5. SÖZLERİN ÖTESİNDE, SESSİZLİĞİN ÖZÜ

29.1K 1.5K 868
                                    

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar hayal ürünü olup gerçeği yansıtmamaktadır, tamamen kurgudan ibarettir.

SPOTİFY'a ASLA DEME yazarak çalma listesine ulaşabilirsiniz.

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın ki bölümler hızlı gelsiin!!:))
Keyifli okumalar.

Küçüklüğümde birçok şeyden kaçardım. Genellikle kaçtığım şeyler, altından kalkamayacağımı düşündüğüm gerçekler olurdu. Yalanlardan değil, gerçeklerden kaçardım. Yalanlar, gizli gerçekler kadar acı vermezdi. Her seferinde, göz ardı edilen veya bilinmeyen gerçekler canımı daha çok yakıyordu. Bu acı verici gerçeklerin ağırlığı altında ezilmektense, kaçmayı tercih ederdim.

Gerçeklerin yükü, çocuk kalbimin kaldırabileceğinden fazlaydı. Yalanların geçici rahatlığı, gerçeklerin acımasız ve değişmez doğasıyla kıyaslanamazdı. Çünkü gerçekler, maskeleri düştüğünde yüz yüze gelmekten kaçındığım hayaletler gibiydi. Onlardan kaçtıkça, içimdeki huzursuzluk büyürdü. Ama yüzleşmeye cesaretim yetmezdi; bu yüzden kaçmayı seçerdim.

Gerçeklerden kaçarken, aslında kendimden kaçıyordum. Korkularımın ve zayıflıklarımın farkına varmak istemiyordum. Bu yüzden, çocukluğum boyunca içimde sakladığım bu duygularla yaşadım. Her geçen gün, bu duyguların beni ne kadar derinden etkilediğini daha da anlıyordum. Ama yine de, kaçmak bana daha kolay geliyordu.

Yine çocukluğumda yaptığım gibi gerçeklerden kaçmak, saklanmak istiyordum. Yağmurlu bir sonbahar günü, eski ve rahat bir koltuğa gömülüp, etrafımı saran kitapların arasına saklanmak istiyordum. Tüm dertlerimden uzak, güvenli ve huzurlu bir köşeye çekilmek; sanki hiç yara almamış gibi bu kasvetli ortamdan uzaklaşmak arzusundaydım.

Fakat artık çocuk değildim, büyümüş gerçeklerden değil de yalanlardan kaçan bir kız olmuştum. Furkan, hayatımda pek fazla yere sahip birisi değildi. Duyduklarımın doğruluk payı varsa eğer, artık olacağını da sanmıyordum.

İyi birisi olduğuna hâlâ inancım tamdı, ama bana yalan söylemiş olması işleri daha da sarpa sarıyordu.

Kavgalı olduğu kişilerin takıldığı mekanlara yanında birisini götürmek tamamen ahmakçaydı. Bu hareket, kibirli bir cesaret gösterisinden başka bir şey değildi. Görünüşe göre amacı, karşısındakilere "Siz yapamadınız, ben yaptım" diyerek üstünlük taslamaktı, ama işler istediği gibi gitmemişti. Yanında bulunan kişi olarak, bu tehlikeli oyunda sadece bir piyon rolü oynadığım hissine kapılmıştım. Onun yanında bulunmam, sadece kendisini daha güçlü ve güvenli hissetmesini sağlamak için bir araçtı. Fakat Demiralp böyle küçük oyunlara kanacak adam değildi. Bildiğim tek bir şey varsa o da sadece Furkan'ın egosunu tatmin etmek için sahneye konulmuş bir figüran olduğumdu.

Furkan, çok fazla kafaya takacağım birisi olmadığından ona pek aldırmadım. Ancak içimde bir yerlerde, derinlere gömülmüş bir kırgınlık ve kızgınlık vardı.

Yutkundum, düşüncelerim düğümlenmiş gibiydi. Fazla sakindim, sanki bu sakinliğim onu şaşırtmış gibiydi. Gözlerinde kısa bir tereddüt parıltısı belirdi. Söylediği şeyleri tartıyordu, kendince. Doğru söyleyip söylemediğini bilmediğimden, Furkan'a hemen haksızlık etmek istemiyordum. Sonuç olarak yargısız infaz olmazdı. "Ne saçmalıyorsun?" diye sordum, sessizliği bir hançer gibi keserek.

ASLA DEMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin