Gözlerimi açtığımda bir yatak odasında olduğumu görmüştüm. Burası neresiydi? Gözlerimi kapatıp neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. En son bay Jeon'ın arabasına binmiştim. Siktir, burası onun eviydi.
Hızla yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapının kolunu yavaşça indirerek etrafa bakındım. Siktir lan! Bu adam 3 katlı bir villada yaşıyordu. Ulan! Bu öğretmenlerin maaşı ne kadar?
"Bay Jeon?"
Seslenmemle koridorun sonundaki odadan ses duymam bir olmuştu.
"Buradayım."
Odadan çıkıp yavaşça sesin geldiği odaya doğru ilerledim. Kapıyı usluca tıklatıp bay Jeon'ın 'gir' demesini bekledim.
"Bayan Choi'yle kavga ettiğim için sana patladım. Bunun için özür dilerim. O yüzden.. bana trip atma, tamam mı?"
Siktir, bu kadar masum özür dileyeceğini tahmin etmemiştim.
"Tamam.."
"Ah, bu arada babanla konuştum."
"Ne.. hakkında?"
"Senin bende kalacağını, seni başka bir okula göndermemesini söyledim."
"Huh, anladım.."
Aklıma Jeongin'in gelmesiyle hızla konuştum.
"Bay Jeon, Jeongin!"
"Annesi onu arayıp, almaya geleceğini söyledi."
Rahatlayarak nefes verdim.
"Otursana."
Usluca bay Jeon'ın yanındaki sandalyeye oturduğum sırada bay Jeon, konuştu.
"Oraya değil, buraya.."
Tek hamlede beni kucağına oturttuğu sırada gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Ben onun kucağındayken bilgisayarıyla uğraşıyor, kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.
Tanrım, o kadar utanıyordum ki, nefes bile almıyordum. Bacağı ağrımasın diye kendimi hafifleştirmeye çalışıyordum. Siktir, çok utanıyorum!
Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
"Hm.."
Bay Jeon'ın mırıldanmasıyla yutkunmuştum.
"Bir şey soracağım, Taehyung."
"Taehyung?"
Bay Jeon'ın bana seslenmesiyle hızla konuştum.
"E-evet?!"
"Neye daldın öyle, Ne düşünüyorsun?"
"H-hiçbir şey.."
"Pekâlâ, neden okulunu değiştirmek istedin?"
Kapının çalmasıyla bunu fırsat bilip, hareketlendim.
"B-ben kapıy-"
"Sorun değil, ben bakarım."
Sandalyeden kalkınca, beni de kucağından indirmek zorunda kalmıştı.
Bay Jeon, odadan çıkınca onu takip etmiştim. Evin duvarları kapalı griye boyanmış, ev siyah eşyalarla dekore edilmişti. Bu adam yürüyen siyah'tı resmen.
Bay Jeon, kapıyı yavaşça açıp kuryenin elindeki poşetleri aldı ve bana doğru uzattı.
"İki dakika tutabilir misin, bebeğim?"
Yavaşça elindeki poşeti aldım.
Bay Jeon, cüzdanından kartını çıkardı ve kuryenin elindeki makinaya okuttu.
"Kolay gelsin, iyi akşamlar."
"Teşekkürler, size de iyi akşamlar efendim."
Bay Jeon, kapıyı kapatıp bana döndüğünde, elimdeki poşetleri aldı ve salondaki masaya doğru ilerledi.
"Gel, otur."
"N-nereye?"
"Sandalyeye. Ne o, çok mu istiyorsun kucağıma oturmak?"
"H-hayır! Sadece sordum!"
Bay Jeon sırıtmış ve poşetteki pizza kutusunu yavaşça poşetinden çıkarmıştı.
***
Gözlerimi yavaşça araladığım sırada, havanın hâlâ karanlık olduğunu görmüştüm. Bir anda çok sıkışmıştım. Siktir, lavabonun yerini bilmiyordum ki? Yataktan yavaşça kalkıp, odadan çıktım. Lavabobun yerini öğrenmek için bay Jeon'ı uyandırsam kızmazdı herhalde.
Yavaşça bay Jeon'ın odasına doğru ilerleyip, kapıyı usluca tıklattım.
"Gel.."
Hâlâ uyanık mıydı?
Yavaşça odaya girdiğimde bay Jeon, masasına oturmuş, içkisini yudumluyordu. Üstünde siyah, bol bir pijama vardı.
"Uyumadın mı..?"
"Ş-şey.. lavabo nerede, bay Jeon?"
Yavaşça masasından kalktı ve üzerime doğru yürümeye başladı. Korkuyla yutkunup, geri adımlamaya başlamıştım.
"B-bay Jeon, iyi misiniz?"
Yazar
Jungkook, küçük bedeni yatağa itmiş ve küçük bedenin üzerinde yerini almıştı. Elini, küçük olanın yanağına götürerek, usluca okşadı.
"B-bay Jeon.. üstümden kalkar mısınız?"
"Seni neden her fırsatta öptüğümü biliyor musun, Taehyung?"
Kafamı sağa ve sola doğru salladım.
"Tadın çok güzel Taehyung, tıpkı senin gibi.."
Yutkunmuştum.
"Bu.. ıslaklıkta ne?"
Siktir, altıma yapmışım!
...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
