11.BÖLÜM

713 30 3
                                    


Gözlerini açtığında boş bir odada tek başına, elleri yukarıda bağlı bir şekilde yerde oturduğunu fark etti Pusat.

Ne zamandır buradaydı, buraya nasıl gelmişti, kim getirmişti ?

Kollarını hareket ettirmeye çalıştı Pusat, ama uyuşmuştu ve ağrıyordu. Başındaki ağrı katlanılır gibi değildi.

Beynindeki parçalar yerine oturmaya başladığında birkaç şeyi hatırlardı. Mert'in yanına gidiyordu, Hajta'yı bulmak için. Giderken arkasından birkaç kişinin geldiğini hissetmişti daha doğrusu adım seslerini duymuştu.

Sonra ise sırtına saplanan iğne ile  yere yığılmıştı. Sakinleştirici iğne olmalıydı.

Düşünceler beyninde dönerken aklına Helin'le olan konuşmaları geldi.
"Gelince haber ver" demişti Helin ona, oda "haber veririm" demişti. Haber falan verememişti, ki gelebilmiş de sayılmazdı.

Kollarındaki kelepçeyi çıkartmaya çalıştı ama nafileydi.

Tam o esnada kapı açıldı ve içeri iki adam girdi. Pusat birini zaten tanıyordu birkaç aydır izini sürdüğü Hajta.

Hajta "Oo uyanmışsın komutan" dedi. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı, Pusat öğürmemek için kendini tuttu. Böyle iki yüzlü insanlardan nefret ederdi ve Hajta' da ondan nefret etmesi için gerekti olan tüm özellikler vardı.

Ela gözlerindeki büyük kin ve öfke Hajta'nın gözleri ile buluştuğunda Hajta yüzünü ekşitti ve "Aşk olsun komutan niye bana öyle bakıyosun, sevmiyor musun beni ?" diye sorduğunda Pusat'ın sinir ve öfkesi çoğaldı.

"Seni neden buraya getirdiğimi biliyor musun komutan ?" diye bir soru daha yöneltti Hajta. Pusat gözlerini devirmekle yetindi fakat Hajta cevabını almış gibi yüzüne gülümsemesini yerleştirdi ve "Çok zekisin be komutan" dedi. Pusat'ın önünde diz çökerek kafasını eğdi. Pusat ise kafasını duvara değdirene kadar geri çekti, onun buram buram sigara ve pis kokusunu içine çekmek istediği söylenemezdi.

Hajta "Yaptığınız planlardan ve birkaç şeyden daha bahsetmek ister misin komutan ?" dediğinde Pusat "Yaklaş" deyip kafasını Hajta'ya doğru biraz eğdi Hajta zaten Pusat'a eğilmişti.

Pusat, Hajta'ya sert bir şekilde kafa attı ve "Al sana çok önemli bir bilgi SEN BEYİNSİZİN TEKİSİN" diye bağırken Hajta kafasını tutarak ayağa kalktı ve belinden çıkardığı silahını Pusat'a doğrulttu "Çok soğuk kanlısın komutan" dedi, Pusat sırıttı "Eyvallah" dedi. Bu rahat tavırları Hajta'nın sinirlerini bozmaya başlamıştı.

Hajta "BANA BAK, YA SORULARIMA CEVAP VERİRSİN YADA SENİ KURŞUNA BOĞARIM" diye bağırdı ama Pusat ona boş gözlerle bakıyordu. Pusat "Seni bekleyemem vurucaksan vur çünkü sorularının hiçbirine cevap vermeyeceğim" dediğinde Hajta "Burada aç ve susuz kaldığında da aynı şeyleri söyleyebilecek misin komutan ?" dediğinde Pusat "Beni aç ve susuz bırakman umrumda mı sanıyorsun ?" diye sordu ve devam etti. "Ben Türk askeriyim, biz size benzemeyiz siz kendinize bile güvenmiyorsunuz ama benim ülkem bana güveniyor ve onların güvenlerini boşa çıkartmak gibi bir düşüncem de yok" dediğinde Hajta gülmeye başladı Pusat gülmüyordu, gerçekleri söylemişti, gülecek birşey yoktu.

"Sana zaman tanıyorum, yarın geri gelirim ve bence kararlarını gözden geçirmelisin" dedi, Pusat ise gülerek "Görüşmemek üzere" dedi. Hajta'nın söylediklerini pek ciddiye almamıştı isterse öldürebilirdi ama onun istediği hiçbir şeyi yapmayacaktı.

'İki gün sonra'

"Komutann" diyerek içeri giren kişinin sesini duyduğunda yüzünü buruşturdu Pusat. Yarın gelirim demişti, dün gelmediği için mutluydu ama bugün gelmişti. Keşke gelmeseydi. Haysiyetsiz diye geçirdi içinden Pusat.

YEŞİL'İMWhere stories live. Discover now