•ölümle yaşamak

110 12 3
                                    

seni ölümden kurtarabilmek için,ne söyleyebilirdim?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

seni ölümden kurtarabilmek için,
ne söyleyebilirdim?


bir metre kadar ilerisindeki odanın soluk renkli kapısının üzerindeki küçük ekranda yanıp sönen numarayla yeonjun bakışlarını parmaklarının arasındaki kağıda indirdi, önünde yalnızca 3 kişi kalmıştı.

sırasını kaçırmamak için kulaklıklarını çıkartıp çantasına yerleştirdiği esnada biraz ilerisinde 2 ufaklığın babalarıyla olan sohbetine kulak misafiri oldu, anladığı kadarıyla ailelerine yeni birisi katılmıştı ve küçük kız,kardeşine kendi seçtiği ismin konulmasını ısrar ediyordu.

onlar koridorun soluna sapıp gözden kaybolana kadar küçük kızın itiraz sesleri duyulmaya devam etti. bu sırada önünde beklediği kapı aralandı ve az önce içeriye giren yaşlı kadının dışarıya çıkmasıyla ekranda yeni bir numara belirdi.

hemen birkaç koltuk ilerisinde orta yaşlardaki başka bir kadın elindeki kağıdı cebine atarak kapıya doğru ilerlediği sırada dikkatini başka bir şey çekti.

en köşedeki boş koltuğun altında kırmızı kapaklı bir kitap vardı,bu; merakla kaşlarını kaldırmasına neden olduğunda hızlıca bir etrafa bir göz gezdirdi fakat kimse bir kitap kaybetmişe benzemiyordu, birkaç saniyelik tereddütten sonra ağır adımlarla ayağa kalktı ve kitaba doğru ilerledi.

eline aldığı kitabı şöyle bir incelerken parmaklarını kadife kapağın üzerindeki yazıda gezdirdi.
güzel bir el yazısıyla"ölümle yaşamak" yazıyordu üzerinde. şimdi daha da ilgisini çekmişti çünkü daha önce hiç bu kitabı duymamıştı.

zaman kaybetmeden kitabın sayfalarını karıştırdı, gözüne çarpan birkaç satırdan sonra  aslında bunun bir kitap değil de bir defter olduğunu anladı.
dahası bir günlüğe benziyordu, evet evet kesinlikle bir günlüktü bu.
birisinin kişisel hayatına izinsiz dahil olmaktı belki de yaptığı,ki büyük ihtimalle tam olarak öyleydi ama merakı etik ahlak kurallarına üstün gelmiş ve bir anda kendisini bu günlüğün kalabalık satırlarının arasına kaptırmıştı.

okumaya olan iştahı sayfaları çevirdikçe daha da kabarmış ve bir anda nerede olduğunu unutuvermişti.öyle ki, içeriye giren diğer kadının da çıktığını ve artık önünde yalnızca bir kişinin kaldığını fark etmemişti.

bu sırada parmakları bir sonraki sayfayı çevirmek için havalandığı anda birisinin aniden elindeki defteri çekip almasıyla istemsizce korkmuş ve kalp atışları hızlanmıştı.

"Hey! O benim defterim!"

yakalanmış olmanın verdiği utançla çekinerek kafasını kaldırdığında,nefes nefese kalmış halinin aksine kocaman bir gülümsemeyle karşısında duran genç, fazlasıyla şaşırmasına neden olmuştu.
çünkü o uzun saçları tanıyordu,yani en azından ismini biliyordu.

"A-ah şey üzgünüm.."

yanlış bir şey yapmanın yanında bir de yabancı olmayan birine yakalanmış olmak ekstra utanç vericiydi, kendisini böyle bir durumun içine düşüren merak duygusuna içten içe söverken elini ensesine attı.

"Şaşırdın değil mi? Ama ben daha çok şaşırdım. O şeyi kaybettiğimi sandım ve az daha hastanenin altını üstüne getirmeye başlayacaktım ki defterimin senin elinde olduğunu gördüm."

sessiz kalarak omzundan düşmek üzere olan çantasının kolunu yukarıya çekti.
söyleyecek bir şeyi yoktu, yeterince rezil olmuştu zaten.

"sen...onu okudun değil mi?"

uzun saçlının kaybolan gülüşü ve tedirgin sesi, yeonjun'un da gerilmesine neden olmuştu.eğer okurken yakalanmasaydı bir etiği daha çiğner ve aksini iddia edebilirdi ancak suç üstü yakalanmıştı  bir kere.

"Sadece onun bir kitap olduğunu düşünmüştüm."

Uzun saçlı olan ince parmaklarını saçlarının arasından geçirip kafasını salladı.
" Hastalığımı öğrendiğimden beri bu günlüğü tutuyorum.."

sonra aniden aklına bir şey gelmiş gibi yeniden konuşmaya devam etti.
"Baksana şaka yaptığımı falan düşünmüyorsun değil mi?"
herhangi bir tepki alamayınca gözlerini bir tavşan gibi kocaman araladı.cidden kocaman.

"Hadi ama kara mizahtan hoşlanmam bile!
omuzlarını düşürerek mırıldandı, pankreasım işlevini yitirdi ve yakında öleceğim..."

"ah öyle mi?"

defterin sahibi olan biraz şaşkın,biraz da alınmış bir ifadeyle yeniden konuştu.
"huh?!dediklerimi duyduğuna emin misin? bu noktada çok şaşırman ve en azından daha iyi hissetmem adına teselli etmek için birşeyler söylemen gerekmez mi?"

"Bunun bir işe yaramayacağını biliyorsun.sahte duygularla bezenmiş motivasyon sözcükleri duymak istiyorsan üzgünüm, yanlış kişi."

Bir an karşısındaki kırabileceğini hiç düşünmeden konuşmuş olması kısa bir süreliğine olsa da vicdanını rahatsız etmişti çünkü zaten ona karşı yeterince yanlış şey yapmıştı. fakat özür dilemek için kafasını kaldırdığı anda uzun saçlı tüm koridoru kahkaha sesiyle inleterek diğerini bir kez daha şaşırtmayı başarmıştı.

"ahahahah~
vay canına sen...sen gerçekten çok farklı birisin, bunu sevdim!!"

belki yaptığı kabalıkların karşısında uzun saçlının, kendisine kızıp azarlamasını beklediğinden böyle bir tepkiyle karşılaşınca afallamıştı.
ne yapacağını bilemediği o anda, bir süredir ekranda yanıp sönen kendi sırasına ait numarayla göz göze gelmiş, sonra da tek kelime etmeden uzun saçlıyı ardında bırakarak üzerinde Prof.Dr.Cha Eunwoo yazılı odaya doğru ilerlemişti...


summertime sadness 𓆩 𓆪Where stories live. Discover now