Ben bilmem

44 6 1
                                    

Bildiğini bilme,
Bilmediğini bil.

Sözde 2 Hafta, açarsak 15 gün sürmüş, ama bana soracak olurlarsa belki yıllar diyebileceğim bir yarı yıl tatili son bulmuştu. Herkesin son derece heyecanlı ve bazılarının da bitsede gitsek adlı şiirleri içerisinde okul bahçesinde toplanmaya başlamıştık. Gözlerim Elisa'yı ararken okul görevlilerine biri yanıma geldi ve bu gün nöbetçi olduğumu söyledi.

Ya ya ne kadar da güzel bir sabah.

İstiklal marşı için son çağrı yapıldıktan sonra hızla merdivenlerden inip kendi sınıfımın olduğu sıraya geçtim. Eh tabi tatilden önce gideceğim gideceğim diye nâreler atarken bu gün burada olmam onları şaşırtmış olmalıydı ki onlarda bunu belli ediyordu.

Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Marş bittikten sonra herkes ilk ders için sınıflarına çıkmaya başlamıştı. Bende bu gün nöbetçi olduğum için kendi görevli odama doğru çekilmeye gidiyordum, ta ki okul müdürümüz bana seslenene kadar.

-Efendim hocam

-Bak demek ki ferace ile de oluyormuş. Bu gün bir yere kaybolma seninle biraz konuşmam gerekiyor.

-Tabiki hocam.

Ortam çok kalabalık olduğu için pek bir şey söyleyememişti. Gerçi ilk dediği yeterli nitelik taşıyordu. Ferace ile de oluyormuş demek. Sakin, sakin, sakiniz. Koridorda boş boş beklemek yerine nöbetçi odasına girdim. Bu gün de ne kadar güneşli bir gün böyle.

Şimdilik aldığım kararı uygulamam için bir durum olmamıştı. 2 hafta sonra sınavların olucak olması beni test çözmeye iterken çok çok diğer bir yanım ise gideceğiz zaten sıkıntı yok diyordu. Sahi ben ne yapacaktım. Eğer bir şeyleri belli edersem benimle daha fazla uğraşacaklardı. Zaten müdürümüz sağ olsun ilk günden radarına almıştı beni. En iyisi herșeyi herkesten olabildiğince uzak tutmaktı.

O anda çalan telefon ile kendime geldim. Ve tahmin edin sizce kim aradı. Ee yani.

-Efendim hocam.

-Odama gelebilir misin canım. Seninle biraz konuşmamız gerekiyorda.

-Tamam hocam.

Hadi bakalım. Sakin olmalı ve nötr davranmalıyım. Eğer hoşuna gitmeyecek bir şey söylersem bu daha fazla konuşma demek olurdu.

Kapıyı 3 gece çaldıktan sonra gel sesi ile içeri girdim.

-Gel bakalım otur şöyle.

Gerginken oturmak mı... Yok canım kalsın.

-Sağ olun hocam böyle iyiyim.

-Peki o zaman. Annenle konuştuk. Bazı kararlar almışsın.

Canım annem benim, her zaman gözlerimi yaşartıyor.

-Evet hocam öyle oldu.

-Bak seninle bir müdür olarak değilde bir büyüğün olarak konuşuyorum. Okulu bırakma düşüncen varmış. Yavrum okulu bırakmak ne demek. İlerideki hayatını bir düşünsene. Okumazsan, diploman olmazsa eğer gelecekte ne iş yapabilirsin, nasıl gecineceksin, hiç düşünüyor musun? Evlenip, ev hanımımı olmak istiyorsun?

Hadi buyrun. Gelde sinirlenme denir ya. Ama sakin, ters bir tepki yok.

-Haklısınız hocam.

-Haklıyım Tabiki. Geleceğini düşünsene. Eğer okumaz, çalışmaz isen ne yiyip ne içeceksin. Eğer okulu bırakırsan ileride çok pişman olacaksın.

Vaveyla-LTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang