1.bölüm

15 4 0
                                    

Gözlerimi açtığımda gördüğüm rüyadan dolayı çok değişik şeyler hissediyordum. Saate baktığımda saatin altı olduğunu gördüm ve kendime biraz zaman verip ayağa kalktım ve hazırlanmaya başladım.
Nazlı saat yedi gibi beni almaya gelecekti ve yola çıkacaktık.

Üzerime rahat bordo bir gömlek, altıma da siyah bol bir pantolon geçirdim. Siyah şalımı da yaptıktan sonra aslında hazırdım. Çantamı dün akşam hazırlamıştım, bu yüzden tekrardan yatağa oturdum ve biraz telefonumla oyalandım. Nazlı'nın aramasıyla eşyalarımı alıp dışarı çıktım.

Annemler hala yatıyordu bu yüzden ses çıkarmamaya özen göstermiştim.
Arabanın yanına geldiğimde çantamı arka koltuğa koydum ve ön tarafa yerleştim.


“Selamünaleyküm, Günaydın,” diyerek Nazlı'ya gülümsedim.
“Aleykümselam, sana da günaydın. Hazırsan gidelim.”
“Gazla,” diyerek güldüm ve araba hareket etmeye başladı.

Bir fırının orada durup karnımızı doyurmak için simit ve açma alarak yolumuza devam ederken, Nazlı'ya gördüğüm rüyayı anlattım.

“Yüzünü gördün mü? Nasıl biriydi?” diye sordu merakla.

“Bilmiyorum ki, tam bakacakken alarmım çaldı ve uyandım. Çok değişikti ama, gerçek gibi.”

Hayal kırıklığı ile, “Tüh ya, keşke görseydin. Belki gerçek hayatta da görürdün,” diyen Nazlı’ya şaşkınlıkla baktım ve alayla “Hı hı, aynen canım. Hatta rüyamdaki gibi karşılaşırız değil mi?” diye sordum.

“Neden olmasın?” diyerek omuz silktiğinde gülerek tekrardan yola odaklandım.

Radio'dan müzik açtığımda Nazlı'yla parçalara eşlik ederek keyifli bir yolculuk geçirmeye başladık.



3,5 saat sonra...

“Ezgi, ben seni şu öndeki pastanenin orada indireyim sen biraz tatlı falan al, elimiz boş gitmeyelim. Ben de arabayla durabileceğim en yakın yerde seni beklemeye başlarım.”

“Emredersiniz efendim,” diyerek Nazlı’ya takıldım ve pastanenin önünde hızlıca indim.

Yaklaşık 5-10 dakika sonra, bir kilo kurabiye ve bir kilo da baklava alıp dükkandan dışarı çıkmıştım. Tam o sırada telefonum çaldı ve arayan kişinin Nazlı olduğunu gördüm.

“Pastaneden çıkınca yolun karşısına geç ve sola doğru yürü. Sağdaki ilk ara caddedeyim.”

“Tamamdır, iki dakikaya oradayım.” diyerek telefonu kapattım ve çantama koydum.

Yayalar için yeşil yandığında ilerlemeye başladım ve bir korna sesiyle sol tarafıma baktım. Arabanın biri son sürat üzerime doğru geliyordu ve bu korkudan elimdeki poşeti düşürmemi sağladı.

Hayır, bu gerçek olamazdı değil mi? Rüyamı şu an yaşıyor olamazdım? Tek sorun şu ki, bu sefer gerçekten ölecektim.

Arabayla aramda bir metre kaldığında gözlerimi kapattım ve son duamı etmeye başladım.
Bir anda birinin “Dikkat et!” diye bağırarak kolumdan tutup beni kendine  doğru çekmesiyle gözlerimi daha sıkı yumdum.

Korkudan tir tir titriyordum ve gözümü hala açmaya cesaret edememiştim.

“Gözlerini açmayı düşünüyor musun?” diyen sesle gözlerimi açtım ve sanki rüyamı tekrardan yaşıyormuşum gibi hissettim.

Sertçe yutkundum ve başımı kaldırıp hayatımı kurtaran kişiye baktım.
1,85 boylarında, yeşil gözlü, kahverengi saçlı biriydi. Üzerinde takım elbisesi vardı ve aynı rüyamdaki gibi bir eli belimde, diğeri ise kolumdaydı. Birbirimize çok yakındık ve çok güzel kokuyordu. Bir dakika ben ne saçmalıyordum?

Üzerimdeki şoku atlattığımda hızlıca geri çekildim ve “T-teşekkür ederim,” dedim.

“İyi misin?” diye sorarken bir yandan da zarar görüp görmediğimi kontrol etmek için bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. Başımı sallamakla yetindim.

“İyi misin kızım, al şu suyu iç iyi gelir. Böyle aptal insanlar yüzünden her gün insanlar ölüyor.” diye sitem eden teyzenin bana doğru uzattığı suyu aldım. Ellerim çok titriyordu, öyle ki suyun kapağını bile açamıyordum.

Beni kurtaran adam, elimdeki su şişesini aldı ve kolumdan tutarak “Çok titriyorsun, gel biraz şöyle otur, kendine gel.” diyerek beni pastanenin dışındaki sandalyelerden birine oturtturdu.

Ardından suyun ağzını açıp bana doğru uzattı ve yanımdan ayrıldı. Sudan bir iki yudum aldım ve bizimle beraber gelen teyzeye gülümsedim.

“Çok teşekkür ederim teyzecim, Allah razı olsun,”

“Ne demek güzel kızım, daha iyi misin?”

Başımı salladım ve tekrardan yanımıza gelen adama baktım. Elinde korkudan düşürdüğüm poşeti tutuyordu.

“Oğlum Allah senden razı olsun, kızın hayatını kurtardın,”

Kurtarıcım, “Kim olsa aynı şeyi yapardı, abartılacak bir şey yok,” diyerek teyzeye gülümsedi. Gülümsediğinde yanağında bir gamze belirdi, çok güzel görünüyordu.

Merakla, “Ben Zübeyde, sizin isimleriniz ne?” diye soran teyzeyle tekrardan dikkatimi ona verdim.

“Ezgi,” diyerek sorusunu cevapladım ve merakla beni kurtaran adamın da cevap vermesini bekledim.

Gür sesiyle “Akif Bora,” dediğinde, kısa bir anlığına tekrardan ona baktım ve onun da bana baktığını gördüm. Utanarak başımı yere eğdim ve çalan telefonumu cevapladım.

“Uzun sürdü biliyorum, geliyorum hemen,” diyerek aramayı sonlandırdım.

Bora’nın masaya bıraktığı poşeti alarak ayaklandım ve “Tekrardan çok teşekkür ederim, arkadaşım bekliyor gitmem lazım. İyi günler dilerim,” diyerek yanlarından ayrıldım.

Karşıdan karşıya geçmeden önce bu kez yolu iki kez kontrol ettim ve lambaya güvenmek gibi bir aptallık etmedim.

Arabanın yanına geldiğimde kapıyı açtım ve hızla ön koltuğa yerleştim.

“Ezgi nerede kaldın kızım ya? İki dakika dedin 15 dakika oldu. S-sen iyi misin? Betin benzin atmış gibi?”

Nazlı’ya cevap olarak sadece heyecanla “Gördüm,” dedim.

Merakla, “Neyi gördün?” diye sorduğunda, “Beni kurtaran kişiyi.” dedim.

Şaşkınlıkla bana baktı ve “Hani yüzünü göremeden uyanmıştın, nasıl gördün?” diye sordu.

“Nazlı ben az önce rüyamı yaşadım galiba, ama bu sefer gerçekti.”

“N-nasıl?”

Nazlı'ya tüm olup bitenleri anlattım sakince.

“Adını öğrenebildin mi?” diye sorduğunda, sorusunu “Bora'ymış.” diyerek yanıtladım.

“Güzel isimmiş. Vallahi ne deyim, çok ilginç bir olay. Rabbim hayır eylesin.”

“Amin de, zaten bir daha nerede göreceğim sanki? Ama neden karşıma çıktığını ve nasıl rüyamda gördüğümü merak etmiyor değilim.”

“Hayırlısı olsun bakalım. Göreceğiz. Kim bilir belki de nasibindir,”

Nazlı'nın tekrardan arabayı çalıştırmasıyla yola koyulduk. Yol boyunca camdan dışarıyı seyrettim ama aklımda hala Bora vardı.

Rüyamda gördüğüm şey ilk kez gerçek olmuyordu. Ondan önce de bir kaç kere rüyamda gördüğüm şeylerin benzerini yaşadığım olmuştu ama hiç birinde daha önce tanımadığım birini görmemiştim.

Bu rüyamda görmüştüm ve gerçekleşmişti ama neden böyle bir şey olmuştu? O kimdi ve nasıl rüyama girmişti, ya da nasıl gerçek hayatta karşıma çıkmıştı?

Seni bulduğum Şehir (Tamamlandı) Where stories live. Discover now