19

111 17 51
                                    

Yeni yıla girdikten sonra çok geçmeden oradan ayrılmıştık. Yılın ilk günü tatildi fakat annem çalışmanın verdiği genel yorgunluk nedeniyle dışarıda pek vakit geçirmemekte ve bir an önce eve gidip dinlenmekte kararlıydı. Bu noktada ben de ona hak vermiyor değildim. Okul benim için her ne kadar eğlenceli geçse de yorucu olabiliyordu ve tatil fırsatı bulmuşken bunu annemle beraber tembellik ederek geçirmeyi tercih ederdim.

Bizi eve bırakan ise Sasuke'ydi.

Ben zahmet etmemesi konusunda büyük bir hevesle ısrar etsem de bu saatte iki tane genç kadını tek başına bırakmanın yakışık almayacağını söyleyerek bizi bırakmanın bir yolunu bulmuştu. Eğer sadece ben olsaydım kesinlikle kabul etmezdim elbette ama annem bu teklife hiç de isteksiz yaklaşmamıştı. Yani sırf anneme kolaylık olsun diye kabul etmek durumunda kalmıştım.

Eve gidene kadar yol sessiz geçmişti. Sasuke zaten sessiz bir tipti, benim onunla konuşma gibi bir arzum yoktu ve olsa bile annem yanımızdayken onunla konuşmazdım. Annemin de uykusu gelmiş gibiydi ve yeni yıla girdiğimi saatlerdeki kadar enerjik değildi artık.

Nihayet eve vardığımızda daha fazla Sasuke'yi görmeyeceğim için tanrıya şükür ettim ancak annem Sasuke'yi salmamakta ısrarcı gibiydi. Sasuke bizi bırakıp evine geçecekken annem onu durdurmuş, hatta kapımıza kadar getirmişti. Eğer saat geç olmasaydı eminim Sasuke'yi bir şeyler içmek için eve bile davet ederdi. Şanslıydım ki saat geçti.

Annem mutfağa gidip yılbaşı için yaptığı kurabiyelerden birkaç tanesini plastik bir kaba koymuştu ve şimdi Sasuke'ye uzatıyordu, sanki gereği varmış gibi. Beyefendi dışarıdan da yiyebilirdi daha iyilerini.

"Bunları götür, lütfen Sasukeciğim. Yılbaşı için yapmıştım, şanslısın ki sana da pay düştü."

Annemin yaptığı kurabiyeler tatlıydı ve gereksiz bir şekilde Sasuke'nin tatlı sevmediğini hatırladım. "O tatlı sevmez, anne. Yiyeceğini pek sanmıyorum." dedim annemin kurabiyeleri vermesini engellemeye çalışarak. Çoktan teklif ettiği için şimdi geri çekmek çok kabaca olurdu ama Sasuke alışıktı sonuçta bu tarz tavırlara. Hatta onun sevgi dilinde kabalık bile olabilirdi. Yani böylesine bir kabalık onun için etkisiz eleman falan olmalıydı.

Sasuke ise kısa bir şaşkınlıkla bana baktı fakat bir cevap vermesi gerektiği için geri anneme döndü ve beklemediğim bir şekilde kurabiye dolu kabı eline aldı. "Çok teşekkür ediyorum," Bakışları geri beni bulduğunda sinir bozucu gülümsemesi biraz daha genişledi. "Ve hayır, tatlıları severim ama sevmesem bile bu kurabiyeleri yememek büyük bir hata olur, lezzetli olduklarına eminim."

"Ah, ne şeker! En kısa zamanda yorumlarını bekliyorum o zaman."

Aklıma bu sefer de ona kurabiye vermek istediğim ama bana kabalık ettiği o an geldi. Şimdi hatırlıyorum da, annemin kurabiyeleri koyduğu kap benim o zamanki götürdüğüm kabın aynısıydı. Bu detay daha da sinirimi bozdu ve gözlerimi devirdim. Nereden çıkmıştı ki annemdeki bu sevecenlik bir anda? Sanki Sasuke hak ediyormuş gibi!

"Yorumlarımı Sakura ile iletirim muhtemelen. Yeniden çok teşekkür ediyorum."

"Asıl biz teşekkür ederiz bizi bıraktığın için."

"Size iyi geceler ve yeniden iyi yıllar diliyorum."

Böylelikle Sasuke'yi nihayet postalayarak onun yüzünü görme işkencesinden kurtuldum. Gevezelik edesi tutmuştu resmen tüm gece boyunca. Hayır, annem kafasını saracak bir tip değildi de. Çenesinin bu kadar düşmesine ne sebep olabilirdi ki?

Tam odama çıkacaktım ki annem, "Ne hoş çocuk! Erkek arkadaşın mı yoksa?" diye sordu ve beni olduğum yerde şoka uğramış vaziyette bırakarak su almak için mutfağa geçti.

blood in the water | sasusakuWhere stories live. Discover now