Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sesler kulaklığını aşıyor, ona ulaşıyordu. Ekranın karşısında yüksek taburesinde oturuyor, gözlerini aracın fiziksel durumunu gösteren ekrandan çekmiyordu. Kırmızı ceketinin kollarını biraz yukarı çekmişti, dövmeleri kendini ortaya seriyordu. Kim Taehyung'un arabası Lando Norris'in arabasının hemen arkasındaydı, atak yapmak için yeterli mesafeye ulaşmayı bekliyordu. Jungkook sakin kalmaya çabalıyor ama zorlanıyordu. Kim Taehyung ne kadar Korece bir isme sahip olsa da İngiltere'de büyümüş, o ülkeyi temsil ediyordu. Herkes bayraklarını sallıyor, onun altıncılık için savaşını heyecan içinde izliyorlardı.
Vigna garajın içinde dolanıyor, ne kadar üst kattaki locaya geçmeleri istenmiş olsa da onu bırakmak istemediği için garajda bekliyordu. Jungkook arada gözlerini ona çeviriyor, yeniden ekrana bakıyordu. Kim Taehyung arayı kapadı, DRS açabilecek yakınlığa ulaşmış, viraja vardığında ilk atağını gerçekleştirmişti. Kim Taehyung altıncı sıradaydı. Ferrari ekibi onun geçişinin sevincini yaşarken Jungkook içindeki heyecanı bastırmaya çabalıyordu. Taehyung sakindi. Yarışa odaklanmış durumdaydı. İlk sıralarda heyecan dolu yarış devam ediyordu. Lewis Hamilton, Charles Leclerc ve Max Verstappen arasında kıyasıya bir rekabet vardı.
"Charles ne yapacak sizce?"
Jungkook hemen yanında oturmakta olan Ellen'a sordu. "Bilmiyorum, Charles'ın sağı solu belli olmaz." dedi Ellen, ona katılmadan edemiyordu. Charles bazen heyecana kapılabiliyor, kontrolü kaybediyordu. Jungkook tekrar kendi ekranına döndü. Onu ilgilendiren kısmı Kim Taehyung hakkındaydı. Hemen önündeki Sainz'ın yakınına ulaşmaya çabalıyordu. Lewis Hamilton yarışı birincilikle bitirmişti. Max ikinciliğini korudu, Charles ise üçüncülükte yerini buldu. Son viraja yaklaşırken Kim Taehyung atak yaptı ama Sainz kendini iyi korudu ve yarış Taehyung'un altıncılığı ile sona erdi.
Ferrari ekibi mutluydu. Herkes neşe içerisindeydi. Jungkook rahatlamış hissediyordu. Ceketini üzerinden çıkardı. Taehyung'un ekibin kutlamaları arasından sıyrılıp kendine gelişini izledi. "Bebeğim." diye fısıldadı, Taehyung'un kolları arasına girdi. "Tebrik ederim sevgilim." Jungkook ona sarıldı. Charles'ın üçüncülüğü herkesin dikkatini üzerine çekmişti. Taehyung bir kolunu onun beline doladı, Jungkook'un bedenini kendi bedenine yasladı.
"İnsanların sözlerindense senin küçük bir tebriğin beni dünyanın en mutlu insanj hissettiriyor. Basit, klişe söz olduğunu biliyorum ama gerçek bu, sevgilim."
Taehyung'un sözleri onu mutlu ediyordu. "Beni de senden başka kimse mutlu edemiyor." dedi Jungkook, Taehyung onun saçlarını öptü. "Eve gitmek istiyorum, Taehyung. Sana sarılmak, kokunla uyumak istiyorum." Jungkook onun kolları arasında döndü, dudaklarını Taehyung'un boynuna değdirdi. "Dudaklarını sevdiğimi biliyorsun, vücudumun her yerinde geziniyor oluşundan hoşlanıyorum." Jungkook iç geçirdi. Taehyung hiç beklemediği bir anda onun sözleri yüzünden heyecanlanıyor, nefesi kesiliyordu. Vigna sonunda onları serbest bıraktığında Taehyung üzerini değiştirmek için soyunma odasına gitmek için yanından ayrıldı.
