78

1.1K 71 4
                                    



Ege Demirel'in ağzından..

"Güzelim biz bunları ekmek almaya gönderdik ekmeği kendileri yapıyorlar herhalde?" Diye sordum alayla masaya tabakları dizerken.

Fırındaki tepsiyi çıkarıp masadaki havlunun üzerine koydu küçük tavşan.

"Bilmem gelirler şimdi-" lafını tamamlamadan kapı çaldı bende içeriye doğru seslendim.

"Erim kapıya bak!!"

Bir süre sessizlik oldu. Sonra aklıma erimin bacağı gelince ben içeri gittim. Erim kanepede oturmuş kötü kötü bana bakıyordu. Gülmeden edemedim.

"Çok komik." Diye söylendiği sırada ben kapıya gittim. Bilge de arkamdan gelmişti.

Kaptı açtım.

Bartu elindeki market poşetini bana uzattığı sırada Şükrü elinde nereden çıktığını bilmediğim siyah kediyle içeri girdi.

"Ekmek." Kendi elindeki poşeti bilgenin eline tutuşturdu. "Bonibon Bartunun elindeki poşette." Erime söylemişti bunu. En sonunda biz ona şaşkınca bakarken elindeki yavru kediyi de benim kucağıma bıraktı. "Bu da kedi."

Yumuşacık tüyler elime değerken Şükrüye baktım. "Sipariş yanlış gitti herhalde biz kedi istemedik."

"Bartu bu ne?"

"Kedi."

Bilge elindeki poşeti kenara bırakıp kediyi benim kucağımdan aldığında kedi miyavladı ve aynı zamanda Bartu hapşırdı.

"Niye burada? Nereden buldunuz bunu?" Derken bir yandan göz bebekleri büyümüş bir şekilde kediyi kucağında sıkıştırdı. "Tipe bak!"

"Abi kalsın burada lütfen.." Bartu bir kez daha hapşırdı. Alerjisi vardı herhalde.

"Ya.. bu adamlar daha kendilerine bakamıyorlar ben bunlara kedi mi emanet edeceğim bartu?"

"Anaaaa verin bana ben bakarım." Erim oturduğu yerden ellerini uzattığında Bilge ona takmadan elindeki kediyle koltuğa oturdu. Bu sırada Şükrü dış kapıyı kapatmıştı. Elimdeki poşeti bilgenin yaptığı gibi yere bırakıp kedinin yanına gittim. Mırıldanarak bilgenin onu sevmesine izin veriyordu. Bu tatlı görüntü karşısında gülümsedim.

"Bir kedimiz eksikti." Diye söylendi Şükrü ve erimin tanına oturdu. Bartu kediye yaklaşmamaya özen göstererek uzakta durdu bende bilgenin kediyi sevmesini izledim.

"Off iyi tamam.. kalsın." Dedi bilge en sonunda dayanamayarak.

"Ellerinizi yıkayın yemekten önce." Dedim ve poşetleri alıp mutfağa gittim. Ben içeri geçerken salondakiler kedinin adı hakkında tartışmaya girmişlerdi bile.


Yemekten hemen sonra bulaşık sırası Deniz de olduğu için onu mutfakta bıraktık ve hep beraber salona geçtik. Bizimkiler yavaş yavaş eve gelmeye başlamıştı bile.

Salonda oturuyorduk hep beraber. Televizyonda eski olduğunu bildiğim bir futbol maçı açıktı. Gözlerim oradayken çalan kapıyla herkes birbirine kim açacak bakışı attı.

"Sezer kalk bak kanka kapıya en yakın sensin." Diye konuştu elindeki mandalinayı soymaya çalışan Bilge.

Sezer bir iç çekip erimin yanından geçti ve kapıyı açtı.

Gözlerim hala televizyondayken ince bir ağlama sesi kulağıma dolunca kaşlarımı çatarak gözlerimi kapıya çevirdim.

Ece, ağlamaktan kızarmış gözleri ve yanaklarından süzülen göz yaşlarıyla kapıda duruyordu.

Nefret.  / bxb / texting /Kde žijí příběhy. Začni objevovat