~7~

192 12 5
                                    

Yeni bölüm geldi. Vote ve yorumlar az o yüzden bu bölüm kısa yazdım. Şaka şaka uzun yazdım. Tek bir şeye değinmek istiyorum vote atanlara teşekkür ederim ama ben sizin yorumlarınızı da merak ediyorum. Lütfen satır aralarında ve bölüm sonlarında yorum yapın sizi seviyorum. İyi okumalar.

Renkten renge giren Ziver, kendini toparlayıp pis bakışlarını benim üstümde gezdirdi.

"Öyle miiğ yaw? Vay bee Xelat xanımm beni unutmak bu kadar kolay mıydı? Senle geçirdiğimiz onca zaman seninle karşılıklı çay içmelerimiz yalan mıydı be?"

Belomebı (Benden uzan olsun. Yani verilen olaya bir şaşırtma efekti ) düpedüz yalan söylüyordu. Geçirdiğimiz onca zamandan kastı bize arada gelmesi idi. Yalanın batsın karşılıklı çay içmelerimiz dediği şey de iki odanın kapılarının karşılıklı olmasından dolayı öyle söylüyordu. Bunun neresi karşılıklı? Beynin mıçıkandi (kurusun) olsun Ziver, bir sen eksiktin Ziver!

Bunların ardında yetmemiş gibi Bawer'e döndü. Bir ona bir bana bakıyordu.

"Tebrik ederim Şahvar! Kendine düşman buldun. Benim sevdiğimi almak neymiş göstereceğim sana!"

"Sevdiğim mi? Hadi bakalım göstermezsen namertsin! Senden düşman olmaz olsa olsa sünepe olur!"

"Ne diyorsun sen bana ulan!"

Anlamadığım bir hız da Bawer, akılsız Ziver'in boğazına yapıştı. Gerizekalının ses ayarını düzeltecekti sanırım.

"Senin sesin çok yükseliyor benim canımı sıkma Ziver! Siktir git!"

Bawer'in itmesiyle yere düşen Ziver, ayağa kalkıp üstünü başını temizledi. O sırada Bawer elimi tuttu. Heyecandan 300-500 olmuştu nabzım. Gülmeyin valla çok heyecanlandım.

"Siz görürsünüz!"

Gereksiz bir tehditten sonra arkasını dönüp gitti. Bawer elimi sımsıkı tutuyordu. Parmaklarım birbirine geçmişti. Çok sinirliydi sesimi çıkaramıyordum. Bir halt yemiştim ve o da sorgusuz toplamıştı. Hiçbir şey diyemezdim. Ama acıyla çıkan sesim beni ele vermişti. Bawer kendine gelip ne yaptığına baktı ve ellerimi sıkmayı bıraktı. Ellerim hala ellerindeydi. Acıttığı yerleri nazikçe ovdu. Az önce tank gibi olan elleri şimdi bebek poposu gibiydi.

"Gel buz koyalım. İncittim seni özür dilerim."

"İşimizi halledip gidelim. Ben daha fazla rezil olmak istemiyorum."

"Bir bak etrafına istersen, rezil olmak için geç olmadı mı?"

Etraftaki kalabalık bir an da oluşmuştu sanki. Hemen elimi Bawer'in elinden çekmiştim. Ben önden yürümeye yeltenirken tekrar elimi tutmuştu. Elimi tutmasıyla dip dibe gelmiştik. Bana gülümseyip şalımı düzeltti.

"Şu an herkesin içinde bunu yapamazsın. Bir şey yaptın devam ettir. "

Şu an Bawer'i dinlemek dışında başka çarem yoktu. El makum tüm sokakları el ele gezmiştik. Dükkanı da Mardin'in sonuna koymuşlardı. Sonunda varmıştık. Hemen ablamı arayıp tüm modelleri attım. Bawer asla elimi bırakmıyordu. Dükkanda ki adam şoka girmişti. En sonunda elini bırakıp diğer yatakları gösterdim. Kaz tüylü yatak istiyormuş. Kaçıncı prensessin acaba abla şaşırıyorum gerçekten.

"Xelat hadi ama yarım saat dediler bir saattir burdayız."

"Ablamla Rosim kaz tüylü yatak istiyormuş adam depo da var mı diye bakmaya gitti."

"NE! Şaşırmış bunlar kusura bakma ablan ama yani sedir de yatmadıklarına şükretsinler"

"Ne kusuru allah aşkına sedirden, yer yatağından daha rahat yer mi var? Neyse bulsunlar da gidelim."

XWEZGÎNÎ (GÖRÜCÜ USULÜ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin