22. Bölüm

3.6K 244 42
                                    

Keşke aklım yerinde olmasaydı, derdim bazenleri. Hiçbir şeyden haberdar olmazdım, hiçbir şeyden sorumlu olmazdım. Canımı sıkacağım bir derdim olmazdı.

İnsan, aklı varken de yokmuş gibi hareket edebilirdi. Ben kısmen onlardan değildim. Yaptıklarımın doğuracağı sonuçları en ayrıntılı şekilde düşünüp tartardım.

Kısmen şekli, düşünüyor olmamdı. Yine de aklımdan geçirdiysem yapardım. Özgür ruhum, bir başkasının özgürlüğünü kısıtladığı anda dururdu sadece.

Şimdi yağmur ve rüzgarda yürüyordum sanki güneşli bir gündeymişim gibi. Titrediğimi ya ben hissetmiyordum, ya da ben titremiyordum. Kimsenin olmadığı boş sokaklarda öylece yürüyordum. Bulutlar üzerime ağladıkça temizlendiğimi hissediyordum. Yağmur benim için özeldi.

Kayra'nın aramasını açmamıştım. Bir daha aramamıştı. Öylece yürürken dakikadır peşimde olan bir araç farketmiştim. Ne koşuyordum, ne de aşırı yavaştım. Bir anda koşmaya başlamam iyi olmazdı. Döndüğüm sokaklara benimle birlikte dönüyor, peşimden ayrılmıyordu.

Cebimden telefonu çıkardım. Kamerayı açıp baş parmağımı onaylarcasına kaldırıp bir fotoğraf çektim. Sonra telefonun biraz yukarı kaldırdım. Aracın plakası zihnime kazınmışken tekrar bir fotoğraf çektim. Sahte plaka kullanıyor olabilirdi. Sokağı tekrar döndüğümde benimle birlikte dönemsiyle, beni takip ettiğinden emin oldum.

Etraflarda bir market göremiyordum. Girebileceğim bir yer yoktu. Hava kararmaya başlamıştı çoktan ve zaten siyah bulutlar etrafı iyice karartmıştı.

Kayra'yı arayıp telefonu kulağıma götürdüm sakince. Bir kaç defa çaldı ve kapattı. Ağzımdan bir küfür kaçarken tekrar aradım ve kulağıma tuttum. Bir kaç kez çaldı. Ofladığım sırada telefonu açtı.

"Ne var?"

"Yağmur çok şiddetli, beni gelip alman gerekiyor. Acil."

Güldüğünü duydum. "Benimle dalga mı geçiyorsun? Seni arıyorum, açmıyorsun. Şimdi bu neyin nesi?"

Ben de güldüm. Siyah Doblo iyice yaklaşmıştı. "Kayra," dedim fısıldayarak. "Peşimde bir araç var ve çok yaklaştı. Şekilli kıçına kaldır ve buraya gel hemen. Kaysermall'ın yakınındayım."

"Kızım, ne saçmalıyorsun? Şaka mı..."

Telefonu kapattım ve koşmaya başladım. Dibimdeki araç da hızlanmıştı. Kaldırımda deli gibi koşarken asla arkama bakmıyordum. Yüzüme yapışmış saçlarımı geriye çektiğimde araba beni geçti ve alçak kaldırımda önümü kesti. Anında durdum ve arkamı dönüp koşmaya başladım bu sefer. İnanılmaz yorulmuştum. Arkamda benimle koşan ayak sesleri vardı.

Artık yorulduğumda birinin duymasını umut ederek derin bir çığlık attım ve cebimdeki pasoyu yere fırlattım fark ettirmeden. Anında ağzıma sert ve büyük bir el baskı yapmış, sırtımı göğsüne yaslamıştı. Elini sertçe ısırıp dirseğimi karnına geçirdim. Adam küfrederek, bağırıp elini çektiğinde kaçacağım sırada, saçlarımdan yakalamış ve beni durdurmuştu. Saçlarımı geriye doğru çekip yüzüme sert bir tokat atmıştı.

Başım ağırlaşmış, zonklamaya başlamıştı. Çek keskin bir ağrı yüzümün içinde dolaşıyordu. "Yeter." dedi tanımadığım kalın ses. Başımı ona çevirdim güçlükle. Yüzündeki maskeden dolayı sadece gözleri görünüyordu. Gözlerim etrafta birilerini aradı. Kimseyi göremediğimde başımı eğdim ve yere baktım. Beni kucağına alıp arabaya yürüdüğünde elim maskesine gitti hemen bileğimi anında yakalayıp büktüğünde acıyla bağırdım. Adam oldukça iriydi ve benden çok daha uzundu. Yanında minicik kalıyordum.

Neden Ben?Where stories live. Discover now