𝕺𝖓𝖊

445 39 50
                                    

3. Kişi Anlatımıyla

Evde büyük bir sessizlik hakimdi. İkili, sessizce oturuyorlardı; her köşesinde anıları olan evde.

Anlaşamıyorlardı artık, evli kalmak O'nlara zor geliyordu. Üç yıllık evlilikleri kendilerine fazlalık gelmeye başlamıştı artık.

Düşünüyordu Felix, yalnızca düşünüyordu;

Tanrı aşkına, nasıl bu hâle geldik Hyunjin?

Düşünüyordu Hyunjin, yalnızca düşünüyordu;

Tanrı aşkına, nasıl bu hâle geldik Felix?

İkisininde aklında bu dönüyordu. Aslında, evlilikleri şu son dört ay içerisinde bozulmuştu. Bu dört ay içerisinde ilk önce ufak tartışmalar, daha sonra şiddetlenen tartışmalar ve en sonunda da evi terketme.

Aslında çok iyilerdi, fakat bu ilişkiyi bitirmeye çalışan birisi vardı. Ki, bence istediği yerine geliyordu.

Lee Daina.

Felix'in kız kardeşi; en büyük Hyunjin aşığı, en büyük Felix antisi.

Flash Back

"Sevgilim, yemekleri getirmeme yardım eder misin?"

Felix elindeki tabağı masaya bırakırken konuşmuştu. Tabi bunu duyan eşi hemen ayağa kalkmış ve güzel bebeğinin beline sarılıp boynuna öpücük bırakmıştı; kendi ailesi ve Felix'in ailesi içerisinde.

"Tabi ki ederim, yeter ki benim güzel bebeğim istesin."

Beraber gülüşerek mutfağa giderlerken, Daina sinirle solumuştu.

"Sakin ol Daina, dayanabilirsin."

Kendi kendini sakinleştirdikten sonra derin bir nefes almış, elindeki tabaklar ile dönen ikiliye bakmıştı.

Kafasındaki planı uygulamasına az kalmıştı. O plan sonucunda istediğine ulaşabilecek, Hyunjin'i elde edecekti.

"Evet, yemekler hazır! Sevgili ailem, sizi masaya alalım~"

Felix sevinçle konuşurken, Hyunjin ise kafasını yana eğmiş, aşk dolu gözleriyle sevgilisinin mutluluğunu izliyordu.

Yemeğe geçtiklerinde Hyunjin ve Felix yan yana otururken, Daina Felix'in inadına Hyunjin'in yanına oturmuştu. Tabi bu Hyunjin'in umrunda değildi. Sadece güzel bebeği ile ilgilenmek istiyordu.

Flash Back End

Felix ayağa kalkmış ve yukarı çıkmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamayacaktı çünkü. Ah, size ettikleri kavgadan bahsetmemiştim, değil mi?

İkili az önce büyük bir kavga etmiş, sonrasında ise sakinleşmek için oturmuşlardı koltuklarına.

Felix içinde sinir patlaması geçirmiş, ailesinin evine gitmek için eşyalarını toplamaya karar vermişti. Bu yüzden hızla yukarı çıkmaya başlamıştı.

Hyunjin anlatmıştı O'nun eşyalarınızı toplanacağını, günlük aktiviteleri olmuştu artık. O da hemen ayağa kalkmış ve bebeğinin kolunu tutmuştu.

"Gitmeyeceksin, oturacaksın evinde."

"Bunu az önce siktir çeken sen mi söylüyorsun?"

İkili arasında bir sessizlik oluştuğunda, Felix'in dolan gözlerinden birindeki yaş düşmüştü.

"Hadi ama, sinirliydim bebeğim. Tanrı aşkına şu halimize bak Felix, bize ne olduğunu anlayamıyoruz. Bir anda bitmeye yöneldik sevgilim, daha fazla bitirme. Bizi çukura sürükleme.

"Yapma Hyunjin, tekrar sana inanmamı sağlama. Bırak gideyim, gideyim de kafamızı toplayalım. Ağlayarak özleyelim birbirimizi, özleyerek ağlayalım."

"Neden ağlayalım, neden özleyelim birbirimizi? Birbirimize elimizi uzatsak dokunabilecek vaziyetteyken, neden elimizi uzattığımızda boş kalmasını sağlayalım?"

Felix'in yaşları düşmeye devam ediyordu. Ki, Hyunjin de farksız değildi.

Hemen bebeğinin bacaklarının altından tuttu ve O'nu kucağına aldı. Felix şaşkınlıkla O'na bakarken, düşme korkusuyla kollarını sarmıştı eşinin boynuna.

Balkona geldiklerinde Hyunjin Felix'i oturttu koltuğa, sonrasında ise kendisi yattı Felix'in bacaklarına.

Gözlerini gökyüzüne çevirdi, yıldızlara baktı. Tabi hepsi sönük duruyordu, sevdiği adamın yüzündeki yıldızların yanında.

Felix çekinerek elini attı uzun ve siyah saçlara. Küçük tutamlar alarak örmeye başlamıştı. Sinirini atmasına ve rahatlamasına yardımcı oluyordu.

Hyunjin de bunu bildiği için saçlarıyla oynamasına izin veriyor, yaptığı her şeyi seviyordu.

"Mahkeme ne zaman?"

Hyunjin'in anlık sorusuyla Felix ördüğü saçı durdurdu ve tekrar gözlerinin dolmasına izin verdi.

"Bu ayın sonunda."

Hyunjin kafasını sallamış, sonrasında ise güzel bebeğinin O'nun ağladığını görmesin diye kafasını diğer tarafa çevirdi.

"İstiyor musun?"

"Neyi, Hyunjin?"

"Ayrılmayı?"

Felix o an çakılıp kaldığını hissetti. Ne diyecek bilmiyordu ki, asla düşünmemişti bile. Ve zaten neden mahkemeyi açtığını bile bilmiyordu. Kız kardeşinin sözlerine uyumuştu.

"Biliyor musun Felix, ben hiç istemiyorum boşanmayı. Sensiz bir ev, çok boş gelir bana. İşten gelince boynuma sarılıp güzel yemekler yaptığını söyleyen biri yok, her gece koala gibi yapışan bir bebek yok, kiraz çiçeği gibi kokan birisi yok... Bunlar yolda yaşamanın ne anlamı var?"

"Şhh, son sözü duymamış olayım. Yaşamalısın, beraber yaşamalıyız."

"Sürekli böyle kavga ederek mi?"

Felix susmayı tercih ettiğinde, başını geriye yasladı ve saçları örmeye devam etti.

Evet Felix, sıra sen de.
Planına başla ve,
sevdiğin adamı asla kaybetmemek üzere elde et.
Sevdiğin adamı O kızın eline bırakma...

***

merhahaa bebislerimmm

yeni ktap uwuu yapicam aralarını siz merak etmeyin ama kaoslu sekilde 😝😝

sizleri seviyorum 💗🫶🏻

gorusuruzz optum poncik dudaklarinizdannn

𝕰𝖓𝖉 𝕺𝖋 𝕸𝖆𝖗𝖗𝖎𝖆𝖌𝖊 | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin