2

494 46 28
                                    

uyarı: KISACIK

Louis bunalmış, daralmış ve yorulmuştu.

Günün sonuna kadar Harry'i bir daha görmemişti. Zayn'i de öyle. Stan ise öğleden sonraki ikinci teneffüste koridorda ona selam verip Harry'nin sarışın arkadaşına doğru koşmuştu.

Yani günün sonuna kadar, Louis, Eleanor'laydı.

Kusmak üzereydi artık.

Trigonometri dersinden bu yana kız arkasından gelmeye devam etmişti. Amigo arkadaşları onu çağırdığında eliyle geçiştirip Louis'nin kolunu kavramıştı ve hiç bırakmamıştı, Louis'nin kolunda Elanor'un elinin izi çıkmak üzereydi şimdi. Koridorda yürürken insanlar fısıldaşmaya başlıyordu, Louis yanlarından geçerken dedikoducu okul gazetesi ekibinin birilerine onların çıkmaya başladıklarını söylediğini duymuştu.

Onlara karşı çıkıp yanlışlarını düzeltmemişti.

Her ne kadar boş sınıfta inek öğrencinin tekiyle (artık ona bu şekilde hitap etmek garip hissettiriyordu ve asıl garip olan da buydu) yiyişmiş ve okulun prensesini kabaca reddedemiyor olsa da Louis, öylesine bir öğrenciyle konuşamayacak kadar ulaşılamaz imajına sahipti.

Harry için o kadar ulaşılamaz değildi –orası ayrı konu.

Eleanor elindeki dergiyi Louis'nin görüş alanına sokup "Bu tarz bir elbise balo için ağır kaçar mı sence?" diye sordu,Louis'nin işkencesi başlıyordu demek ki.

Kırmızı minik şeye bakıp "Bunun elbise olduğundan emin misin?" diye sordu. Tamam, elbise AnnaSophia Robb'a yakışmıştı ama ona bile kısa gelirken Eleanor'un Vegas yolundan uzun bacaklarında nasıl görüne- Siktir, Lottie ile fazla zaman geçiriyordu.

Eleanor dudaklarını büküp dergiyi çekti. "Nasıl bir şey giymemi istersin, o zaman?"

"Neden bana soruyorsun ki?" dedi Louis, derginin sayfalarını karıştıran kıza yandan bir bakış atarken.

Eleanor dergiyi analiz etmeyi kesti, başını kaldırıp Louis'ye baktı. Büyük olan gözleri, kaşlarını kaldırınca devasa gözüyordu. "Şey," dedi, kişiliğine zıt bir güvensizlikle. "Ben –ben birlikte gideceğimizi sa-"

Louis onun sözünü kesti, sözünü kesmek zorundaydı. "Eleanor," dedi iç çeker gibi. "Sana yeterince belirtmedim mi? Baloya seni davet etmeyeceğim," Kızın kaşları alçalınca söylediklerini toparlamaya girişti ama Eleanor kolunu bırakıp uzaklaşmıştı bile.

Açıkça, Louis berbat etmiş, pisliğin teki gibi davranmıştı. Harika.

***

Louis, geçen yaz tatilinde araba tamir ederek kazandığı parayla alabildiği, kendisinden daha yaşlı arabasına ulaşıp kaputuna oturdu. Kendisini özel şoför olarak kullanan arkadaşı Zayn'i beklemesi gerekiyordu -yine de içinde hemen eve gidip Zayn'in sorgusundan kurtulmaya dair bir istek yok değildi.

Zayn cevap alana kadar Louis'nin üzerinde tepinecek, bu yeterli gelmezse zihinsel baskıyla Louis'nin ruhunu çürütecekti. Daha önce sayısız kere yaşanmıştı bunlar; Louis inatçı, Zayn ondan da inatçı olduğu süre de sayısız kere daha yaşanacaktı.

Ancak Louis, bu seferki için hazır hissetmiyordu. Kendinden iki yaş küçük, kıvırcık saçlı, bakışlarından bile anlaşıldığı kadar sapık ve büyük olasılıkla manyak bir inekle –üstelik İtalyanca sınıfında- birbirlerini fiziksel yönden çok yakından tanıdıklarını ve daha açık konuşması gerekirse, gencin eline geldiğini ve gencin de onun eline geldiğini... Bunları, bunları Zayn'e bile itiraf etmek korkutucuydu. Hele ki kendisi bile yaşadıklarını tam olarak kavramış sayılmazdı daha.

drink to a fool, a crazy foolWhere stories live. Discover now