tamu'ya gönderemez... Onun yerine Beni gönderir diye düşünüyordum."

Oxka'nın İki Kaptanı | MinsungWhere stories live. Discover now