0.8

15.9K 1K 207
                                    

Yorum yorummmm🥺🥺🥺

***
Elimde ki son simit parçasını da ağzıma atıp çiğnedim. Üzerine aldığım kahveyi yavaşça içerken sınıf kapısı açıldı. Gelene dönüp baktığımda Can olduğunu görüp umursamadan önüme döndüm.

İlk iki ders boş olduğundan çoğunluk ya geç gelecekti, ya da tıpkı şu an olduğu gibi sınıflar arası futbol turnuvasını izlemek için aşağıdaydı. Ben, Can ve dört kişilik kız grubu ise sınıftaydık.

Hava soğuktu. İnmek içimden gelmemişti. Ama pencereden rahatlıkla izleniyordu.

"İrem." Can önümde ki sıraya oturup yönünü bana çevirdi.

"Selam," dedim ona gülümserken. Hafif bile olsa gerçekçiydi.

"Nasılsın?" Kahve bardağını dudaklarımdan uzaklaştırıp, "İyiyim, sen?" diye sordum.

Omuz silkti sadece.

Kaşlarımla aşağıyı işaret edip, "Sen takımda yok musun?" diye sordum. Bizim sınıfta on erkek vardı yalnızca. Yirmi dört kişilik sınıfta bu bazen komik olsa da daha iyiydi. Ne kadar az erkek, o kadar az ses.

"Henüz ayağım oynamam için iyi değil." Tamamen unutmuştum geçen yıl sakatlandığını. Okullar arası turnuva final maçından önce sakatlanıp oynayamamıştı. O maçta bizim okul kaybetmişti çünkü takımın en iyileri yoktu.

Poyraz hastaydı. Can ise sakat.

"Umarım en kısa sürede eski haline dönersin." Başını sallayıp eyvallah dediğini duydum. Benim gibi camdan maçı izlediğinde Poyraz'ın attığı gol ikimizi de sevindirmişti.

"Aslanım be," dediğinde güldüm. Aralarında mükemmel bir arkadaşlık vardı.

Tüm takım sevinirken Poyraz'ın bakışları okulun sahaya dönük olan kısmında geziniyordu. Neye bakıyordu acaba?

Aklıma takılan soruyu dayanamayıp sordum Can'a.

"Can," dedim dikkatini kendime çekmek için. Bana bakıp tek gözünü kırptığında yanlış anlamaması için Poyraz'ı gösterip, "Gol attıktan sonra bakışları seni arıyor olabilir miydi?" diye sordum.

Can güldü ama bu şekilde gülmesine anlam veremedim. "Yok yok," dedi hâlâ gülerken. "Onun gözlerinin aradığı kişi ben değilim."

Kim olduğunu sormadım. Üstelemedim de. Çünkü beni alakadar etmiyordu.

**
Sınıfın uğultusu yüzünden dayanamayıp ağlamak üzereydim. Son dersin boş olmasını fırsat bilmişlerdi. Bir ilki gerçekleştirerek okulda uyumaya çalışıyordum ama nafile.

Bu sesle mümkün değildi ki!

Oflayarak sıramdan kalktım. Askıda olan ilk başa astığım montumu alıp tekrar sırama oturdum. Montu düzgünce sıranın üzerine koyup kafamı gömdüğümde aldığım yoğun, güzel erkek parfümü kokusundan başımı geri kaldırdım.

Bu koku tanıdıktı. Çok fazla hemde.

Tabii ya. Poyraz'ın montuydu!

Poyraz'ın sırasına baktığımda onun önünde ki siyah montu gördüm. Montlar yine karışmıştı işte. Elinde ki telefonuyla oyun oynadığını görebilmiştim. Yanına gidip montumu alsam çok dikkat çekerdim.

Dudaklarımın derisini soyarken telefonumu çıkarıp ona mesaj attım. En azından montları kimse anlamadan değiştirebilirdik.

İrem; Poyraz

İrem; Sanırım yeniden montlar karışmış

Poyraz oyundayken mesajlarımı üstten okudu. Ne yaptığına bakarken o oyundan çıkıp benim mesajıma yanıt verdi.

Yanında oturan Can'ın sözlerine aldırış etmeden beni yanıtladı.

Poyraz; Fark ettim onu

Poyraz; Ne yapacağız?

İrem; Önce sen kalk as montu

İrem; Sonra ben

İrem; Tenefüse çıkarken kendimkini alırım

Poyraz; Şimdi neden istiyorsun?

İrem; Uyumak için

Poyraz; Benimkini kullan

İrem; Ya Poyraz

Poyraz; İrem sen şimdilik benimkine uyusan

Poyraz; Hem güzel de kokuyor

Poyraz; E çünkü benim parfümüm

İrem; Egonu çek Poyraz'la konuşuyorum

Poyraz; Ciddiyim

Poyraz; Şimdilik uyu

İrem; Tenefüste soğukta donunca umursamam seni

Poyraz; Umursama

Saniyelik başımı kaldırıp ona baktığımda sırıtışını çok net görebilmiştim. Yüzümde gülmekle sinir olmak arasında bir ifade vardı. O ise gülüyordu.

İrem; İyi bakalım

İrem; Sen bilirsin

Poyraz; :)

İrem bir mesajı beğendi.

***
Nerede benim sinek valemmm??? (Poyraz'ı yicemmm)

Sinek Valesi | Texting ✓Where stories live. Discover now