Renkler Solarken...

16 3 0
                                    

Tarih 2020 şatafatlı ve canlı olmasada hayatımdaki renklerin solmaya, grileşmeye başladığı zamanlar. İlk Tokat salgın...
Üniversite hayaliyle tutuşan ben maddi yetersizlikler sebebiyle dershane ve özel ders gibi imkanlardan mahrum kalmıştım. Artık okulumuz kapanmış bir ekranın ardında ders anlatmakla cebelleşen teknoloji ve bilgisayardan uzak eğitimcilerimiz, çocuğuyla baş edip bir yandan da ders anlatmaya çalışıyordu. Her şey çok komik bir tiyatro gibi geliyordu. Ders sırasında sesi giden öğrenciler, dona kalan öğretmenler, e sınıf ortamına dahil olan veliler. Kameraları bozulan öğrenciler. Tiyatral bir hayatın içine girmiştik. Ne kadar komikte gözükse tek hayali okumak olan 30 yaşında kendini takım elbise içinde önemli imzalar atarken hayal eden bir genç kız İçin yıkıcı bir dönemdi. Her akşam açıklanan ölüm sayıları artık bir can kaybı değilde sadece sayıymış gibi gelmeye başlamıştı. "-Bugün yirmi bin olmuş." " -AA olur mu ya başka kanalda otuz dedi."
Sosyal medyada gösterilen evcil hayvanlı her gün farklı ev etkinlikli mutlu aile tablosu dışında, anksiyete ve depresyonla mücadele eden gençler, birbirine düşen çiftler, zapt edilemez yaşlılar ile komplo teorisi kuran çılgın, kural tanımaz, maceraperest zihinliler vardı. Gece ve gündüz birbirine karışmış, müzikler ve filmler harmanlanmış, her gün baktığım duvar bile sararmaya başlamıştı. Ders çalışamaz kitapları görünce kusma isteğimi bastıramaz olmuştum. İlk vazgeçişimdi. Belki de ilk hatam. Bıraktım çalışmadım son sınıfın yarısında dersleri çalışmayı okul sınavlarını herşeyi bıraktım. Bir işe girdim. O dönemde yarı kapanma devam ettiği için çalışma izni çıkarttık. Kordon da bir dondurmacı. Semtin merkezi. Dışarda gezen alkol içen eğlenen maskesiz yabancı turistler ve kafelerde marketlerde maskenin ardında kırmızı yorgun gözlerle hizmet eden Türkler... bende onlardan biri olmuştum. Yorgun gözler yalancı tebessüm tahammülsüz bakışlarla hoşgeldiniz ve iyi günler diyen, kalbi atan bir robot. Üniversite sınavı İçin izin almıştım. İnsan çalışınca emek verince panik olurmuş ne bir heyecan ne içimde bir kıpırtı olmadan girdim sınava. Yapabildiğimi yaptım geri dönüp bakmadım bile yorgundum. Ama bu sefer fiziksel olarak. Sabah işe onda gidiyor gece bir iki gibi çıkıyordum. Ve bu sefer sınav İçin erkenden uyanmış kırk dk yol gitmiş gelmiştim sınava. Erken çıkamadağım için uyumuşum sırada. Bitirenler çıkabilir sesiyle uyanıp çıktım. Anlamıştım bittiğini hazırlamıştım kendimi mezuna kalmaya. Dondurmacıda çalışmaya devam ettim ilk maaşımı almıştım 2800 küsür çocukluğumdan beri teyze kızlarımın eski kıyafetleriyle ordan burdan gelen ve zorlukla pazardan annemin aldığı kıyafetlerle büyümüştüm ben. İlk maaşımla kıyafetler aldım kendime. Ne büyük heyecan ! Hayatımda ilk defa kendime kıyafet almıştım. Kimsenin kokusu , pazar kokusu rutübet kokmayan yeni kokulu kıyafetler.
Bir ateş düştü gönlüme, yeni bir heyecan. Bir çift kahverengi lekeli göz. Karanlığa batmış etrafına huzursuzluk salan set duvarları olan biri. Ne kadar yaklaşsam o kadar ittiriyor beni ne kadar baksam o kadar kaçırıyor gözlerini... Aşık olmuştum. Ben o gün kendimi derin bir okyanusa attım. Herşey o günden sonra değişmeye başladı. Hayatımın altı üstüne geldi. İsimler değişti. Toz pembe hayatımın pembesi gitti tozu kaldı...

Son veda Where stories live. Discover now