7. Bölüm

54 8 43
                                    

"Anne!"

Patlamanın ardından etrafı Judas'ın haykırışları doldurdu. Küçük çocuk korku ile evin yanına gideceği sırada Eren, Judas'ın kolundan tutup kendine doğru çekti. Judas ağlamaya başladığında Levi ile Andrew eve doğru koşmaya başladılar.

"Hange!" diyerek bağıran Levi, Andrew'in açtığı dijital kalkanı sayesinde içeri girebildi.

Her yer alev ve toz içerisindeydi. Bu olay Levi'ın yüzünü buruştursa bile aldırış etmeliydi. Çünkü asıl amacı Hange'yi bulmaktı. Acilen onu bulmalıydı. Nedenini bilmiyordu fakat içinde oluşan kaybetme korkusu Levi'ın midesini bulandırıyor kalbinin ritminin bozulmasını sağlıyordu.

Andrew ile etrafı ararken bir ışık ve ardından bir gölge göründü. Andrew elinindeki dijital ışını aktifleştirdi ve gölgeye doğru tuttu. Adım seslerinden onlara yaklaştığını anladıklarında Andrew yoğunluğu arttırdı tam ateş edeceği sırada tanıdık bir yüzle karşılaştılar.

"Andrew? Levi?"

Andrew gördüğü yüz karşısında afallasa da gülümsedi. Elindeki ışını yok ederek Andrew genişletti ve tanıdık aurayıda kalkanın içine aldı. Alması ile beraber Levi hızlıca koşup bedene sarıldı.

"Aptal Dört Göz." diyerek mırıldandı Levi. Hange ise elleri havada bir şekilde öylece duruyordu. Böyle bir tepki beklemediği aşikardı. Yaptığının farkına varan Levi aniden geri çekildi ve arkasına döndü. Fakat karşılaştığı sadece deli gibi sırıtıp kaş göz yapan Andrew'di. Umursamadan öylece durmaya başladı.

Andrew, bakışlarını Levi'dan çekip Hange'ye doğrulttu.

"Böyle bir patlamada nasıl çizik bile alamadan kurtulabildin?" diyerek saçma bir soru sordu Andrew.

Hange ağzını açıp cevap vereceği sırada evin kalaslarından birkaçı düştü.

"Bence burada konuşmasak daha iyi." diyerek söylendi Levi.

Hange ile Andrew kafasıyla onayladıkları zaman hızlıca evden çıkmaya başladılar. Bulundukları yer çıkış kapısına yakın olduğu için şanslılardı. Sonunda evden çıktıklarında patlamadan kaynaklanan duman hala daha ortalıktaydı bu yüzden etraf pek gözükmüyor görüşleri bulanıklaşıyordu.

Biraz daha yürüdüklerinde duman dağıldı ve ileride kendi gruplarını gördüler. Andrew dijital kalkanı yakınlaştıkları zaman çıkardı.

"Anne!"

Judas ağlamaktan kızarmış gözleri ile Hange'ye doğru koştu ve birbirine sarıldılar. Judas mutluluktan ağlamaya başlayınca Hange, Judas'ın saçlarını okşamaya başladı.

"Tamam, ağlama." diyerek yatıştırıcı bir tonda mırıldandı.

"Çok korktum."

"Korkma, seni asla yalnız bırakmayacağım Judas."

Yalan. Yalan söylemişti. Judas'da bunu biliyordu. Fakat şuan olabildiğince mutlu olmaya çalışıyordu. Her canlının bir sonu olduğu gibi onunda bir sonu olacaktı. Bu kesin ve net bir cevaptı.

Judas ile Hange'nin satılmasını arkadan gelen yüksek sevinç çığlıkları böldü.

"Hange-san!"

Judas gelen çığlık ile ne olacağını anladığından annesinden ayrılıp kenara çekildi. Eren, Armin, Jean, Connie ve Sasha; Hange'ye doğru sevinçle koştular ve aynı anda gözlüklü kadına sarıldılar.

"Başınıza birşey geldi sandık!"

Hange vücuduna yüklenen basınçtan dolayı konuşamıyor daralıyordu.

Zaman Işını (LeviHan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin