18. Bölüm

50 5 3
                                    

Dersler bitince çantamı toplayıp keyifsizce sınıftan çıktım. Kafam çok karışıktı ve tükenmiş hissediyordum. Okuldan çıkınca beni bekleyen Ediz'le karşılaştım. Gülümseyerek yanıma geldi. Benim mutsuz olduğumu görünce kaşlarını çattı ve bir süre ben baktı. "Bir şey mi oldu?" dedi. "Sadece biraz yorgunum." dedim. Bana inanmamıştı ama üstelememişti.

Sessizce metro istasyonuna yürürken Ediz'in ara ara bana baktığını görselde ses etmedim.

Metroyu beklerken Ediz kolunu omzuma attı. Ona baktığımda ileri baktığını gördüm. Yanımdaydı, ben yalnız değilim. Buruk bir gülümsemeyle önüme döndüm. Ediz'e çok şey borçluydum. Bana bir aile, güvenebileceğim bir dost, öğüt verip arkamda olacak bir abi olmuştu.

Metro geldiğinde Ediz kolunu omzumdan çekti ve elimi tutup beni metroya sürükledi. İneceğimiz durağa kadar elimi tuttu. Sanki elimi bırakırsa kaybolacağını düşünüyormuş gibiydi. Normalde sürekli gülümseyen çocuk şu anda derin düşüncelere dalmıştı.

Bineceğiniz durağa geldiğimizde Ediz'le beraber çıktık.

Sessiz ama hızlı adımlarla yürürken Ediz bir anda durdu. Ne oldu diye baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Şaşkınca ona bakarken elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. "Ediz?" dedim merakla. Kafasını çevirdi ve "Özür dilerim." dedi. "Özür dilemeni gerektiren bir şey yok. Neden ağlıyorsun?" dedim. "İşe yaramazın tekiyim. İyi olduğum tek şey insanları güldürmek ama seni güldüremiyorum. Benim yanımda hep mutsuzsun." dedi hıçkırıkların arasında. Kaşlarımı çattım "Neyden bahsetiyorsun anlamıyorum?"

"Farkında değil miyim sence? Benim yanımda hiçbir zaman gerçekten gülmüyorsun. Sana yardım etmeye çalışıyorum ama her seferinde başarısız oluyorum. Seni mutsuz gördükçe aptal gibi hissediyorum. Neden sana yardım etmeme izin vermiyorsun? İstersen derdini dinlerim, sana yardımcı olmaya çalışırım, senin için kavga bile ederim çünkü sen benim kardeşimsin. Belki aramızda tam olarak bir kan bağı yok ama seni ilk gördüğüm andan beri sen benim kardeşimsin. Kardeşim günden güne yıkılırken ben onun derdinin ne olduğunu bile bilmiyorum. Senin yanında olmak istiyorum ama nasıl yanına gelmem gerekiyor bilmiyorum."

Duyduğum şeylerle şaşkınlıkla Ediz'e baktım. "Sana böyle hissettirdiğimi bilmiyordum." dedim zor çıkan sesimle. "Sana böyle hissettirdiğim için asıl ben özür dilerim. Belki hissettirmiyorumdur ama sana gerçekten çok değer veriyorum. Sen benim daha önce hiç sahip olmadığım abim oldun. Bana zor anımda yoldaş oldun benimle aileni paylaştın. Sana bunun için doğru dürüst bir teşekkür bile etmedim. Sürekli seni yanımdan itmeme rağmen buradaydın. Seni ittim çünkü sana zarar vermekten korktum ne olursa olsun ben bir lanetim. Hem eşcinselim hem de aileme bir yüküm. Benim gibi birisi sana yakın olmamalı diye düşündüm. Böyle düşünerek sana farkında bile olmadan zarar vermişim. Ben çok özür dilerim kardeşim."

Ediz gülümsedi ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. O benim kardeşimdi. Her zaman yanımda olacak kişiydi. Benim yüzümden kendini suçlu hissetmesi gereken son kişiydi. Benim bu ana kadar gelebilmemde çok katkısı vardı.

"Hadi evimize gidelim." dedi Ediz. Evimiz, sahi sonunda benimde bir evim olmuştu. Artık benimde ait olduğum bir yer vardı. Mutlu olmam gerekir, fakat içimde bir boşluk hissediyorum. Alper bana açıldığında yıllardır beklediğim bir şey gerçek oluyordu. Sonunda onlarca gözyaşı döktüğüm oğlanla bir umut bir geleceğimiz olacaktı. O anda düşündüğüm tek şey gelecekti, yaşananları boşverip yaşanacakları düşündüm yalnızca. Ben ayrıştırılmaya alışkınım. Benimle uğraşılması bana artık o kadar etki etmez. Mahvedebilecekleri bir sosyal hayatım yok sonuçta. Fakat Alper benim gibi değil. O kendisini dışlanmış hissederse çöker.

Ne kadar çok sosyal değilmiş gibi görüşmede onu ayakta tutan şey etrafındaki insanlar. Ben bir şekilde üstesinden gelirdim ama Alper üstesinden gelemezdi. Bunu başından beri bildiğimden ona yakınlaşmaya bile çalışmamıştım. Açıkçası Alper'in beni tam olarak sevdiğini düşünmüyorum. Belki hoşlanıyordur fakat bana aşık değil. Ne kadar dillendirmese de Melisa'yla ayrılması onu görünenden daha çok etkiledi. Beni farkında bile olmadan Melisa'nın yerine koymaya çalışıyordu, ya da ben öyle düşünüyorum.

Sessiz geçen yolculuğumuzun ardından sitenin içine girmiştik. Kendimi Ediz'le olan konuşmamdan sonra daha iyi hissediyordum ama hâlâ çok yorgundum. Kalbimde bir boşluk vardı. Nedenini bilmediğim bir ağrı da vardı kalbimde. Nefes almak zor ve acı vericiydi. Kesik kesik nefes alıyordum. Kalbime hançer saplanıyormuş gibiydi. Kalbim normalden hızlı atıyordu. Göğsümün ortasını ovuşturdum ve geçmesini umdum. Yolun başından beri üzerimde olan ağrı bir anda dayanılmaz hâle gelmişti. Bir anda yolun ortasında durunca Ediz bana baktı. "Ne oldu?" diye sordu. "Yoruldum." dedim. Olayı büyütmek istemiyordum. "Yüzün sararmış sadece yorulduğundan emin misin?" dedi Ediz endişeyle. Konuşmak zordu o yüzden sadece kafamı salladım.

Apartmanın içine girince asansöre girdik. Ediz asansörün tuşuna basarken bende aynanın önündeki demire tutunup yere oturdum. Ediz bir şey söyleyecekmiş gibi baktı fakat konuşmadı. Evin olduğu kata geldiğimizde ayağa kalkayım diye bana elini uzattı. Ondan güç alarak ayağa kalktım.

Yürürken canım yandığından küçük adımlarla ilerliyorduk. Kapının önüne geldiğimizde Ediz cebinden anahtar çıkardı ve kapıyı açtı. "Ben biraz uyumak istiyorum." dedim. Anlayışla kafasını salladı. "Üzerini değiştir yatmadan önce." dedi ve beni odamın kapısının önünde bıraktı. Küçük adımlarla odaya girdim. Canım yanarken üzerimdekileri çıkardım. Üstüme bir sweatshirt giydim. Yatağın örtüsünü kaldırdım ve içine girdim. Uzanınca canım daha çok yandı fakat zamanla acı azalıyordu. Azalan acıyla günün yorgunluğu üstüme çöktü. Gözlerimi yavaşça kapatıp kendimi beni iyileştirecek tek şey olan uykunun kollarına bıraktım.

"Sevgilim, çok sıkıyorsun nefes alamıyorum." dedim arkamdan bana sıkı sıkı sarılan oğlana. "O zaman bugün burada kal. Eğer kalmayacaksan seni katiyen bırakmam!" dedi ciddi bir şekilde. "Annemlere açıklamayı sen yaparsın o halde!" dedim. "Yaparım ki!" dedi. Gülümsedim ve beni saran kollarını tutarken.

Bir anda tanıdık oda kayboldu ve karlı bir parkta otururken buldum kendimi. "Bazen yoruluyorum. Belki annemler baskıcı görünmüyordur fakat baskı yalnızca bir yere çıkmana izin vermemek değil. Bana hayatımın bir değeri yokmuş gibi, tek özelliğim ders çalışmakmış gibi davranıyorlar. Kendimi değersiz hissediyorum böyle zamanlarda. İster istemez üzülüyorum çünkü ben onların gözünde yalnızca notlarımdan ibaretim." hüzünlü bir şekilde derdini anlatıyordu tanıdık oğlan. Nedensizce onu üzgün görmek beni üzüyordu. Ona sarıldım yalnızca, içimdeki bir şey ona sarılmam gerektiğini söyledi çünkü. Karşımda ağlamamak için duran oğlanın gözlerinden yaşlar akmaya başladı bir anda. "Birde bana bebek diyorsun!" dedim ortamı şenlendirmek için.

Sahi bunlar benim anılarımdı. Nasıl oldu da bunların hepsini bir anda unuttum? Belki unutmamışımdır yalnızca unutmaya çalışmışımdır. O hâlâ burada bir yerlerde gibi hissediyorum bazen. Belki Alper'e bugün hayır dememim tek sebebi onun hazır olmaması değildir, belki ben de daha hazır değilimdir. Daha Adal'la olan hikayemizin yarım kaldığını aklım alamıyordur. Kaç gün ağladım ki o gidince? On, on yedi belki yirmi yedidir.

Alper'i ilk gördüğümde gözümde yalnızca Adal canlandı. Alper'e aşık olmamın tek sebebi Adal'dır belkide. Fakat zaman geçtikçe Alper'in kişiliğine hayran kaldım, dürüst ve samimiydi. Kalbimdeki boşluğu açan Adal'mış gibi düşündüm onu. Adal'a inkar edemeyeceğim kadar benziyordu sonuçta. Fakat onunla konuşmaya başladığımdan beri onun Adal'dan ne kadar farklı olduğunu fark ettim. Yıllardır Adal olarak düşündüğüm çocuğun Adal olmadığını fark edince afalladım. Kalbimde kabuk tutmuş o yaranın kabuğu bir anda koparıldı gibi hissettim. Olduğum durumu fark edince Alper'e olan bakışlarım değişmedi, ona aşığım hâlâ ama Adal'ın gidişini uzun zaman sonra ilk defa gerçekten hissettim.

Alper'le çıkarsam Adal'la olan sayfamız  yok olacak. Kollarımda ölen sevdiceğim sonsuza kadar yalnızca bir anıdan ibaret olacak. Alper'e kızgınım, çünkü beni kendine aşık etti.

Senden özür dilerim sevdiceğim. Umarım beni birgün affedebilirsin...

Sarışın oğlan bxbWhere stories live. Discover now