{4}

528 75 120
                                    

Felix ve Hyunjin salonda oturmuş korku filmi izliyorlardı. Hyunjin filme odaklanmış heyecanla izlerken Felix'in aklı bambaşka bir yerlerdeydi.

Saatler önce Hyunjin'in söylediği o sözler kulaklarında defalarca kez yankılanıyordu.

'Ona yakın bir zamanda çıkma teklifi edeceğim ve bu tuvali o zaman ona vermek için yaptım.'

'Çıkma teklifi edeceğim.'

'Çıkma teklifi.'

Felix'in gözleri tekradan dolmaya başlamıştı bile. Ellerinin de hafiften titremeye başlaması ile dudaklarını ısırarak gözlerini sıkıca yumdu.

Ağlamamak için savaş verirken ayağa kalktı ve Hyunjin'e tuvalete gideceğini söyleyerek salondan çıktı.

Koşarak tuvalete girdi ve kapıyı kilitledi. Derin bir nefes alarak akmaması için tutmaya çalıştığı göz yaşlarını serbest bıraktı.

Sırtını kapıya dayayıp yere çöktü ve sesini olabildiğince alçaltmaya çalışarak ağlamaya başladı.

"Neden?! N-neden...?"

Sesi titriyordu ve isyan ederek ağlıyordu. Sevmişti o Hyunjin'i. Sevmişti...

Tek suçu sevmekti zaten...

&

Hyunjin salonda pür dikkat filmi izlemeye devam ederken kulaklarına dolan ağlama sesleri ile şaşkınlıkla başını kaldırdı. Felix her ne kadar sesini duyurmamaya çalışsa da başarısız olmuştu.

Hyunjin hemen ayağa kalkarak filmi durdurdu ve tuvalete doğru ilerlemeye başladı.

Kapıya hafifçe vurduğunda Felix donakaldı ve hemen gözlerindeki yaşları silip ayağa kalktı. Hyunjin'in geldiğini duymamıştı bile.

Kapının kilidini açtı ve açar açmaz Hyunjin ile göz göze geldi.

"Felix?!"

"Hyun..."

"Sen... ağladın mı?"

"H-hayır. Yani ben..."

Hyunjin Felix'e sıkıca sarılarak başını Felix'in omzuna koydu.

Felix ani temas ile irkilirken burukça gülümsedi ve kollarını Hyunjin'in boynuna doladı. Felix'in burnuna dolan koku tekradan ağlama isteğini körüklüyordu. Hyunjin'in kokusu... canını bile verirdi o kadar çok seviyordu.

Felix Hyunjin'in kollarından ayrıldığına Hyunjin üzgün ve acıyan gözlerle bakmaya başladı minik bedene.

"Neden ağladın?"

Felix tekradan gözleri dolarken başını aşağıya eğip gözlerini kapattı.

Hyunjin elini Felix'in çenesine koyup kafasını kaldırdı ve ağlamaktan perişan olmuş gözlerin içine bakmaya başladı.

"Neden...ağladın?"

Felix bağıra bağıra 'Senin yüzünden!' demek istiyordu fakat diyemedi. Boğazına oturan yumru ile konuşması daha da zorlaşırken damla damla göz yaşları tekrardan akmaya başlamıştı bile.

"Lix ağlama n'olursun! Söyle bana ne oldu?"

"H-hyunjin ben...ben bunu söyleyemem."

"Lix içini dök bana korkma. Söyle hadi..."

"Zamanı gelince öğrenirsin Hyun. Şu anda anlatmak istemiyorum."

Hyunjin çaresiz başı ile onaylayarak Felix'in elinden tuttu ve tekrardan salona getirdi.

Geniş koltuğa oturup Felix'i kendine çekti ve kucağına yerleşmesini sağladı.

Felix şaşkınlıkla Hyunjin'in suratına bakakaldı. Hyunjin'in kucağında olmak heyecanlanmasını sağlarken kalbinin atış ritminin de hızlandığını fark etmişti.

Kalkmak için hamle yaptığı sırada Hyunjin Felix'i belinden tutup tekrardan kendine çekti.

"Felix...?"

"Hm?"

"Anlatmak istemiyorsun biliyorum ama en azından yanında kalmama izin ver. Ben ne olursa olsun seni destekler ve korurum. Arkadaşınım ben senin."

Felix tekrardan dolan gözleri ile yutkundu ve dudaklarını hafifçe ısırdı.

Hyunjin isteyerek yapmasada daha da çok canını yakıyordu Felix'in.

Arkadaş...

Felix bu sözcüğün canını bu denli yakacağını hiç düşünmemişti.

><><><

Sakın bana şimdiden ağlıyorum demeyin çünkü daha çok ağlayacaksınız :')

Çocukluk Aşkı ~HyunlixWhere stories live. Discover now