8》aile yemeği

134 18 9
                                    

Uzun masanın sol tarafında Han ailesi, sağ tarafında ise Lee ailesi oturuyordu.

Ortam o kadar gergindi ki yemeği servis eden garsonlar onların arasındaki meseleye dahil olmasalar bile tir tir titriyorlardı.

Jisung uzun zaman sonra maskülen(!) giyinmekten ötürü biraz mutsuz ve rahatsızdı.

Neyse ki Minho'nun varlığı sayesinde mevcut rahatsızlığını bir nebze de olsa görmezden gelebiliyordu.

Gerici sessizlik yalnızca porselenlere değen çatal bıçak sesleriyle devam ediyordu. Peki bu buluşma nasıl olmuştu?

Elbette ki her şey Minho'nun Jisung'a basit bir teklif sunmasıyla birlikte başladı ''Bence biz de diğer çiftlerin yaptığını yapmalı ve ailelerimizi tanıştırmalıyız.''

Jisung sevgilisinin sunduğu teklifi çok beğenerek hızlı bir planlama yaptı ve o planlamayı Minho'yla da paylaştı.

Minho, Jisung'un planında birkaç ufak oynama ve düzeltme yaparak sevgilisinin planını iyileştirdi.

Artık her ikisinin de büyük ve fazlaca önemli olan bir görevi vardı. Ailelerini aynı masaya oturtarak barıştırmak.

Han ve Lee ailesi çoktandır birbirlerini tanıyor olsalar da ortak paydada buluştukları tek yer savaştıkları alanlardı.

Aslında her iki ailenin amacı da Kore'nin sahibi olarak vasıfsız insanları ülkeden sürmek, köklerini kurutmaktı.

Fakat gelin görün ki her ikisi de zirvenin tek kişilik olduğunu düşünerek birbirleriyle yarış içerisindeydiler.

Minho ve Jisung onları bir kez daha aynı paydada buluşturarak dostluğa ulaştırmak istiyorlardı.

Birkaç başarısız denemenin ardından da nihayet bu isteklerinin ilk ayağını başararak onları aynı masaya oturtmayı başardılar.

Minho sevgi dolu bakışlarını Jisung'un üstünden çekerken derince soluklandı.

İçten içe masadaki bu sessizliğe bir son vermesi gerektiğini hissediyordu ancak bunu nasıl yapacağını bir türlü kestiremiyordu.

Bu yüzden aklına gelen ilk anıyı anlatmaya karar verdi. Sonuçta anısı bir başkasının dikkatini çekebilir ve sohbete katılım sağlayabilirdi.

''Bir keresinde okul müdürünün yemeğini yemiştim ve o da hortumu ağzıma sokup beni sulamıştı. Sonra da aynı hortumla birlikte beni herkesin içinde dövmüştü.''

Masada bulunan herkes bir anda kendisine döndüğünde gözleri tabağındaydı ''O günden sonra üç gün boyunca yemek yiyememiştim. Suyu sindirmek hiç de kolay olmadı.''

Kötü anısına dair detaylar gözlerinin önünde canlanırken hiç de mutlu görünmüyordu. Yemek çubuğuyla birlikte önündeki yemeği dürterken yüzünü buruşturdu.

''Normalde yüzde yetmiş oranında suya sahip olan vücudum ilk gün yüzde yüz seviyesinde suya sahipti.''

Minho'nun ablası sesindeki yoğun alay tınısıyla birlikte konuştu ''Neden şu zamana kadar evde kaldığın belli oldu. Şu konu açışa da bir bak, rezalet.''

Minho kaşlarını çatarak ablasına doğru döndü ''Evde kalacaktım tabii. Başka nerede kalabilirdim ki? Oteller hiç de konforlu değil.''

Minho'nun ablası duydukları karşısında kahkaha attı ''Keşke annemin karnında kalsaydın. Bilirsin, anne karnı en konforlu yerdir.''

Minho ablasının tutarsız sözleri karşısında kaşlarını iyice çattı ''Madem konforluydu neden sen kalmadın?''

Minho ve ablasının sözlü tartışması sürerken Jisung araya girme ihtiyacı hissetti.

K(¡)ll ør K(¡)ss | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin