1. BÖLÜM CAM KIRIKLARI

63 33 34
                                    


Bölümün şarkısı "ağlama ben ağlarım"
*Kaçtım kederimden aynalarda yüzüme bakmam*


Herkese iyi okumalar🖤









1.bölüm

^Cam Kırıkları^

***

Görevli kapıyı açtı ve içeriye girdi.
Ben görevliyi takip etmeye devam ederken, soğuk hava iliklerime kadar üşümeme ve garip bir ürpertiyle titrememe neden oldu.
Buraya gelmenin başlıca bir hata olduğu aşikârdı...

Beyaz örtülerin altındaki buz kesmiş bedenler içimde yükselen ürpertiyi artırıyordu. Herbirinin yanından geçerken attığım adımları sorguluyordum ortamın bunaltıcı kokusu midemi bulandırmaya başlarken, görevli durdu ve cesedin sarkmış elini gövdesinin yanına yerleştirdi. El bileklerinden kesikti ve kireç gibi teninin altından katran gibi kararmış damarları çok rahat seçiliyordu.

Sesizce onu izlerken görevlinin cesedin elini tutuğu yerdeki derinin soyulduğunu fark ettim. İstemsizce elim ağzıma kapanırken mide bulantımı bastırmaya çalıştım.

"Ne zaman bulundu?" dedim kendimi zorlayarak

"İki gün önce" dedi görevli.

"Peki ne zaman ölmüş?"dedim

"Öleli yüz yirmi saat olduğunu tahmin ediyoruz"dedi.

Aldığım cevap sertçe yutkunmama neden olurken, görevli cesedin örtüsünü omuzlarına kadar indirdi.

Bembeyaz ten, kalkık burun ve iri dolgun dudaklar hiçte tanıdık gelimiyordu bakışlarımı cesetten çekip görevliye yönelttim

"O değil.."

Görevli başını sallayıp örtüyü yeniden kapattı. Burda işim kalmadığından hemen çıkışa yöneldim.

Belkide içimde kuytuda bir yerde sevinç duygusu baş göstermek istiyordu. Buna izin verirsem sonuçlarınında ne olacağını tahmin ediyordum bu yüzden sevincimi boşverip bastıran mide bulantımı gidermek amacıyla lavoboya girdim.

Musluğu açıp ellerimi yıkadım avcuma biraz su alıp yüzüme çarptım.

aynaya bakınca göz altımdaki torbaların dahada koyulaştığını gördüm dün gece hiç uyumamıştım belkide şu an eve gidip,derin bir uykuya dalmalıydım ama vaktim yoktu.

Aradığımı annemi yine bulamamıştım bu gezdiğim kaçıncı morgtu hatırlamasamda pes etmiyeceğimi biliyordum ölü yada diri benim nasıl güçlendiğimi görmeliydi. Güçsüz, savunmasız kızın nasıl küllerinden doğduğuna oda şahit olmalıydı.

Otoparka indim şirketin bana verdiği arabaya bindip günlük çalışmamı yapmak için yola çıktım.

Salona vardığımda arabayı park edip inci hanımın yanına geçtim yine seyirci koltuklarında oturmuş beni bekliyordu.

"Hoşgeldin lavin"dedi

"Hoşbuldum hadi hemen başlayalım"dedim

İsmimi hep kısaltıp söylüyordu ama bu beni pek rahatsız etmiyordu inci hanımı seviyordum...

PİYANİST Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin