4| coffee

65 13 69
                                    

Ne yazacağımı bilmiyorum ama başladım haydin bismillah. Ya bir de ben simdiden bunlari asik etcem de cok sacma olmaz ins olursa fici kaldiriirim(her turlu kaldircam ama. Baştan uyarayım noktalama ya da yazım hatalarım olabilir affınıza siginiirm

⋆.°🧸๋ྀི࣭⭑
1 hafta sonra
Beomgyu o gün tüm içini Kai'ye boşaltmıştı. Üstünden bir yük kalktığını hissetmişti. Ama bilmediği bir şey vardı...

Kai duyduklarına çok şaşırsa da çoğu şeyin zaten farkındaydı. Çünkü Beomgyu çok belli ediyordu. Kai'nin üzüldüğü şey ise Taehyun'du. Bunu Taehyun'a nasıl söyleyeceğini düşündü. Ya da söylemese daha iyiydi? Kai çok kararsız kalmıştı. Alıştıra alıştıra söylemesinin daha mantıklı olacağını düşündü.

O gün Yeonjun, Soobin ile konuşabilmişti. Hatta çıkışta birlikte kahveciye gideceklerdi. Bu yüzden kendisini iyi hissediyordu.

Çıkışta Yeonjun ile Soobin birlikte otobüs durağına doğru yol aldılar. Bir yandan konuşuyorlardı. Konuştukça daha çok ortak yönlerinin olduğunu fark ediyorlardı. Konu Tv Girl'e gelmişti. Yeonjun, heyecanlı heyecanlı anlatıyordu. Sonuçta Tv Girl aşığıydı. Ki nereden baksanız belliydi. Yeonjun'un bu heyecanını Soobin, tatlı bulmuştu. Ardından Yeonjun'un bu haline gülmüştü.

Bu gülüşü, Yeonjun'un içini ısıttı. İçten içe hep gülmesini istedi. Onu hep güldürebilmek istedi. Kim bilir belki birisi de bana karşı böyle hisseder diye düşündü Beomgyu'nun ona karşı böyle hissettiğini bilmeden...

Okul bittiğinde birlikte çıktılar. Yavaş yavaş otobüs durağına doğru ilerlediler. Bu sefer konuşmuyorlardı. Ortam sessizdi. Bu garip bir sessizlikti. Otobüs durağına geldiler ve otobüsü beklemeye başladılar.

Otobüs gelmiş, yan yana olan iki koltuğa oturmuşlardı.
Soobin "Müzik dinlemek ister misin?" diye sordu. "Oh, tabii. İsterim." diye cevapladı. İçten içe Soobin'in sesini dinlemek varken niye muzik dinleyeyim ki diye düşündü. Kendi içinde haklıydı. Ne de olsa Soobin, hayran kaldığı kişiydi...

Soobin, kulaklığının bir tekini Yeonjun'a uzattı.
Lovers Rock açmıştı. Yeonjun cok sevinmişti.
Nereden baksanız bu sevinci belli oluyordu.

Soobin; onun bu mutluluğunu gördükçe Yeonjun'a daha çok kapılıyordu. Yeonjun'da onu çeken bir şey vardı.

Tam da şu an dudaklarına yapışmak istedi.
Ama ona göre bu tür şeyler doğru değildi. Bir erkeğin bir erkekten hoşlanmasını ya da onu öpmesini doğru bulmuyordu ki bulamazdı da. Kendisini o an suçlu hissetti. Hissettiği şey ona göre çok ama çok yanlıştı. Her ne kadar elinde olmadan hissetse de doğru bir sey olmadığını biliyordu. Yeonjun'dan bir süre uzak durursam geçecektir diye düşündü.

Kahveciye gelmişlerdi. Burası Yeonjun'un çalıştığı yerdi. Yeonjun hemen tezgahın arkasına geçip bir kahve hazırladı. Kahveleri alıp masaya geçti. Anlık bir fikir ile Soobin, ders çalışmayı teklif etti. Zaten ortam sakindi. Yeonjun da kabul edince ders çalışmaya başladılar.

Ders çalışırken birbirlerine fazla yakınlardı. Yeonjun sürekli anlamadığı soruları soruyordu. Soobin anlatırken de soruyu dinlemek yerine Soobin'i izliyordu. Anlamadığını söyleyerek tekrar anlattırıyordu. Ve yine dinlemeyip Soobin'i izliyordu. Hatta öyle ki bir keresinde yanlışlıkla "Neden bu kadar güzelsin?" diye sormuştu. Tabii, Soobin sasakalmıstı. "Tesekkurler." diyebilmişti sadece.

Yaklaşık bir saat çalıştıktan sonra Yeonjun'un mesai saati başlamıştı. Bundan dolayı tezgahın arkasına geçti. Soobin ise biraz daha ders çalıştı. Yeonjun ile vedalaştıktan sonra eve gitti.

Yeonjun'un mesai saati bitmisti. Saat 9'da eve gelmişti. Kısa bir duşun ardından yine ders çalışmaya başladı.
Sonrasinda saate baktığında saatin 00.00 oldugunu gordu.

Bir gün daha bitmişti ve Yeonjun da bitmişti. Çok yorulduğunu hissebiliyordu. Gözlüğünü çıkarıp - evet, ders çalışırken gozluk kullanıyordu- bir kenara koydu. Birkaç esneme hareketi yapıp ayağa kalktı. Her yeri tutulmuştu. Kaç saattir aralıksız çalışıyordu. Bu günlük bu kadar yeterdi. Yatağına geçti. Ama düşüncelerinden kaçamıyordu. Soobin'i düşünüp düşünüp durdu.

Düşündükçe daha çok kapılıyordu. Onun hafif esmer teni, toprağa benzeyen hafif kahverengi gözü ve özellikle mavi saçları... Gözleri mavi olmasa bile saçları onu okyanusa dönüştürüyordu.
O, artık Yeonjun'un okyanusuydu. İçine girdikçe daha çok battığı, daha çok içine çekildiği bir okyanustu... Belki de bunları su an anlamazdı ama gün geçtikçe her ikisi de bunların farkına varacaktı...

˚˖𓍢ִִ໋🌊 🪼˚˖𓍢ִ✧˚.

Abi o kadar degisik ruh hallerinde yazdim ki bolumun bir yarisi mutlu diger yarisinda agliyorsun. Kusuruma bakmayin ve son kismi haric cok begenmedim ama umarim begenirsiniz. Birde aq mal watty yazdiklarimi birkac kez kaydetmedi o yuzden baya kotu olmus olabilir ama affiniza siginiyorum bunun icin de. Sizi seviyorum opuldunuuuzzz.

-stargirll.

blue hair | yeonbin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin